İşbirlikçileri açıklayın ve TSYD göreve!

A -
A +

Fenerbahçe Başkanı, kulübün dergisinde, kulübün içinden bazılarının basındaki işbirlikçileri ile takıma zarar vermeye ve taraftarı bölmeye çalıştıklarını iddia etmiş. Hatta açık açık itham etmiş. Bu arada Sabah'ın yazarı Gürcan Bilgiç de, resmi sitede işbirlikçi olarak açıklanmış. Ama ne yazık ki, o yazının altına "Dünya Kulübü" olmanın gereği, ilkeli davranılıp, imza konmamış. Gürcan da, "İmzası olmayan yazıya cevap vermem" diye yazmış. Doğrudur. Şimdi Türkiye Spor Yazarları Derneği, hatta Gazeteciler Cemiyeti, Fenerbahçe Başkanı'ndan ve o imzasız yazıyı yazan meçhul yazardan işbirlikçilerin açıklanmasını, işbirliğini kimlerle nasıl yaptıklarının açıklanmasını istemelidir. Adı geçen bu basın kuruluşlarının başkan ve yöneticileri bu tepkiyi gösteremezlerse, derhal görevlerinden istifa etmelidirler. Şayet bu suçlamalar tepkisiz kalırsa,o sorumlular sokağa bile çıkmamalıdırlar. > Trabzonspor'un sihri! Trabzonspor, son haftaların en iyi pas yapan ve iyi sonuç alan takımlarından Konyaspor'u, skoruyla da, futboluyla da kolay geçti. Bu maçta en çok göze çarpan, Trabzonspor'un müthiş bir biçimde pres yaparak oyun alanını daraltması, dolayısıyla da Konyaspor'a o pasları yaptırmaması idi. Bunda da en önemli etken Hüseyin'in oynamaması, dolayısıyla da orta alanın dinamik, çabuk ve agresif oyunculardan kurulu oluşu idi... Digitürk yorumcusuna göre bu böyle değil ama, Ziya Hoca şöyle bir defterleri karıştırsın, bundan önce sadece Galatasaray'ı Trabzon'da yendiği maçta da buna benzer bir görüntü sergilendiğini görecek. Yani Hüseyinsiz... Bence bu formatta ısrarcı olunmalı... Hani kimseye futbol oynatmayıp, kendisi oynamak adına... > Ah Melih Ağabey ah! Melih Ilgaz Aağabey'in vefat haberini, geçtiğimiz pazar gazetede sohbet sırasında öğrendim. Melih Ilgaz, Fenerbahçe'nin eski başkanlarından Faruk Ilgaz Ağabey'in kardeşi idi. Fenerbahçe takımının Canavar Burhanlı, Akgünlü, Mehmet Alili takımında forma giymişti. Diş doktoru Melih Ağabey, iri cüssesi içinde inanılmaz insanlık hücreleri taşıyan, inanılmaz dürüst, düşündüğünü eyyam yapmadan açık ve net uluorta söylemekten çekinmeyen biri idi. Türk futbolu olduğu kadar Fenerbahçe de, insanlık da çok büyük bir değerini kaybetti. Sık sık muayenehanesine uğrayıp futbol sohbetleri yaptığım bu çok değerli insana Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm tanıyanlarına sabır diliyorum... Az kalsın unutuyordum; Kadıköy'ün Dalyan semtindeki tarlayı sahaya çevirip, yıllarca orada, futbolu bırakan eski şöhretleri bir araya toplaması ise tam bir spor şöleni olarak izlenmişti. > Ne oluyor Efes Pilsen? Efes Pilsen, bu ülkenin Galatasaray futbol takımı ile birlikte, Avrupa arenasında en önemli işleri başarmış takımlarından biridir. Ama ne var ki, bu sezon işler kötü başladı, sonra düzeldi, ama bugün ise yine başlangıca dönüldü gibi... Horace'nin sözleşmesinin feshedilmesi, Cenk'in kadro dışı bırakılması, geçen sezonun sayı kralının suskunluğu, pota altının önemli oyuncularının düşüşü akıl alır gibi değil... Oktay Mahmuti çıkıp, mutlaka teknik bir açıklama yapmalıdır. Ya da bizim Engin Özerhun bir şeyler söylemelidir. Çünkü Efes Pilsen kolay olunmadı. Bu kadar da kolay yıkılmamalıdır... > Neden Zico? Fenerbahçe taraftarı maçtan sonra Zico'yu bir kere daha istifaya davet etti. Oysa Asbaşkan