F.Bahçe, G.Saray yenilgisinden sonra G.Antep gibi kendi sahasında iyi oyuncuları olan, oyunu da kurduğu zaman etkili görüntü sergileyen bir rakip bulacaktı.
Jesus, dörtlü savunmaya dönecekti bu oyunda. Yani sanki biraz akıllanmış gibiydi. Erol Bulut ise elindeki malzemenin en çok işe yarayan oyuncularıyla maça başlamıştı ama bu Markovic’e 80 dakika nasıl dayandığını ben anlayamadım.
Tabii ki sarı kartı olup da taa taç çizgisinde rakibinin formasına yapışıp ikinci sarı karttan oyun dışı kalan Sagal da bu yenilginin bir başka sorumlusudur.
Rakip 10 kişi kalmıştı ama F.Bahçe’nin de maçın tamamında Batshuayi sayesinde 10 kişiyle mücadele etmeye çalıştığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Orta alanda Mert Hakan çok koştu etti ama acaba etkili oldu mu? G.Antep’te kenar yönetimi, maçı bizim seyrettiğimiz gibi mi seyretti, yoksa teknik bir adam olarak mı?
Maçın hakeminin ben ilk defa ismini duyuyordum. Ligin zirvesindeki kritik yaklaşımlar varken böyle tecrübesiz bir hakemi bu maça vermek ne kadar doğruydu? Bizim Cahit kardeşimiz benim bu cümlemin sonuna, “Yapay zekâ ile atanıyorlar ya” cümlesini ekleyince, ‘Acaba özür dilesem mi’ dedim!
Tabii ki bu maçta en çok merak edilenlerin başında F.Bahçe’nin yeni transferi Samet’in ne yapacağı geliyordu. Eh, Markovic gibi bir santrforu olan takım karşısında Samet de elini kolunu sallayarak oynayacaktı.
Sonuçta F.Bahçe, G.Saray ile olan aradaki 4 puanlık farkın daha da fazla açılmasına imkân vermeden Kadıköy’e döndü.
MAÇIN ADAMI: Valencia