Öteden beri şu Hollandalı hocalara inancım olmadı. Hatırlarsanız Hiddink Fenerbahçe’yi ilk maçta, hem de ikinci ligden gelmiş Aydınspor’a karşı üçlü savunma oynatmış ve 6’lık olmuştu. Kadıköy’de haaa... Geçen sezon da İngiltere Premier Ligi’nde aynı ülkenin hocaları vardı. Ömürleri uzun sürmez demiştim, öyle de oldu. Lafı nereye mi getireceğim. Riekerink galiba Galatasaray’da Sneijder’in istekleriyle takım yönetiyor. Fizik güç geri kazanılmış ama ya teknik, strateji var mı? Emekli Dirk Advocaat’ın sahaya sürdüğü takıma ve yaptığı değişikliklere bir bakınız! Oyun rakip alanda dikine, enine boş sahalarda oynanabilirken Sow santrfor, kalabalıklaşınca Emenike oyunda... Orta saha Souza, Alper ve Ozan... Yani pas yok, çalım yok... Oyun rakibin ceza alanı içinde yüksek toplarla oynanırken Neustadter oyundan çıkıyor...
Tenzilat şampiyonları!
Hani mevsimden mevsime geçerken mağazalar vitrinlerine koca koca indirim bildiren etiketler, panolar asarlar ya... Hah işte o mağazalara bir tavsiyem olacak. O da şudur: “Gidin bizim Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na, size orada tenzilatın en baba ve uygun şekilde nasıl yapılacağını göstersinler.” Şaşırdınız mı? Neden canım! Baksanıza Aziz Beyin 120 günlük cezasını 40 güne indiren o kurul, şimdi de Dursun Bey’e de sadece 15 günlük tıraş yapmış... Peki, siz Disiplin Kurulu üyeleri, hâlâ o koltuklarda neden oturursunuz ki?
Sizce Türkiye modern mi?
Yine kısa birkaç satır spordan çıkıyorum. Efendim; geçenlerde Kadıköy Vapur İskelesi’ne doğru son ışıkta bekliyorum. Yayaya kırmızı yanıyor. İşte bu arada tam tamına, saydım haa, çoluk-çocuk, yaşlı-genç, bayan-erkek, 58 vatandaş karşıdan karşıya geçti. Sadece ben ve orta yaşlı bir bayan yeşili bekledik. Kurallara uyum, insana saygının hâlâ olmadığı bir ülkeyi modern sayamazsınız. Bir de park sebebiyle yolların işgali var ki, aman aman... Onu da haftaya yazacağım...
Şenol Hoca da bana katıldı!
Geçtiğimiz perşembe bu sütunlarda son haftanın maç programının hatalı yapıldığını vurgulamıştım. Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş de Karabük maçından sonra aynı sıkıntıyı dile getirdi. Hatta değişim için başvuruda bulunduklarını da söyledi. Ama boşuna! O çatının altında futbolun tekniğini, ruhunu bilen kaç kişi var ki, ya da hiç var mı Şenol Hocam?
En azından sayı saymasını bilseler o hataları yapmazlardı...
Prim kavgasının faturası!
Bizim Milli Takım’ın son birkaç yıllık as kadrosundan altı oyuncu temizlendi son Hırvat maçı öncesi... Çoğu kimseye göre de Fransa’da yaşanan prim kavgası neden oldu... Ben de teknoloji uzmanı bazı arkadaşlardan ricada bulundum. Mesele Fransa’ya katılanların prim durumu idi. Efendim; 11 ülke takımı oyuncuları bir kuruş dahi katılım primi almamış. 11 ülkede ise dağıtılmış. Rekor 500 bin avro ile bizde... Galler 100 bin, Macarlar 80 bin, Arnavutluk 70 bin vermiş bizim arkamız sıra... Hale bakınız!
Bu Beşiktaş olur mu olur!
Son transferlerden sonra izlediğim Gaziantepspor hazırlık maçından sonra, bakın lig maçlarından sonra değil, gerek A Spor’da, gerekse Akit TV’de şöyle bir iddia attım ortaya; Beşiktaş, şayet yedeğe düşecekler arıza çıkarmazsa, ki, bunu da Şenol önlemesini bilir, Şampiyonlar Ligi’nde son dört takım yaparsa kimse şaşırmasın... Benfica elden kaçmıştır. Ama deplasmanda 1 puan alarak başlamak önemlidir. Bizim lig mi? O kolay gibi... Beşiktaş’a bu transferleri yapanları kutlarım... Bir de Tosic’in ülkemizdeki futbol bilginlerine (!) verdiği derse bakınız!
Çokbilmiş Hürriyet!
Geçtiğimiz cumartesi hem son şampiyon Beşiktaş’ın, hem de geçen sezonun iki kupalı takımı Galatasaray’ın maçları vardı. Hürriyet’e baktım, ana sayfada “50 liranın bereketi” başlığı ile Fenerbahçe-Bursaspor maçının neredeyse ful çekeceğine dair bir falcılık manşeti vardı. Karşı sayfada da Manchester derbisi bulunuyordu. Yukarıda adını ettiğim takımlar mı? Ohooo içeride... Peki, hakikaten bereket var mıydı Saracoğlu’nda? Bilmem, belki de o haberi yapanla, o haberi ana sayfaya manşet yapanlar saymışlardır.
Ersun Hoca, o formül nedir?
Trabzonspor bu defa da evinde kaybetti. Ama o ne biçim kadro öyle? Üçlü savunma ve önünde tuhaf orta alan ve tuhaf ön taraf... Sonra mı? İkinci yarıda bir deformasyon daha... Anlaşılan o ki, Usta Başkan’a usta bir hoca da lazım...