İçi boşalmış bir Roberto Carlos!

A -
A +

Bakıyorum, okuyorum; F.Bahçe, şayet medya, bir yalanın peşinden bu denli ısrarcı bir koşu yapmıyorsa, Real Madrid'in Brezilyalı emeklisi Roberto Carlos'u alacak... Emeklisi diyorum çünkü; Bu oyuncu 10 yıldır Avrupa'nın en tempolu liginde oynuyor. Yani içi boşaltılmıştır. Dünya Kupası'nda gördük. Değil o müthiş şutlarını atmak, topu taşımaya bile hâli yoktu. F.Bahçe, Carlos'un yerine Dünya Kupası'ndaki Brezilya-Japonya maçında oynayan Gilberto'yu alsa, bence çok ama çok daha akılcı olur. Benden söylemesi... Popülist politikalarla nerelere gelindiği açık ve net biçimde ortadadır. Öyle ya düne kadar maliyeti 18 milyon doları bulanları elden çıkarmak için ne ter dökülüyor... Ama birkaç forma satmak var ya... İşte mesele bu... Murat bey amma seviniyordur şimdi... Turgay Demirel; böyle şey olmaz yahu! Basketbol Federasyonu'nu, tabii ki onun başkanını uyarmak bir görevdir. Bekledim, düne kadar kimseden tek satır, bir nefes yok... Böyle şey olur mu, Sayın Başkan? Basketbol liginde bir Fenerbahçe Ülkerspor, bir de Ülker'in diğer takımı Alpella olacakmış... Hop dedik! Aynı kategoride aynı kuruluşun iki takımı olabilir mi? Bunu bir sorun bakalım, başka bir yerde rastlayabilecek misiniz? Şayet buna geçit verilirse, yarın ligde meydana gelecek, hem de çok olmak kaydıyla, kaosun altından kimse kalkamaz. Bilmem yarın ortaya atılacak iddiaları, hatta kanıtlanmış olacakları adlı adınca yazmamda gerek var mı? Koca İYİK'ya kıyanlar, doldurulmuş denizleri görmüyorlar mı? Başlığım biraz uzun oldu ama, hemen göze çarpsın diye mecbur kaldım. Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz günlerde 63 yıllık İ.Y.İ.K. sokağa atıldı. Başkan Nejat Duran benim neredeyse 50 yıllık dostumdur. Kendisi aynı zamanda 25 yıldan fazla dünyanın bütün salonlarında dev voleybol maçlarını yöneten bir FIVA Türk hakemidir. Nejat, "Bana sporcularımı çalıştıracağım yer gösterin, sonra ne yaparsanız yapın" diye yakarmasına rağmen, dinleyen olmadı. İşin garibi, valiye çamur attılar ama, yıkımı da Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yapmış. Ya da yaptırmış. Kim yaptıysa yaptı. Daha doğrusu bu ayıbı kim işlediyse işledi. O halde koca Türk Devleti'nin hangi makamına uyarsa uysun, şöyle sesleniyorum; "Ey Türkiye, devletin denizini, hem de ne doldurma, doldurdular, çıtınız çıkmadı. Hatta karşısına geçip alkışladınız da... GSGM'nin binasından senelerce rant elde ettiler. Yetmiyormuş gibi şimdi de yıkıp yok ettiler. Yerine başka bir bina yaptılar, yine rant için... Yoksa siz sağır bir devlet kuruluşu musunuz? Tabii gücünüz, sessiz sedasız bu ülkeye yıllarca şampiyonlar yetiştirmiş İYİK'ya geçti... Maçanız yerse, kafanızı kaldırın da göreyim sizi... F.Bahçe Ülkerspor'dan müthiş transfer! Ülkenin belki de ilk batı anlamındaki sponsorluk anlaşması F.Bahçe ile Ülkerspor arasında, daha doğrusu Ülker firması arasında gerçekleşti. Ve hemen ardından Willi Solomon gibi