İsmet Arzuman kaç ay dinlenir ?

A -
A +

İsmet Arzuman kaç ay dinlenir ? F.Bahçe-Malatyaspor maçının hakemi İsmet Arzuman'ın çalamadığı penaltıları bir kenara bırakın, Luciano'ya bir değil dört hakemden bile görse yeterli olamayacak kırmızı kartı uzatmayıp, Bülent Akın'la aynı cezayı yani sarı kartı kesmesi, bana göre, son yılların en feci hakem hatalarının başında gelir. Çünkü Luciano acımasızca salladığı tekmeden sonra, rakibini yerde de hırpalamaya devam etti. Aynı fahiş hatayı Selçuk Dereli de üç sezon önce Yozgatspor- G. Saray maçında Sergen'e kırmızıyı göstermeyerek işlemişti. Bakalım Sabri Çelik ekibi Arzuman'ı kaç haftalık hava değişimine uğurlayacaklar? Bunu yapamazlarsa, bütün futbolculara Luciano eylemi serbest bırakılmış demektir. Aykut Kocaman'ın Hakan Şükür'ü! Türk futbolunun, hiç kuşkusuz, en büyük golcülerinin başında Aykut Kocaman gelir... Aykut, üstelik şık ve buram buram ustalık kokan gol atmada da üstüne gelmemiş bir futbolcuydu. İşte o Aykut, CNN'de, Hakan Şükür'ü özetle şöyle tarif etti :"Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli, en büyük oyuncusu..." Belki CNN'i herkes izlememiştir, bu yüzden hem Aykut'a, hem de Hakan'a bir görev olarak yazayım dedim. Ersun Yanal'ın akıl hocalarına ve kendisine de önemli duyurulur. G. Saray neden 71. dakikada stop etti ? G. Saray, Beşiktaş'a karşı yukarıda işaret ettiğim dakikaya kadar oyunu, çok fazla pozisyonlu olmasa da domine etti. Peki, bu dakikadan sonra neden durdu ? Ya da Beşiktaş bu dakikadan sonra toparlanır gibi oldu ? O günkü yazıma ek yapmıştım, belli ki saat ilerlediğinden gazeteye girmemiş. Bu nedenle yazmak zorunluluğu hissettim. Sabri çıkıp, Necati o çizgiye geçince, G. Saray'ın Hakan Şükür'le ön liberoları arasındaki saha boş kaldı. Ergün, oyuna giren Volkan ve Conceiçao ne yapacaklarını şaşırdılar. Bu sırada Hagi, kenardan sık sık parmaklarıyla 2 ve 1 işaretlerini yapıyordu. Ama bu üçlü ve Hagi bir türlü anlaşamadılar. Taa ki, Hasan Şaş sakatlanıp oyun durana kadar. Bu sırada Ergün talimatı aldı. Aldı ama, yine de geri kalan sürede o bölge doldurulamadı. İşte Beşiktaş'ın dirilmiş gibi görünüşünün nedeni... Cumhur'un bahsine bakın ! Benim küçük bacanak, Kasımpaşa ve Alibeyköy Adalet'in eski kalecilerindendir. Yani profesyonel futbolcu... Hasta mı hasta da Beşiktaşlı... Hem de çoluk çocuk topluca... Pazartesi sabahı mağazayı açar açmaz bana telefon etti. Aynen aktarıyorum :" Abi, bu hafta Ankara Büyükşehir Belediyespor da bizi yener. Çünkü onların G. Saray'da bulunmayan çok çabuk ve süratli oyuncuları var... Ondan sonra Trabzonspor da yener... Çünkü G. Antepspor gibi bir takımı, on kişi falan, tek kaleye hapsettiler... Sonra Beşiktaş'a kümede kalma savaşı vermek kalır. Bunu bir kenara yaz... Guinti'yi bırakan, takımı gelişi güzel, hatta abuk sabuk dolduran bu yönetim nereye kaçar? Hâlâ 60 dakika dayanabilen Sergen'e bağlılarsa, vah Beşiktaş'ıma vah! Bu Carew kağıttan mı yapılmış? Durduğu yerden sakatlanıyor." Cumhur daha çok uzun anlattı da, yerimi kaplar diye bu kadarla kestim... Ben yazacaktım, bu defa aracı oluyorum... Ne dersiniz sayın Demirören? Sayın Oktay, hâlâ mı hakemler? Del Bosque, bu yazıyı birilerine okutun... Tanjeviç ! Tamam, grup Bosna Hersek'in dışında dişe dokunur bir rakipten yoksundu. Ama biz ne basketbol milli takımları gördük ki, 50 sayı ile kazanması garanti bir maça bile tek bir genci almayan... Haaa yarın baba rakipler karşsında ne olur? En azından, birileri kapris yapar veya sakatlıkla karşısına gelirse, Tanjeviç'in elinde kare ası var... Bunu da herkes bile... Kosova'nın İbo röportajı! NTV'de Murat Kosova almış İbrahim Kutluay'ı, Abdi İpekçi'nin santrasında soru yağmuruna tutmuş. Araya şık yorumlar da katmış. Baştan sona keyifle izledim. Konu