Nihat Özdemir Bey hafta arası bir konferansta Zico'nun çok iyi bir teknik direktör olduğunu söylemişti. Hoş, Nihat Bey teknik adamdan ne anlar ya... Neyse, Fenerbahçe'deki kötü futbolun, oyuncularla oyuncak gibi oynamanın asıl sorumlusu Zico mu? Hayır! Zico'nun kendisi, daha birkaç ay önce bir TV ekranında, "Beni Capello ve Mourinho gibi hocalarla kıyaslamayın. Ben daha iki-üç yıllık teknik direktörüm" demedi mi? Eeee, böyle birini nasıl olur da, hem de 100. yılda Fenerbahçe'nin başına getirirsiniz? Hem de sezon açıldıktan bir hafta sonra... Hem de Dünya Kupası'ndan Japonya elendikten tam 36 gün sonra... Yani söz konusu hoca hala bir iş bulamadığı sıralarda... O halde sizce kim protesto edilmeli? İşte o adres bulunamadıkça, Fenerbahçe, ne iyi bir hoca getirir, de ne iyi bir takım kurar... Ben de buradayım, onlar da... > F.Bahçe bunlara mı kaldı? Geçen cuma akşamı ekranı şöyle bir tararken, FBTV'de bir zat'ı muhterem ahkam kesiyordu. Diyordu ki, "Fenerbahçe, Antalyaspor'dan 18 maç fazla oynadığı için yenildi." "El insaf" diyecek oldum ama, önce bu zat'ı muhteremin kim olduğunu öğrenmeye çalıştım. Bu bey, Fenerbahçe'nin antrenörlerinden biriymiş... Vallahi de, billahi de, hem de A takımının... Şimdi Fenerbahçe takımının 100 milyon euroluk maliyetine rağmen neden futbol oynayamadığı, rakiplerini neden iyi analiz edemediğini daha iyi anladım. Önder Özen adlı bu zat'ı muhterem nereden çıktı, kim buldu, nedir, neyin nesidir? Vah, vah, vah! Baksanıza, koca Fenerbahçe'nin hocası, Antalyaspor yenilgisini nereye bağlıyor... > Vah Şekip kardeşim vah! Şekip Mosturoğlu bir hukukçudur. Mesleği ile futbolumuza Federasyon bünyesinde ciddi hizmetler vermiştir. Ama gelin görün ki, Fenerbahçe Yönetimi'ne girdikten sonra ne hallere düşmüştür. Sivasspor maçı sonrası, sonucu hakeme ve Federasyon'a bağlama gibi diplomasına hiç de yakışmayan bir açıklama yapabilmiştir. O odaya girene bir şey bulaşıyor ama ne? > Rüştü'yü de küçük düşürüyorsunuz! Fenerbahçe Kulübü, Rüştü'nün, Futbol Federasyonun'ca reddedilen transfer taksitleri için Tahkim'e başvuracakmış. Ayıp yahu! Dört adet akşam pazarı oyuncusuna 55.5 milyon euro ödeyeceksiniz, hayatında tek bir gün dahi lig hocalığı yapmamış üç günlük teknik direktöre yılda 2 milyon euro sayacaksınız, sonra bu ülkenin milli formasına hizmet ederken sakatlanan 14 yıllık kalecinizin parasını Federasyon'dan talep edeceksiniz... Ne ilke! Ne Dünya Kulübü raconu... > Yeni futbol kaşifi Erik Gerets! Galatasaray Teknik Direktörü Erik Gerets, Beşiktaş'a karşı İliç, Song, Hakan Şükür ve Hasan Şaş gibi yıldızları oynatmadı. Herkes buraya odaklandı ama mesele orada değildi. Galatasaray futbol takımı, saymadım ama, yaklaşık 15 yıldan bu yana üçlü forvetle hiç oynamadı. Üçlü orta saha da Fatih Terim'in ilk döneminde, Lucescu'nun da ilk yılında vardı ama, ileride hiç bir şekilde üçlü diziliş görülmedi. Bu biiiir... İkincisi Tomas'tan orta saha kenar adamı, Tolga ve Emre'den tandem kurmaya çalışan Gerest'i gerçekten testten geçirmek gereklidir. Bu ikiiiii... Acaba gerçekten teknik direktör müdür Gerets? Öyle ya Necati'den de ortadaki en uç adamı yapmaya çalışmak akla gelecek iş midir? Bu arada sözleşmesi de yenilenmiş... Eh, daha düşülecek yerler varmış ki... > Beşiktaş'ta Post Modern Darbe! Beşiktaş Divan Kurulu'nun yeni yönetimi seçildi ve Yalçın Karadeniz başkan