Efendim; Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın dış cephesinde yukarıdan aşağıya sarkan yazı, basın tribününde de çerçevelenmiştir. Bu yazıda Sevgili İslam Çupi'nin özetle, "Fenerbahçe'nin büyüklüğü kupalarla, şampiyonluklarla ölçülemez. Onun büyüklüğü başka büyüklüktür" cümleleri yatmaktadır. Ama aynı Çupi'nin bu yazıdan çok sonra, yani 21.11.2000'de, vefatından kısa bir süre önce yazdıkları da vardır... Aynen şöyle; "Türkiye'deki bütün şampiyonluk rekorları Fenerbahçe'nin elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda... Başka takımlar UEFA Kupası'nı, Süper Kupa'yı müzelerine götürmüş iken, yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız ..." İşte bunları da okuyup, göreceksiniz ki, kulübü kötüye götüren popülizmden dönebilesiniz... Tarihe yakışır bir duruş gösterebilesiniz... Fanatik'ten Sevgili Ayhan Yılmaz'a bu yazıyı bana hatırlattığı için teşekkür ederim... >> İnter Papa'ya, Hakan Şükür nereye? Geçtiğimiz Perşembe akşamı televizyonlara görüntülü müthiş bir haber düştü... İtalya'nın ünlü İnter takımı, başkanlarının önderliğinde taaa Vatikan'a uzanmış ve papanın elini öpmüş... "İki kupayı da kazanmamız adına dualarınızı bizden esirgemeyin" demişler... Şimdi aynı tabloyu bize uyarlayalım, tabii yüreğiniz varsa... Hakan Şükür ve arkadaşları, Federasyon Başkanı Hasan Doğan ve Fatih Terim Hocayı da alarak, Diyanet İşleri Başkanı'na gitmişler ve Avrupa Futbol Şampiyonası için dualarını istemişler... Zaten 2002'de bunun onda biri yapıldığı diye kıyamet kopmadı mı? İşte, Sevgili Rauf Tamer'in deyimi ile "O kafa..." Acaba İnterliler köktendincilikle suçlandılar mı? Ünlü basının yazarları acaba bu futbolcu topluluğu için neler döşendi? Varsa bilen, lütfen bilgilendirsin... >> Beşiktaş nereye koşuyor? Rahmetli Özal döneminde çıkmıştı bu soru... Ama şu sıralar tam Beşiktaş'a uyarlanması çok yerinde olur sanırım... Son maçta, tribünler başkanı, menajeri, hatta futbolcuların çoğunluğunu Beşiktaş'tan dışarı davet etmişler... Elde tek Ertuğrul Hoca kaldı... Bu davranış çok hatalı gibi görünüyorsa da, taraftar kendince eleştiri hakkını da elinde tutar... Peki, bu tepki sonrası yönetim de, Sinan da, bazı futbolcular da gider mi? İşte o kötü... Önemli olan, iş buraya gelmeden ayna ile hesaplaşıp, doğruyu bulmaktır... Doğruları sadece kendinizin yaptığını sanırsanız, aynayı çatlatırsınız. >> Değişikliği kim yapmış? Dediler ki, Gençler maçında 35. dakikadaki değişikliklerde başkanımızın asla rolü yoktur... Peki, aynı hoca, Trabzon'da 1-0 da değil, 2-0 yenik duruma düştükten sonra taaa 60. dakikaya kadar neden bekledi? Hangi hoca, hangi başkan mı? Stajyer ve tabii ki Trabzon'da olmayan... >> Yok deve! Lazio, Fenerbahçe bundan sekiz ay önce İnter'i yendi diye, Zico'dan kupa yarı finali için taktik istemiş... Yalanın bu kadarı da olmaz... Peki, maç ne oldu? Bilenler, yağcılara, palavracılara duyursun... >> Tabloya bak, G.Saray'a şaş! Kaleciler yeni, geri blok yeni, ön liberolar yeni... Bir tek hücum bölgesindekiler yarı yarıya... Ama çağın oyun felsefesi neredeyse ligin yüzde 65'lik kısmında sahada... Zaten 21 hafta liderlik her şeyi anlatmıyor mu? Diğerlerinden dört veya beş kat fazla... >> Vay be ne Kazım'mış! Fatih Hocanın açıkladığı Milli Takım Aday Kadrosu bazı kesimlerce tepkiyle karşılandı. 'Senin fikrin ne' derseniz? Sevgili hocamın, Kazım'ı neden kadroya aldığını, Fenerbahçelilerin ve kendisinin benden daha çok merak ettiğine bahse girerim... >> Zico çok mu iyi niyetli? Şimdi 'ne alaka' demeyin... Şayet Zico milli takımın hocası olsaydı, ne yapar yapar, federasyondan Kezman'ı Türk vatandaşı yapmalarını isterdi ki, Semih'i kadroya almasın... Bu da mı nereden çıktı? Yahu, Aurelio Milli Takım'a seçildiğinde dört maç kesik yemedi mi? Maldonado, Selçuk'a nasıl tercih edilirdi ki... Önder, hadi Gökhan onu geçti diyelim, eksikliklerinde Edu veya Lugano'nun yerine de mi oynayamazdı? Sonra iyi niyetli Zico... Yok yahu!..