bu kadar iyi bilinir ve o konuyla ilgili bu kadar bağlantılı sonu sorulabilir. Öyle İbrahim, NBA yolcusu... Galiba kimseye pek önemli gelmedi... Tabii canım ne önemi var ki... Alex'in aksırışı, Sergen'in Bodrum alemi varken, NBA'ye transfer olmak da ne? Kutlarım sevgili Murat ! İbo'ya da başarılar dilerim... Hoojdonk; öğretmen oyuncu..! Futbolda, antrenör-futbolcu var... Örnekleri de sayısız... En çarpıcı olanların arasında Vialli, Gullit falan var... Ama öğretmen-futbolcu olduğuna hiç rastlamadım, hiç duymadım... Var mı, peki..? Var tabii... Hem de uzaklarda değil, hemen yanı başımızda... Nerede mi ? F. Bahçe'de... Kim mi ? Pierre Van Hooijdonk... Öğrencisi kim mi? Christoph Daum... İyi ki yönetim, sezon biterken Daum'um, "Hooijdonk artık işe yaramaz... Buna Avrupa maçlarında topa vurdurmazlar" raporunu çöpe atmış... Çünkü Hooijdonk sadece gol atmakla kalmıyor, bir de takımın doğrusunu yapıyor... Mehmet Birinci'nin telefonu! Sebat'ın artık eski teknik direktörü diye anacağımız hocası Mehmet Birinci, geçen haftaki Haftalığı okur okumaz telefona sarılmış. Aynen şöyle dedi: " Kemal hocam, F.Bahçe maçında Hakan Bayraktar'ı sakat sakat oynattım. Devrede çıkmak istedi. Rica ettim, bir onbeş dakika daha idare etmesini. Etti de... Golü atınca da aldım... Siz, Hakan'ı çıkarmakla maçı rakibe teslim ettiğimi yazmışsınız. Ama gerçek bu..." Ben de, Hakan'a benzer bir oyuncu sokabilirdin dedim. Mehmet, elinde ya da kulübede öyle bir oyuncusu olmadığını savundu. Belki de öyleydi. Ama bir teknik adamla bir yazarın bu denli sağlıklı bir diyalog kurması ne güzel değil mi? Ben de eleştirimin yarısını geri alıyorum. Diğer yarısı, kulübeyi bilmediğim, tanımadığım için kalıyor. Keşke, Ersun Yanal da, bundan dört sene önce çektiği mesajda olduğu gibi (telefonumun arşivinde hâlâ saklıyorum), arasa da şu Hakan Şükür meselesini haletteksek... Yoksa Ersun hoca, bu Kazımlarla, Attilalarla, Mehmetlerle yürürse, düşer, kafası gözü yarılır... Elvan'a, Monaco'da bir ev alalım... Elvan, anlaşılan o ki, bu Monaco yarışlarına bayılıyor. Zorla da gitse, orada kazanıyor. En iyisi biz Elvan'a orada bir ev alalım, orada yaşaşın, orada çalışsın. Sonra da, yarışacağı yere bir Monaco Louis- II Stadı dekoru yaptıralım ve madalya kazansın... Ne tuhaf değil mi ? Ey kulüpler, F.Bahçe'yi izleyin! Bir kaos yaşanıyor, can ile canan arasında... Daha doğrusu F. Bahçe ile yayıncı kuruluş veya basın arasında... Ama burada F.Bahçe yüzde yüz haklı... Daha doğrusu, Futbol Federasyonu tarafından kulüplere yollanan bu konudaki talimata uyduğu için "kaos" yaşanıyor. Mesele şu: Federasyon, UEFA normlarına uygun biçimde, soyunma odalarına giden koridorlarda, yeşil zeminde, yani sahada kamera ve fotoğraf makinesi görmek istemiyor. Bunu yasaklıyor. F.Bahçe de bunu uygulamaya çalışıyor. Vay sen misin? Eeee, diğer kulüpler stadlarında buna uymayıp, mikrofonu olanı koridorlara, sahaya sokuyor ya... İşte kaos buradan çıkıyor. Bence, ya bütün kulüpler buna uyar, ya da federasyon cezayı basar... Yoksa daha tatsız şeyler olacak. Ama garip olan, federasyon talimatına uyanın kaka duruma düşmesi... Ziya Doğan'ın ilginç düşüncesi! Trabzonspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, G.Antepspor on kişi kaldıktan sonra ilgi çekici bir değişiklik yaptı. Haftalardır oynamayan ve hatta biraz da problemli olan Tolga'yı oyuna soktu. Ama tandemin içine değil, Mehmet Yılmaz'ın yanına, yani ileri uca... Şaşırdım. Sonra oyunun gelişimine baktım, Ziya pek de haksız değildi. Çünkü, berabere kalma paniğindeki takım devamlı top şişirmeye başlamıştı. Acaba diyorum, Ziya, takımının ne düşündüğünü, ya da ülke gerçeklerinin sahaya yansıyacağını mı tahmin etti ? Haaa, ne dersiniz ?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.