Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu eski üyelerinden, günümüz başkanı Haluk Ulusoy'un eski kankası Hüsnü Hayali, geçenlerde bir gazeteye, Ulusoy'un bittiği görüşünü belirtmiş. Ne yazık! Demek ki artık kadim dostluklar dönemi bitmiş de, biz uyuyormuşuz... Yapma Hüsnü kardeş, öyle üç beş tane kendini sporu yönetiyor zanneden çoluk çocuğun dolmuşuna binme! Haluk Başkan'la Hüsnü Hayali arasında bir kara kedi dolaşıyor olabilir ama hiç insan eski kadim dostu için öyle ulu orta konuşur mu? Ne yani, Hüsnü kardeş, sen başkan olsaydın, Trabzonspor-Sivasspor maçını tekrarlatır mıydın? Yoksa o otuz saniyeyi oynatır mıydın? Ya da o skorla tescil mi ettirirdin? Cevabın 'evet'se, iyi ki Haluk Başkan seni terk etmiş... > Selçuk Dereli bu hafta nerede? Geçtiğimiz Pazar günü Trabzonspor-Rizespor maçını yönettikten sonra, FIFA kokartlı hakemimiz Selçuk Dereli bu hafta içi nerede olacak? Yani siz bu satırları okuduğunuzda... Hemen cevap vereyim. Avusturya ile İsviçre temsilcilerinin zor rövanşında düdük çalacak... İlk maç 2-1 bitmişti. Peki, bu Selçuk Dereli, Ahmet Çakar'ın palavra sıktığı gibi malum Denizlispor-Fenerbahçe maçından sonra UEFA'ca klasman düşürülseydi böyle zor bir rövanşa verilir miydi? Hem de bu sıcak günlerde, üç hafta içinde Dereli ikinci Avrupa maçına çıkacak... Ahhh ahhh, Ahmet Hocayla televizyonda şöyle bir yan yana çıkamadık ki... > Feldkamp'ın aynası yok mu? Galatasaray Teknik Direktörü Feldkamp da, geçtiğimiz hafta, spor basınına salladı. Peki, ne dedi? Şöyle dedi, "Benden daha iyi teknik direktör olduğunu sanan gazeteciler var..." Ben de Feldkamp'a soruyorum, "Siz Beşiktaş'ta kısa devre yaptıktan sonraki süreçte hangi işle uğraştınız?" Bildiğim kadarı ile Zaman'da yorum yazdınız, bazı televizyonlarda da yorum yaptınız. O sıralarda kendinizi aktif teknik adamlardan daha iyi olarak gördünüz mü? > Fatih Altaylı'nın şampiyonluk sırrı! Olacak şey değil... Koca koca gazetelerde genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yapıyorsunuz, sonra da çıkıp ekranlarda sokak çocuklarının bile artık yapmadığı yakıştırmaları yapıyorsunuz... Mesele şu: Fatih Altaylı, 21 ağustosta SKYTürk ekranlarından aynen şunları söyledi, "Hakemler ve Federasyon izin verirse, Galatasaray şampiyon olur..." İnsaf ve destur! Galatasaray'da yöneticilik yapmış biri bunu söylerse, hangi şampiyonluk helaldir ki? > Trabzon ne yapmalı! Rizespor'u gole boğan Trabzonspor'un, ben bu satırları yazarken, altı puanı vardı. Şayet, Sivasspor maçı olayları olmasaydı, şimdi 9 puan ve averajla liderdi bordo-mavili takım... Acaba bir daha o koltuğa oturur mu bilemem ama ben yönetimin yerinde olsaydım, Federasyon'a göz dağı vereceğime, bu olayın faillerini bulur, sessiz geçecek beş maçın faturasını tahsil ederdim... > Fatih Hoca da mı maceracı oldu? Yapma etme hocam! Hamit'le Sabri'den harika bir sağ kanat kurdun... Neden oynarsın oralarla? Madem Aurelio yok, Hüseyin'le Serdar'ı neden taşırsın Romanya'ya? Hiç Mehmet Topuz'dan ön liberocu olur mu? Hamit'e yazık değil mi, oralarda? Hem önemli maçlar arifesinde iskeleti bozmadım diyorsun ki, doğrudur ama o ön liberodaki Amerika keşfetme zahmetleri niye? > Tanyeviç ve Federasyon! Basketbol Federasyonu, kendi ülkelerinin milli takımlarında oynamışların bundan böyle bizim