müthiş bir basketbolcu transfer edildi. Solomon bizi Efes'teyken büyülemişti. Ama oradan, "Problemli" yaftası ile yollandı. Sonra Maccabi'de bir Avrupa Şampiyonluğu yaşadı, yaşattı. Ben bu Solomon'a "Maymun kollu" adam diyordum. Çünkü az basketbolcuda kol bu kadar uzundur. Şimdi onu yeniden bizim salonlarda izleyeceğiz. Bu işte kimin parmağı varsa, helal olsun! Hani Parreira gitmezdi! F.Bahçe'nin eski başkanı Ali Şen, Parreira takımı şampiyon yaptıktan sonra gidince, daha doğrusu yakasını zor kurtarınca, "Eşi kanser, o yüzden Brezilya dışında" çalışmayacak diye bir açıklama yapmıştı. Parreira şimdi taaaa Güney Afrika'ya kadar gitti. Herhalde eşi kanserden kurtuldu. Hayırlı ve geçmiş olsun! Kutlualp'e soykırım mı? F.Bahçe yöneticisi iken hayli hayırlı işlere imza atan Hakan Bilal Kutlualp'in, Saracoğlu'ndaki locası, hem de eski sahiplerin önceliği olmasına rağmen, kendisine satılmamış ve bir kuruluşa verilmiş. O kuruluşun şu andaki çok ama çok ünlü (!) bir yönetici ile bağlantısı olduğunu, ben burada yazayım da, siz hayır yok diye bağırın. Neyse... Kutlualp, yönetimden düşürüldü... İyi de, locasını elinden almak ne mana? Bu bir soykırım değil mi? Ne oldu şimdi? Kutlualp, yönetici değilse, F.Bahçeli de mi değil? Haaa sakın ola ki, benim Kutlualp'le bir yakınlığım olduğunu sanmayın, hani şu locayı alan kuruluşun bir yönetici ile yakınlığı olduğu gibi... Daha ne elini sıkmışımdır, ne de yüz yüze gelmişimdir Kutlualp'le... Bu arada Sabah yazarı Vedat Bayram, yakını olmasına rağmen susuyor... Eeee kolay mı, başkan pohpoçusu olmak? Oktay Mahmuti mi, Daum mu? Efes'in hocası Oktay Mahmuti'yi, Real Madrid ısrarla istedi. Ama Oktay'ı kulübü bırakmadı. Demek ki; Oktay, Avrupalılar'ın gözünde iyi bir hoca... Peki, şu bizim Daum nerede? Benim sevgili Ankaralı okurum, çok merak ediyordu da... Merak etmeyin canım, Oktay'ı alamadılarsa, Daum'u alırlar... Kimler mi? Eh, İsviçre'de, Avusturya'da, Belçika'da, Malta'da, Lüksemburg'da kulüp mü yok? Carrusca kim? G.Saray'ın, hem de beş yıllık, sözleşme imzalattığı Arjantinli Carrusco'ya, Arjantin Milli Takımı'nın Dünya Kupası'ndaki patronu bizim Nuray Nakis kefil olmuş. Nuray bey, Ortega'nın alınmaması için F.Bahçe'ye çok yalvardığını da dile getirdi. Eh haklı çıkmıştı. Buradan bakınca, Carrusco'yu çok merak ediyorum... Gerets'i kucaklayacak şans kaldı mı? Çok merak ediyorum doğrusu, bu sezon da türlü türlü hatalarına, aşırı duygusallığına rağmen, şans bir kere daha Gerets'i kucaklayacak mı? Öyle ya, geçen sezon Denizli maçı - son saniyede Heinz, Konya maçı - son saniyede Aydın, Beşiktaş maçı - son saniyede Hasan Kabze, Ankaragücü maçı - son saniyede Ümit Karan... Papaz bu defa da pilav yerse, pes doğrusu! Kupakolik başkan! Beşiktaş'ın Süper Kupa'yı kazandığı maçı izledim de, kupa törenini atladım. Ama sabah sabah telefonlarım susmadı, yolda kim gördüyse aynı nakarat... Mesele şu efendim; Beşiktaş, anlamlı bir kupanın ilkini kazandı. Teknik Direktör Tigana ve ekibi, futbolcular törene katılır ve madalya, kupa, ne varsa alıp, turlarını atarlar. Ama o ne? Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören yine törende baş rollerdeymiş. Hem de oğluyla beraber... Sayın Başkan; siz hiç kupa kazanmış bir futbolcu topluluğunun törende başkanları tarafından sollandığını gördünüz mü? Hadi eskiden bilmezdik ama, televizyon çıktıktan sonra her şeyden haberdar olduk. Olmuyor başkan! Hadi bizim yerlileri boş verin, ama yabancılar, belki de size göstermiyorlardır ama, tuvalete girip dudak ısırıyorlardır. Emin olun! Bursalı bu kine son vermeli! Bizim Roma Dondurma'nın sahibi Asaf'ın ricasını kıramadım, Bursa'ya Bursaspor-G.Saray maçına gittim. İyi ki de gitmişim, hem G.Saraylı, Bursasporlu eski futbolcu Ahmet'i gördüm, hem de birbirinden değerli Bursasporlularla, Emniyet Müdürü ve yakınlarıyla tanıştım, hem de yıllar sonra gördüğüm Bursa şehrine bayıldım. Hepsi iyiydi ama, tribünlerin hâlâ Beşiktaş'a kan davası gütmesine üzüldüm. Arkadaşlar, keskin sirke küpüne zarardır... Lig, cilvelerle doludur... Ama bunu aklınızdan çıkarmayın! Oldun mu, Anelka gibi olacaksın! Vallahi kitap yazılır şu Anelka ile ilgili... Adam, Zico'ya ben gideceğim diyor. Bu açıklanınca da, Zico, başkandan uyarı alıyor. Sonra aynı Anelka, zavallı bir topluluğa karşı oynamak istiyorum diyor ve oynatılıyor... Gazetelerde bir methiyeler, bir methiyeler, sanki Milan'a karşı oynadı... Neyse... Hemen ardından, ben Faroe Adaları'na gitmem diyor ve gitmiyor... Şimdi F.Bahçe, bugün dönecek. Acaba Anelka, Kiev'e gidecek mi?. Erciyes'e karşı oynamaya niyetli mi? Gidecek mi, kalacak mı? Vay be! Tevekkeli değil, bu Anelka, genç yaşına ve o denli yeteneklerine rağmen her sene takım boşuna değiştirmemiş... Eeeee, takımın diğer oyuncuları bu durumdan kendilerine bir vazife çıkarırlarsa, suçlu mu olurlar? Ne dersiniz? > Trabzon tavan mı yapacak? Trabzonspor yönetimini düne kadar son derece basiretsiz, hatta beceriksiz olarak niteledik. Ama şimdi gaza öyle bir bastılar ki... Kim bilir belki de eleştirilerimizin bu çıkışta payı vardır. Neyse... Marcelinho geldi. Bu oyuncu Yıldıray'ın takımı Hertha'da çok çarpıcı bir performans sergilemişti. Zaten Trabzonspor'un da topu öne doğru, çabuk, etkili taşıyıp dağıtacak bir hatta iki isme ihtiyacı vardı. İşte Marcelinho bunlardan biridir. Hayırlı olsun! Fatih'in de, dışarıda bir takıma, sanıyorum şartlı satışı, hem de o miktara, ciddi bir başarıdır. > Bravo Serdar hoca! Serdar Tatlı, sezona hazırlanırken, adalesini bir türlü bırakmayan sakatlığa bir kere daha yakalanınca, "Pes, bu kadar" deyip, hakemliği bıraktığını açıkladı. Serdar Hoca, böylece yarınlarda speküle edilebilecek, ki edilmişti de, sakatlığının düne kadarki kariyerini zedelemesine izin vermedi. Acaba, takım yakan bazı hakemlerimiz de, böyle bir kararı ne zaman verecekler diye düşünsek, ayıp mı etmiş oluruz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.