İşte çifte standardın babası!

A -
A +

Sakaryaspor kalecisi Şenol, çok iyi oynadığı bir maçın sonunda, yapacağı pek bir şey olmayan bir gol yedi F. Bahçe'den... Önce bunu yazalım da yine öküzün altında buzağı aranmaya kalkışılmasın... Sonra devam edelim... Aynı Şenol, maç sonrası F.Bahçe soyunma odasına giderek, bir kaç formayı kapıp koridorlarda kameralara demeç verdi. Hiç ayıplamam, üstelik açıklık ve netlik adına alkışlarım. Ancaaaaak, bir zamanlar Hakan Şükür'ün forması isteyen hakem Ali Aydın için yer yerinden oynatılmıştı... Devam edelim... Anelka, Sakarya maçı öncesi, belki de iki-üç dakika süren dualarını etti. Duaları diyorum, çünkü birden fazla dua okuduğu açık ve netti. İnançlı insanlara ve bunu açıkça ortaya koyanlara bayılırım. Peki, Hakan Şükür dua edince neden tarikatçı ilân ediliyor? G.Saray takımı cuma namazına gidiyor diye bu ülkede Genelkurmay'ı bile ayağa kaldırmadılar mı? Şenol'u da, Anelka'yı kutluyorum... Hakan Şükür'ü zaten çoktaaaan kutlamıştım... Çifte standart alışkanlığı olanlara da yazıklar olsun! Şerefsizler tuş oldu! Bu ülkede kulüpleri, futbolcuları, dolayısıyla da taraftarları birbirine düşürme yarışında olanların sayısı kıyamet gibi... En somut örnek mi? Yıllardır Trabzonspor'un G.Saray'a maç bıraktığı yazılır, söylenir... Kimler tarafından mı? Eee canım mâlûm... Sıra sıra gazetelerde ve ekranlarda görülüyorlar... Peki, geçen sezon sondan bir maç önce G.Saray'ın Trabzonspor'u, hem de Avni Aker'de yenip, son haftaya şampiyonluk umudu ile girmesini engellemesine ne diyeceksiniz? Ve de dün, Trabzonspor'un G.Saray'ı yenip aynı darbeyi vuruşuna?.. Bu ülkede şereflilerin sayısı şerefsizlerinkini bir geçebilse... Daum, Chelsea'ye mi yolcu? Star'ın geçtiğimiz cumartesi günkü sayısında, F.Bahçe Teknik Direktörü Daum'un, 50 yıl sonra İngiltere'de Mourinho tarafından şampiyon yapılan Chelsea'ye gidebileceği şeklinde haberler vardı. Haberin kaynağı da bir Alman gazetesi olarak gösteriliyordu. Almanlar önce kendi vatanlarında Daum'a bir kulüp bulsunlar da, sonra Chelsea gibi büyük bir kulübün adını ağızlarına alsınlar... Bir spor yazarının evrak-ı metrukesi! Bu tip paragraflar okurun ve de özellikle bizim medya dünyasının çok ilgisini çekiyor. Hani şu "Kemiksiz" yazısı gibi olanlar. Aslında paragrafın başlığındaki bu evrak, ölmüş bir kadınındır, filmde... Biz bunu bir meslektaşa uygulayalım dedik. Bu meslektaş bizden neredeyse 25 yaş genç... Yani bir jenerasyon küçük... Başına çok nahoş bir olay geldi, bundan üç-dört yıl önce bu meslektaşın... Bir büyük takımın şampiyonluk maçı sabahı, kaldığı otelin odası basıldı ve o kulübün başkanı tarafından dayakla vesaire eylemlerle tehdit edildi... Bu haber ertesi günü gazetelerde yer aldı, olayın içindeki meslektaş da satırlarında doğruladı... Sonra bu meslektaş o başkanı ve icraatlarını şiddetle eleştirdi. Ama ne var ki, aynı meslektaş şu anda barutu ıslanmış bir silahla ateş eder gibi... Galiba barutuna küçük su döktüler... Allah düşürmesin! Gürsoy açıklamalı! Hâlâ ısrarcıyım; G.Saray