Kuruluşların ve onun bünyesindeki yetkililerin, söz sahiplerinin hafızası bu kadar mı zayıf olabilir... Mesele mi? Efendim; Fenerbahçe’nin resmi sitesinde bir kamuoyu duyurusu yer aldı. Orada Karabük maçının hakemi üzerinden deneyimli hakemlerin övüldüğünü gördük. Ve aynı bildiride ekran yorumcuları da hakemi eleştirdikleri için fena halde hırpalanmışlar. Eh, ülkemizin deneyimli hakemleri için çok değil daha dün “Kaşarlanmış hakemler” yakıştırması yapanlardan da başka bir şey beklenebilir mi? Dün Konyaspor maçında bir kaşarlı, bugün Karabük maçında başka bir kaşarlı... Afiyetler olsun!
Şenol Hocamın çorbası!
Şenol Hocamın özellikle de 2002 Dünya Kupası’na giderken arkasında en sağlam duran gazeteci bendim. Oysa kravatından gömleğine, pantolonundan ceketine kadar neler neler yazılıp söylenmişti. Ama hoca onları Dünya üçüncülüğü ile yere sermişti. Peki, aynı hoca Gençlerbirliği karşısında Necip oyundan çıktıktan sonra o orta alan-savunma çorbası işini nasıl becerdi? Devre arasında soyunma odasında yüzünü yıkayıp çorbayı döktükten sonraki takımı seyredince sanırım bir daha çorba işine bulaşmayacağına karar vermiştir.
Bu yasağı kim koyduysa ömrüne bereket
Geçenlerde ekran karşısında haberleri izliyorum. “Bundan böyle okullardaki sınıflarda öğrencilerin cep telefonlarını açmaları yasaklandı...” cümlesini duyunca yerimden fırlamışım. Hatta aynı yasak biraz daha da ileri gitmiş. Orayı hatırlamıyorum ama bu kimin kararı ise onu alnından öperim. Belki de giderek yozlaşan gençliğime hiç olmazsa okul çatısı altına konulan bu yasak işe yarar... Hatta sokaklarda arabaların, kamyonların karşısında telefonla oynaşma haltını ederek ölümle burun buruna gelenlere de bir yasak gelse... Ama demokrasiye ayıp edilmiş olur değil mi, demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler?
Seyirciye bak!
Geçtiğimiz hafta öyle ekranları dolaşırken Almanya’daki bir kupa maçına takıldım. Dortmund, Union (vallahi adı ancak bu kadar aklımda kaldı) falanca ile oynarken statta 60 bin kişi vardı. Bu Almanlar kafayı mı yedi, yoksa biz mi bittik? Varın siz karar verin!
Euroleague nereye?
Yok yok bir yere gittiği falan yok bu basketbol kapışma platformunun... Mesele şu; hiç kimse heveslenmesin, bu sezon da, üstelik bizim salonlarda oynanacak kapışmanın final ayağını yine Fenerbahçe ile CSKA oynar... Kim mi kazanır? Eh onu da bilemeyelim be...
Ersun Hoca, sabır ama...
Trabzonspor, Ç.Rizespor karşısında iki defa öne geçmesine rağmen maçı koparamadı. Neden mi? Çünkü yapısına hiç uymayan başka golleri arama adına rakibine boş saha sundu ve hep yakalandı. Oysa ben berabere bitmiş olmasına rağmen Akhisar maçından sonra ne yazmıştım. O yazıdan sonra da Galatasaray’ı Arena’da yenmediniz mi? Sabırla tam saha savunma ve kontraya dengeli çıkma... Trabzonspor yeni stadında da oynarken de bu kadro ile ancak bu oyun formülü ile tırmanabilir...
Kjaer öldürmedi değil mi Fırat Bey?
Fenerbahçe-Karabükspor maçının hakemine malum kesimler ve başta da Fenerbahçe, toz konduramadılar. Peki, şimdi ben sormaz mıyım? Neyi mi? Şunu; Yatabare adamı kalmamış, yani boşalmış Fenerbahçe defansına göre sağdan bir topu alıp süratle çıkarken, Kjaer tarafından şiddetle çarpılarak beş metre saha dışına atılırsa, faul var mıdır, varsa sarı kart da gösterilir mi? Bilenler bilmeyenlere anlatsın...
TSYD giderek kan kaybediyor
TSYD’nin olağanüstü kongresine az bir zaman kaldı. Bildiri üzerine bildiri geliyor bizlere... Yazık! Ne günlere kalmışız da haberimiz yokmuş... Namık, Necmi ve Doğan ağabeylerin kemikleri sızlıyor bilesiniz. Bu arada şipşak 400 yeni üyenin kayıtlara geçtiği gibi bir bilgi de geldi. Yahu bizim mahallede ne dostlar var; kalemi ve bilgisi bu yenilerden daha üst seviyede. Berber Murat, saatçi Yavuz, telefoncu Tekin, kasap Hulki falan... Onlara da söyleyeyim de uğrayıversinler Levent taraflarına... Yuh olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimden... Güya burası bir meslek kuruluşunun çatısı değil mi? Yukarıda isimlerimi sıraladığım dostlarım böyle bir teklif yapsam vallahi bana selam vermezler be...
Yasin’e yazık be!
Galatasaray’da Yasin, Adana’da oyundan alındıktan sonra formasını yere fırlatıp, kulübenin camları yumruklamıştı. Kulübün adı Galatasaray olunca da süresiz kadro dışı bırakılıp Florya’daki en alt sahaya postalanmış. Mangır tarafı da yönetim tarafından belirlenecekmiş cezanın... Tuh be; Yasin en son lig golünü 10 Eylül’de atmıştı. Tam da 2,5 aylık gol suskunluğunu tamamlayacaktı, kısmet olmadı... Bakınız: Yasin’in gol takvimi... Size söylüyorum, size yazıyorum spor basınındaki Yasinciler...
Bize gelince mi?
Son dakika diyelim. Beşiktaş Napoli karşısında 9 net yabancı ve 2 de yabancı ülkede doğup orada futbola soyunmuş Türk ile başladı oyuna... Ama sahayı parsellemede ciddi fiziksel yetersizlik yaşadı. Şaşırtıcı değil mi? Demek ki bizim topraklara ayak basan kaliteli yabancı da kısa zamanda “Türk standardına” ulaşıyor. Araştırmaya değmez mi?