İşini başkasına bırakırsan! Filenin Sultanları, büyük bir hayâl kırıklığı yaşattı. Son iki yıl içinde sporsevere yeni bir heyecan olan bayan voleybolcular, bu defa yerden ayaklarını kesemeyecek kadar formsuz bir dönem yaşadıklarından, işlerini Alman kızlarına bıraktılar. Sonra da, "Kutsal İttifak... Ayıp..." falan gibi başlıklarla bizim spor medyası bahane üretti. Kendi işini kendin bitireceksin... Bunu yapamıyorsan, başkalarına pislik atmayacaksın... Ah şu kafadan, şu popülist düşünceden bir kurtulabilsek... Daum'un kollarını neden kullanmıyorsunuz? Ben F.Bahçe başkanının yerinde olsam, maddi kaynakları çoğaltmak adına ne stadın betonuna yatırım yaparım, ne sosyal tesisleri genişletirim, ne ürün pazarlarım, ne de forma falan satmaya çalışırım. Peki, ne yaparım? Alırım Daum'u yanıma, giderim üç ayda bir Las Vegas'a, çektiririm içinde büyük ikramiye birikmiş bir iki makinenin kolunu, olur biter... Zaten adam, İngiltere'de "Türkiye, hayâller ülkesi... Türkiye'de büyük hayâl kurmak durumundasın. Burada gerçekçilik karamsarlık olarak görülüyor. Önemli olan kendine büyük hedef koyman. O da gerçekleşmezse, kimse sana kızmıyor..." gibisinden bir görüş belirterek, düne kadar takım üzerinde oynadığı kumarı açığa vurmuş... Allah'tan bu defa da yanılmadım... Conceiçao defolu çıkınca... Hagi ve G.Saray yönetimi, sandılar ki, Conceiçao, Real Madrid ve Dortmund'da yapamadığını burada yapacak... Adam defolu yahu... İspanya'da oynayamadı... Almanya'da koca bir sezonda 12, o da kimi yarım, kimi tamam maç oynamış... Demek ki, bir kusuru var... Neyse... Hagi yine de şanslı imiş ki, Conceiçao çürüğe çıktı da, Saidou gibi senede 50 maç, hem de yüzde doksanını iyi oynayacak bir elamanı takıma koydu. Saidou, bu ilk sınavında ne mi yaptı? Bilmem... Hagi'ye, yönetime, taraftara, basına kime sorarsanız sorun, alacağınız cevap G.Saray'ın bedava bir orta saha hem mimarı, hem de hamalı kazandığıdır... Futbol bu işte... Bazen sakatlıklar da işe yarıyor... Tabii bu arada G.Saray'ın, rakibi zayıf da olsa, bir 75 dakika yüksek tempolu ve vitesli oynadığı gerçeğini de buraya yazalım... Geçen haftadan notlar! Carew, Alex'i tanımıyorum demiş... Olabilir... Ama yakında kimin tanınıp, kimin tanınmayacağını göreceğiz... G.Saray'da üç başkan barış pastası kesmişler. Olabilir... Ama yarın yeni bir para sıkıntısı baş gösterdiğinde, acı biber aranmasın... Hakan Şükür, Sabri'ye orta idmanı yaptırmış... Baktım İstanbulspor maçında Sabri bir tek orta atmadı... Demek ki, daha bir kaç fırına ihtiyacı daha var... Del Bosque için, Sergen ve Carew çıkar mıydı diye nara attılar... Bence çıkanlar için verilen karar yüzde yüz doğru. Ama girenlerin arasında Pancu bulunmalıydı. Daum, Gençler maçının 63. dakikasında üç oyuncuyu birden değiştirdi. Peki, ya Rüştü sakatlansaydı kaleye kendisi mi geçecekti? Bunu devamlı yapacaksa, kaleci olmayanlardan bir kaleci belirlemesi menfaati icabıdır... İpin ucunu kim kaçırdı, sayın Oktay? Beşiktaş'ın futboldan sorumlu yöneticisi Sayın Kıvanç Oktay, Ankaraspor yenilgisinden sonra, mikrofonlara günün gerçeğini yansıtan şu sözleri söyledi: "İpin ucu kaçtı..." Doğrudur... Beşiktaş'ın yeni yönetimi, dostlar alış verişte görüp, alkış tutsun diye transferde ipin ucunu kaçırmıştı. Öyle olunca, sahada da aynı uç kaçtı... Peki, bu transfer günahkârı kimler? Herkes Kıvanç beyi gösteriyor... Ne ipmiş be... CNN de bunu yaparsa... CNN ekranlarında yeni bir spor porgramı başladı. Hayırlı olsun! Olsun da, koca Doğan Medya Center'da, spor konuşacak, başka bir servisin elemanı Cem Dizdar'dan başkası bulunamadı mı? Şayet yoksa, CNN markasına çok ayıp olur. Varsa da ve de yararlanılmıyorsa, o zaman da yönetimine çok ayıp! Ben de oralarda birilerinin değil bir çoklarının bu işi pekala becerebileceğini biliyorum. Ama ne yapacaksın; artık Türk basını şirazesinden çıkmış bir kere... Alex neden