oldu. Bu arada Şifo Mehmet de yeni kurula girdi. Vay be, zaman ne çabuk geçiyor. Şifo o kadar yıllık Beşiktaş üyesi oldu mu? Neyse seçilenleri kutlar, başarılar dilerim. Ancak seçimden sonra ne olduysa oldu, gazetelere de şu manşet yansıdı: "Yeni yönetimden, yönetim kuruluna ilk uyarı." Yani post modern bir darbe de Beşiktaş'ta mı oldu yoksa? > Aziz Bey'in soruları F.Bahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım duyduk ki, bu akşam ATV'nin özel Santra programına çıkıp önemli açıklamalarda bulunacak ve de taraftarlara açılan hatlardan gelen sorulara cevap verecekmiş. Yersen! Yani fındık gibi! Acaba, F.Bahçe Yönetimi'nin içinden birileri dün ATV'ye sorulacak soruları geçmiş olmasın? Yani taraftar soru yağmuru da başlatsa o hattaki sorular sadece sorulabilecek ve cevapları zaten önceden belli olan sorular. Böylece yeni bir narkoz mu olacak? Cevapların içinde veya hemen bitiminde o cevaplarla ilgili görüntü ekrana gelirse benim bu iddiam doğrudur. Yani, koca arşivden cevaba anında görüntü olmaz. Tıpkı Serdar Bilgili'nin NTV'deki aklanma programına benzeyecek. Bekleyelim, görelim. > Sağolasın Ersun Baba! Vestel Manisaspor Teknik Direktörü Ersun Yanal olmasaydı, bizim ligin golcüleri diye tanınıp ancak uzun zamandır bu işi beceremeyenler, yarın transferlerinde fiyat kırmak durumunda kalacaklardı. Bu ne demek mi? Şu demek; Nobre 3, Deivid 3, Ümit Karan 4 ve en son da Gençlerli Okan 2 gol olmak üzere, Vestel Manisaspor filelerini doldurarak, en azından birer maçlık flaş yaptılar. Eeee peki, var mı bu futbolcuların son maçlarda başkaca icraatları? Hani eskiden reklamlarda çatıların ısınmasını sağlayan madde için "Sağolasın" deniyordu ya... İşte bugün de gol sıkıntısı çekenler "Sağolasın Ersun baba" diyorlar. Ersun Yanal'ı ülkenin devrimci bir numaralı hocası diye yorumlayanlar, ki, devlet kanalında ahkam kesenlerdir, acaba şimdi ne düşünüyorlar? Onları bilmem ama, bizim müdür Sadık Söztutan şöyle dedi: "Ersun Hoca istifa etmelidir. Hem de derhal... Karşısındakiler efendiliklerinden bir karar veremiyorlarsa, bari kendi ipini kendi çeksin..." Doğru söze ne nedir ? > Nedir, bu Beşiktaş'ın kompleksi? Ülker firması, çeşitli üniteleriyle ülke sporuna, sponsorlukla müthiş bir maddi destek veriyor. Saygı duymamak mümkün değil... Geçtiğimiz hafta da bu konuda, davet aldığım ama katılamadığım bir de etkinlik düzenlediler. Neyse, geçen hafta sonu evden çıkıp, otobüs beklerken bizim durakta Cola Turca'nın şık bir reklamını gördüm. "Dört Büyükler'e yaptığımız sponsorlukla gururluyuz" denilen reklamda "Dört Büyükler"in amblemleri kullanılmış, onların üstüne de, Türkiye Ligi'nde kazandıkları şampiyonlukların yıldızları konmuş. Ama ne var ki Beşiktaş ambleminin üstü boş bırakılmış. "Eyvah, Ülker nasıl böyle bir yanlış yaptı" diye telefona sarılıp, Sayın Ali Doğan'ı aradım... Ali Bey, gösterdiğim hassasiyete teşekkür edip, beni hemen bilgilendireceğini bildirdi. Nitekim, on beş dakika sonra aradı. Mesele şuymuş: Beşiktaş, bu yıldızların kullanılmasını istemiyormuş. Neden Sayın Demirören? Zaten, 1960 öncesinden iki şampiyonluk torpili yapıldı. Daha ne yapılsın yani? İyi hoca alın, iyi takım kurun, siz de yıldızını üçleyin, dörtleyin... Kim mani olabilir ki? Ama taraftarınızı neden böyle mahzun bırakıyorsunuz? Ne hakkınız var?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.