Milli Takım, 2002 Dünya Kupası elemelerinde grubundaki belki de en zor rakip karşısına ön liberolu, dörtlü alan savunması olan çağdaş sistemle kurgulandığından dolayı Şenol Hoca'ya koca bir tebrik yolluyorum. Bu bizim Milli Takımımız'ın ilk defa bir resmi oyunda bu sisteme başvuruşudur. Fatih, Alpay, Bülent ve Abdullah'tan kurulu geri blok, kalesine uzaklaşma ve yakınlaşma kurgularını çok iyi becerdi. İyi de adam paylaştı, topları da olumlu yüzdelerle oyuna soktu. Ön liberoda Ümit, çok başarılı bir grafik çizerken, Ogün'ün böyle bir sistemde görev aldığı yerde bütün orta sahanın fonksiyonel yapısını bozabileceğini sanıyorum Şenol Hoca da tahmin etmemişti. Çünkü Ogün'ün bu sistemde hiç oynamamış olması, dolayısıyla oyunu karıştırması bizim orta alanımızla rakibin ceza sahası arasındaki bölgeyi doğru futbol anlayışı ile kullanamamamıza sebep oldu. Ergün ve Okan sanıyorum ki bu dağınıklıktan çok olumsuz etkilendiler. Hakan Şükür iyi mücadele etti, çok hava topu indirdi ama Okan ve oralara yakınlaşması gereken Ogün'ün dağınıklığı yüzünden Slovakya savunması bunalım yaşamadı. Hasan Şaş, ileri doğru kullandığımız bütün toplara kendini gösterip, kontrol altına aldıktan sonra genelde rakibi yıpratıcı, bozucu aksiyonlarda bulundu. Ben maçın sonucunu tabii ki çok önemsiyorum. Çünkü hedefe gidilen yolda bir puan mücadelesi vardı. Rakip de çok iyi top yapan, agresif oynayabilen ve savunmasıyla orta alan bölgesinde çok iyi basabilen bir takım. Sanıyorum Emre'nin tam da sakatlanıp takımdan düşmesi Şenol Hoca'nın çağdaş sistemde düşündüğü oyun felsefesinde ciddi arızalar meydana getirdi. Bu arada kaleci Rüştü'ye de özel bir bölüm açmak lazım. Tam anlamıyla dünya standartlarında bir kaleci olduğunu dün gece ispatladı. Biz bu sistemde, bugünkü kuşakla devam edip, sonucu alacağımıza yürekten inanıyorum. Hatta inanmanın ötesinde biliyorum da...