İşte belediye spora böyle girer!
Öteden beri belediyelerin asli görevi bu olmalıdır. Yani, salonda 3 bin metrede 8.46.50'lik derecesi ile Türkiye rekoru kırıp, altın madalya kazanan Bekele'yi bünyeye alıp, desteklemek gibi... Ama asla ve asla futbol başta olmak üzere, sporun profesyonel yapısına destek, yatırım yapmadan... Üsküdar Belediyesi'ni, Spor Kulübü bünyesinden Bekele'ye verdiği destekten dolayı kutluyorum. Hem de son yıllarda futbol dışına, sponsorlarla büyük yatırım yapan Fenerbahçe'den transfer ederek bunu gerçekleştirmeleri gerçekten de dikkat çekici... O halde bu konuyla ilgili çıkan yasaya yürekten destek! >> Aragones amma da şişirdi! Başta Selçuk Yula ve Rıdvan Dilmen olmak üzere, amigo Fenerbahçe yazarları değil miydi, bundan iki hafta önce, "Aragones derhal gönderilmelidir..." diye feryat eden? Hatta hatta Rıdvan Dilmen, Bülent Uygun, Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman'a fal açan antu.com değil miydi? Şimdi tık yok... İşin asıl büyük ayıp tarafı da, bu yazar, çizer, konuşan kısmın son yazılarında ve son söylemlerinde hiç "Aragones" kelimesini kullanmamaları... İşte çok bilgili ve dolayısıyla da çok fikri olan Türk Spor Medyası... >> Denizli, duble yol inşaatında... Mustafa Denizli Hocayı, neredeyse eşofmanın içine girdiğinden bu yana izliyorum. Ve ne kritik oyunlara çıkmıştır. Ama hiçbirinin sonlarına doğru Ankara 19 Mayıs Stadı'ndaki Hacettepe maçındaki görüntüyü vermemiştir. Şansın kolundan hiç çıkmadığı Denizli Hocanın, Ankara'da , "Acaba şans kaçıyor mu?" endişesi ile neredeyse topu yiyecek olması dikkat çekiciydi. Yine de Beşiktaşlılar korkmasın; Denizli Hoca, yeni yeni buluşlar ve şans hiçbir zaman birbirlerinden ayrılmamışlardır... Yani gidiş, duble yol gidişidir... Kaza mı? Çift uç adamı yaygarası şanzıman karıştırabilir ama... >> Clinton'un yüzü ve bizimkiler! ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, NTV'de, bizim çok ünlü dört bayanın programına konuk oldu. Arada bir sporun dışına çıkıp yazıyoruz ya... İşte bu da onlardan biri... Baktım ABD'nin eski Başkanının eşi, yeni bakanın yüzünde tek bir santimlik yama, yenilenme yok... Son derece sade giyimli. Peki, ya ev sahipleri?.. Birinin dudakları otomobil lastiği gibi olmuş... Bir diğerinin yüzünde bıçak değmemiş santim kalmamış... İşte aramızdaki fark da burada zaten... Eh biz daha zengin, daha lüks, daha havalıyız ya... Haaa bir de ayran meselesi... >> Bülent Uygun'u kim uçurdu? Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun'un Ankaraspor maçı sonrası yaptıkları çokça konu edildi. Edilmeye de devam edilecektir. Peki, asıl suçlu Bülent mi? Hayır! Daha bazı maddeler denize bulaşmadan Milli Takıma, Fenerbahçe'ye aday gösterirseniz, olacağı budur işte... Ne demek o; "Biz 5 yeriz, 7 yeriz ama 6 yemeyiz, 7 yeriz, 9 yeriz ama 8 yemeyiz?.." Şimdi sormazlar mı; "Fenerbahçe'den üç gün arayla 6 yenir, 8 yenir ama yedi yenir mi?" diye... >> Hiç maçı kurtarmış bir İsaac var mı? Bu hafta bizim hocalara biraz fazla girdik. Ama nasıl girmeyelim ki... Açık alanların oyuncusu -o da tartışılır ya- İsaac, düne kadar hangi kalabalık oyuna, hem de bitime üç dakika kala girmiş de, sonucu değiştirmiş? Ersun hocam; lütfen cevap! >> Hürriyet, ne gazete be! Eskilerin koca Hürriyet'inde 3 Mart Salı günü şöyle bir haber vardı: "Metrobüs, bir ay gecikmeyle Anadolu yakasında..." Yuh artık! Büyükşehir Belediyesi "Şubat sonu tamam" demişti ya... Bu üç günlük gecikme de ne demek oluyordu yani... Yahu insan en azından Şubat 28 çektiğinden insaflı olur... Bunu da haber diye, hem de imzalı koymuşlar... Vah ki vah! >> G. Saray'ın hali nice? Galatasaray futbol takımlarının, yani yaklaşık 60 yıla yakın bir süredir, iki lig maçında üst üste, oyunun ikinci yarısını kendi yarı alanına yığılarak oynadığına hiç tanık olmadım... En güçlü Avrupalılara karşı bile... Bu nedir Bülent Hoca? İdmansız takım mirası mı, yoksa elli yıl geride kalmış maçı kazanma stratejisi mi? Peki, nereye kadar? Hamburg maçları, aradaki Trabzonspor oyunu bu işi kaldırır mı? Ya Meira'nın gidişine ne demeli? Bu kumar, G.Saray'a çok şey kaybettirir gibi görünüyor. Yazık!