ligde yerli statüsünden oynayabilecekleri şeklinde bir karar alıyor... Yani yerli basketbol tam iflas edecek... Bir de Tanyeviç var Milli Takım'ın başında... Bakalım Aydın Örs ve Örs'leri ne kadar zaman içinde hemen aramaya başlayacağız, çok mera ediyorum doğrusu... Artık basketbol bu ülke gençlerinin tercih etmeyecekleri bir spor haline geliverecek... Pek yakında... Gelin bu yoldan dönün derim... > G. Saray'ın Ali Sami Yen sancıları! İnanılır gibi değil... Galatasaray, sanıyor ki, Seyrantepe şipşak bitecek ve o hayaller dünyasına taşınılacak... Ne zaman? Bence hiçbir zaman... O halde, şu Ali Sami Yen'e dört elle sarılmak gerekmez mi? Elbette ama gelin görün ki, tamamen terk edildiği ortaya çıktı. Başkan Canaydın, Ankara'ya koşup, stadı yeniden kiralamış... Offf ne sıkıcı değil mi? > Maraton'da terbiye dersleri! Fenerbahçe Şükrü Şaraçoğlu Stadı, hiç kuşkusuz, ülkenin en modern stadı. Ama gelin görün ki, kulübün başkanı bizzat taraftarların arasına kadar girip, nerede, nasıl oturmaları gerektiğini öğretiyor. Bildiğim kadarı ile o tribüne bilet alan Fenerbahçelilerin büyük çoğunluğu kültürlü, iş güç sahibi orta yaş grubundan... Yani oturmasını da, kalkmasını da iyi bilirler... Peki, asıl amaç ne; "Kes sesini, burada muhalefet olamaz..." Yani cumhuriyet ya! > Hıncal Uluç dostuma önemli hatırlatma! Hıncal Uluç Ağabey, - böyle demesek kızıyor - tutmuş Sabah'taki son perşembe köşesinde Mustafa Denizli Hocanın, Arif'i nasıl futbola kazandırdığına değinerek, iyi teknik adamlığın profilini çizmiş. Tabii bu Kalli'ye bir gönderme olmuş... Peki, Sevgili Hıncal Ağabey; Lucescu'ya neden bir övgü yok da, tam tersine bu futbol adamının sınır dışı edilmesi için Büyük Millet Meclisi'ne başvuru bile var? Hatırlatayım... Sadece ve sadece Lucescu, bu ülkede 15 senedir sahnede boşu boşuna gezen Sergen'i, hem Galatasaray'da, hem de Beşiktaş'ta, bırak ligi, Avrupa Kupaları'nda bile oynatabilip, randıman aldı. Yazara ilkeli olmak, dürüstlük gerekmez mi? > Halil masalı bitti Bizim spor medyamız, balon şişirmede - tabii gerçek spor yazarı olanları ve spor sorumlularını ayırıyorum - çok mahirdir ve adeta birbiriyle yarışır. Tabii yarışacak atlet, Fenerbahçe forması içine girmişse de masal yarışı daha da hızlanır. İşte Halil Akkaş'ın finaldeki durumu. Elvan da devşirme olduğuna göre, kala kala yine Süreyya'ya kaldık. İşte Türk atletizmi!.. > Beşiktaş hesap biliyor mu? İnanılır gibi değil... Ya biz boşu boşuna aritmetik okumuşuz, ya da Beşiktaş'ı yöneten, yönlendirenler hesap bilmiyor... Kleberson'dan 3 milyon 180 bin euro kazanıldığından dolayı, Beşiktaş Yönetimi bu davadaki hukukçularını kutlamış... Eeee peki, Del Bosque davasında kaybedilen 8 küsur milyon euronun hesabı ne olacak? > Marica olayı (2) Geçtiğimiz hafta milli maçtan sonra Rumen futbolcu Marica ile ilgili bir yazı yazdım. Hemen ertesinde yeni bilgiler geldi. Yani benim eksiklerimi tamamladı sevgili okurlar ve Selçuk Manav kardeşim. Hemen aktarayım... Marica'yı, üç sene önce Lucescu, Schaktar'a almış... Ve bu sene de Stuttgart'a satmış... Günümüz Brezilya'sının direkt oyuncusu, ama mahallesinde bile kimsenin tanımadığı Elano'yu da almıştı, onu da Manchester City'e vermiş. Matusalem'i de satmış... Ne zayıf hoca be bu Lucescu, değil mi Sevgili Onur Belge ve Hıncal Ağabey!