İkinci Başkanı Sayın Ergun Gürsoy, Futbol Federasyonu içindeki "F.Bahçe militanlarının" isimlerini açıklamalıdır. Açıklamalı ki, bundan sonraki icraatlar için fazla kafa yormayalım... Top toplayıcı da futbola dâhildir! UEFA, Parma - Beşiktaş maçı sırasında Tümer'le kaleci Ramazan'ın top toplayıcılara yaptıkları hareketleri veya sözleri ağır biçimde cezalandırdı. Tümer 2, Ramazan 3 maç ceza aldı. Şimdi Beşiktaş Tahkim'e gitti. Cezada indirim olur mu, bilemem ama, UEFA'nın Tahkimi'nde savcı bulunduğundan artabilir de... Neyse; bu olay bizde olsa, cezayı işinden olan top toplayıcı görmez miydi? Haaa duymadın, ne dediniz? Ersun Ağabey beni de götürsene! Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal, Emre'ye moral vermek için İtalya'ya gitmiş... Daha doğrusu bizim Serhat Ulueren'in ekibi İtalya uçağında enseleyince, böyle bir cevap almış... Hani, Beşiktaş seyircisi "Nouma bizi de diskoya götür" diye bağırıyordu ya, ben de "Ersun hocam, ben de Emre'yi çok severim, ben de moral vermek istiyorum, beni de götürsene" diye sesleneyim diyorum... Olur ha, LÜTFEN kampanyası için 750 milyar harcayanlar sesimi duyar da, bir İtalya gezisi kapıveririz... Basketbol hakemlerine bayılıyorum! Bizim basketbol hakemleri bir harika... Baktılar ki, seyirci basketbol seyirciliğinden çıkıyor, dışarı atıveriyorlar, sen sağ, ben selamet... Yabancılar da F.Bahçe - Beşiktaş Avrupa eşlemesinde bunu yapabilselerdi, efendi gibi belki de daha güzel maçlar izlerdik... Bütün basketbol hakemlerini alınlarından öpüyorum. Darısı futboldakilerin başına... Taçtan gol yiyen takım! Bugünkü teknik direktör kaleci Şenol'un, Avusturya'daki Prater Stadı'nda 4-0 kaybettiğimiz milli maçta taç atışından gelen topta yediği golü hiç unutamam... Orada da bizim savunma uyumuştu. Bu defa da Szymkowiak, Yattara'nın taç atışını alıp, şahane bir gol yaptı. Böyle bir gol yiyen takım nasıl şampiyon olur? Halit Kıvanç ve Melih Kibar! İki büyük ustadan birinin 50. yılını kutladık, diğerini kaybettik. Halit Ağabey ustalarımdandır. "Herhangi bir gazetede okuduğun bit gibi bir haber, belki de yarın üç-beş gün manşet olabilir. İyi oku ve haberi çal" diye bir öğüt vermişti. Aslında bu haberi çalmak değil, asıl değerine ulaştırmaktı. Çok yararlandım. Sevgili Halit Ağabey çocukluğumuzda maç anlatırken, es verdiğinde onu en güzel ben taklit edermişim... Nice yıllara usta! Ve Melih Kibar! Müzik dünyamızda besteleri ile insanın içini ısıtan, orada kazınamayacak bir yer edinen ender isimlerden biriydi Kibar... Hepimizin başı sağ olsun da, bizim Modalı Erol Evgin'e başka bir kelime bulabilsek de, öyle bir dilekte bulunsak... Aurelio'ya özel ödül verilmeli! F.Bahçe şampiyonluğa iyice yaklaştıysa, bunda aslan payı, bu sezon üç-beş kişilik oynayan Aurelio'dadır. Daum'un lâfı, daha doğrusu gafı dikkate alınıp da bu futbolcu gönderilseydi, bugün acaba F.Bahçe'nin hanesinden kaç puan indirirdiniz? Sizi, beni bilmem ama, bunu galiba en iyi Daum hesaplar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.