Hoca mı arıyorsunuz?

A -
A +

F.Bahçe peşine düştüğü UEFA biletini bu gidişle cebine indiremeyecek galiba. İstanbulspor'un mükemmel organize edilmiş çeşitli hücum düşüncelerine sahip takımı karşısında F.Bahçe maçı sadece 2-0 yenik bitirdiyse; o gollerin sahibi olup 5 mislini varyete yapmak uğruna harcayan Cenk'le Bushi'ye dua etmelidir. Tamer Güney'in çok esaslı kadrosu bu defa başlangıçta sadece Semih'le, sonra da Fahri ile altyapılı bir karışım haline gelmiş, ama sahaya yansıttığı futbolda henüz ismi keşfedilmemiş, karışık, tatsız - tuzsuz bir yemek gibiydi. Hele hele savunmanın sağ kanadındaki Fatih'in sanki bir lig maçı değil de, yazlık mahalle maçlarını oynar gibi oraya - buraya koşuşu, orta sahanın Johnson dışında ne yaptığını bilmezliği ve Tuncay'ın boşu boşuna nefes tüketişi İstanbulspor'un düşündüğü oyunu sahaya yansıtmasındaki yardımcı faktörler oldu. Yediği ikinci golde kaleciliğe henüz dün başlamış gibi bir hata yapan Rüştü'nün ikinci devre için soyunma odasında bırakılışı F.Bahçe teknik heyetinin maça yansıyan tek olumlu icraatıydı. Rüştü karşısında topa koşan Bushi olmasına rağmen sanki hiç kimse yokmuş gibi eğilip elleriyle bacak arasında topu tutma niyetini göstererek, bence kalecilik hayatındaki bir numaralı felsefe, tecrübe, ne derseniz deyin; en kötü golü yemiştir. F.Bahçe aylardır yurt içinde ve yurt dışında teknik direktörlük için papatya falı açan bir kulüp ise ki; bu açık ve nettir. Acaba İstanbul şehrinin maçlar için Göngören semtine, antrenmanlar için Ataköy'üne uğramış mıdır? Şayet uğramış olsa idi; Türkiye'nin bir numaralı teknik direktör hocası Metin Türel'in eğitiminden ve tecrübesinden geçmiş, artık kendisi de tecrübe sahibi olmuş eski gol kralına rastlamayı düşünmüş müdür? O eski gol kralı, önce Bekir - Saffet, sonra bir aralık hem Uche, hem Bekir, hem Saffet'le toplam 100 yaşından fazla bir savunma kurgusuyla rakibe pozisyon vermeden oynamanın sanatını sergilemiştir. Mehmet Yozgatlı ve Petkov'la kanatları kullanan İstanbulspor, Saidou ve Güven'in mükemmel futbollarıyla F.Bahçe'yi sıradan bir takım haline sokarken; artistik yapma yarışına çıkmış Cenk'le Bushi'ye çok gol attırmaya da çalıştı. Selçuk bir futbol takımı içinde çok değişik görevlerin içine girip başarıyla kolayca çıkabilecek henüz 20 yaşlarının başında bir yıldız olduğunu lig bitişinde bir kere daha haykırmıştır. O Selçuk da, o F.Bahçeli eski golcünün İstanbul'a yaptığı ithalatlardan biridir. Yetmiyormuş gibi bu eski gol sanatçısı bir de kendinden büyük İlker'i oyuna sokmaz mı? Vay anam vay! F.Bahçe'de altyapı - üstyapı borozanı çalanlar; hoca için pasaport eskitenler şayet hâlâ şu bizim gösterdiğimiz adresi bulamamışlarsa; galiba daha çok UEFA biletleri peşine düşeceklerdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.