finişte coşuyor? F.Bahçe'nin Brezilyalı futbolcusu Alex, Sebat ve Gençler maçlarının bitimine dört-beş dakika kala takımı beraberlikten ve yenilgiden kurtardı. Otoriteler de, araştırmacılar da, bunu konuştular. Peki, nasıl oldu dersiniz? Çok kolay oldu... Nasıl mı? Eh, Alex dururken, diğerleri 85 dakika koştu. Koşanlar yorulduğunda Alex dipdiri idi... On metre koştu, üç şık gol attı. Hepsi bu... Yani herkesin turşusunun çıktığı bir dönemde, hiç koşmamış diri adamın yaptığıdır bu... Carew böyle ise... Carew'i, Valeranga formasıyla Beşiktaş'a gol attığı maçtan beri takip ediyorum. Valencia'da, Roma'da, milli takımında hep böyle ara ara oynuyor. Çünkü bu takımların maçlarını ne zaman izlesem, yüzde 75'inde Carew'i göremedim. Demek ki, o da Conceiçao gibi defolu... Üstelik, rakipten öne, ya da yana kaçıp top da almayı denemiyor. Rakip ona, o da rakibe yapışıyor. Böyle olunca da, hakemin yapılmış da olsa, faulü süzmesi kolay mı? Bakın Nobre'ye ne de güzel yediriyor... Ama hep, top gelirken bir adım öne çıkıyor... Samet, en esaslı göz..! Samet Aybaba, bana göre, yetenekli gençleri bulup oynatmada, ucuz ama işe yarar yabancıları yakamalada neredeyse bir numara... Baksanıza, Wederson adeta yeni ve genç bir Roberto Carlos... Tita, sezon sonu kaç para edecek acaba? Silvinho da, Jaba da, hele hele Molnar da bugün çok takımda yok... Brezilya'dan, gidip çuvalla para döküp salata alanlara duyurulur... Daha doğrusu, onlar da görüyorlardır da... Ama aynı Samet, Beşiktaş'a hoca olamıyor... Neden mi? Onu İstanbul'a getiren hemşehrisi yüzünden... Bilin bakalım kim? Kalemine sağlık Doğan Ersavaş! Bizim Doğan Ersavaş, Tercüman'ın altın yıllarında birlikte çalıştığım dost meslektaşların başında gelir... Yazı yazdığı 24 Eylül tarihli gazetede bir Metin Oktay yazısı yazmış ki, aman aman... Üç beş defa okudum... Metin Oktay bir fenomendi. Doğan bir anısını satırlarının arasına sıkıştırmış. Bizim de Metin Oktay'la yaşanmış sayısız anımız var... Ben de şunu ilave edeyim sevgili Doğan; Ben 55 yıldır futbol izlerim... Hiç bir devirde golün bu kadar çeşitlisini, bu kadar şıklıkta atanına hiç rastlamadım... Milli maç ve Trabzon! Trabzon'daki Gürcistan maçı öncesi ve sırasında tatsızlıklar yaşandı. Şimdi Futbol Federasyonu başkanı sulh çubuğu uzattı. Zaten Trabzonspor başkanı o çubuğu çoktan uzatmıştı. Şimdilerde orada yeni bir milli maç için kağıt kalem elde... Ama, Trabzonspor lokalinin ve ürün mağazasının camlarını kıranlar ne olacak? Bu ayıbı kim temizleyecek? Bence bunlar bulunup, fişlenmeli ve değil Avni Aker'in önünden geçmek, biraz mağaraca olacak ama şehre bile sokulmamalı... Bunlar, şimdilerde önemli bir futbol topluluğu olan takımlarını bile sabote eder durumdalar... Ersun Yanal'ın kendi kendine intiharı! Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal'la bizim Hasan Sarıçiçek geçtiğimiz hafta içinde dört dörtlük bir röportaj yapmış. En çarpıcı, daha doğrusu bizim varoş lugatından kendi kendine intihar ettiği bölümü aktarayım. Ersun Yanal diyor ki, "Savunma yapmayan oynayamaz..." Peki, Yunanistan maçına çıkardığı kadrodaki Gökdeniz, Nihat, Fatih gibilerden hangisi Hakan Şükür kadar savunma yapabilir ki? Hangisi kendi savunmasının içine girip, yüksek topları savuşturur? Bu ülkede hangi futbolcu Hakan Şükür kadar savunmasına taaaa rakip ceza alanından başlar? Ne itiraf değil mi? Röportajda daha neler neler var... Ersun hocanın gidişi gidiş mi acaba? Del Bosque'nin ömrü! Real Madrid'in hocasını da altı haftada bitirdik. Aslında, yönetimin hatalı transfer politikası Del Bosque'yi bitirdi. Peki, ya yerine getirilen Ziya Doğan'a ne demeli? Desenize profesyonellik etik metik tanımıyor... Şimdi de Trabzonspor'la Beşiktaş arasında bir savaş başlayacak... Beşiktaşlı yöneticilere sormalı; "Neden geç kalıyorsunuz?" Yoksa, Seba'ya, Bilgili'ye edilen küfürlere de siz de mi imrendiniz?