Kedi gibi!.. F.Bahçe'nin, Kayseri'deki futbol fukaralığı sonrası hezimetten kurtuluşu, araştırılıp, önlem alınması gereken bir durum olurken, Başkan Yıldırım üçüncü şampiyonluktan, Asbaşkan Özdemir de en kral transferin yapılabileceğinden söz ederek, bana göre, Rizespor'a takılışın başlıca sorumlusu oldular. Tabii bu tasarruf aynı zamanda Luciano'nun elle kestiği topun penaltı kirecine taşınmayışının uzun süre speküle edilmesini önleme amacı da taşıyordu. Nitekim spor basını, Başkan'ın ve Asbaşkan'ın demeçlerine yer vererek, kötü futbolun ve hakem faciasının üstünün örtülmesinde sanki işbirliği yaptı. Tıpkı kediler gibi... Ama olan iki lig puanına oldu.... Bravo Yeni Şafak! Gazetelerin tamamını okuma imkanım yok... Ama büyük bir gayretle sayıyı arttırmaya çalışıyorum. İşte böyle yaparken, 1 Şubat Çarşamba günkü Yeni Şafak'ta büyük bir faul yakaladım. Kayseri Erciyes- F.Bahçe, Türkiye Kupası maçının kadrosunda evsahibi takımda Sergie Die'nin adı yazılıydı. Ama ben bu futbolcuyu o maçta izlemedim. Acaba rengini açtırıp, başka bir isimle mi oynamıştı? Hayır; o sahada, o şartlarda 80 dakika mücadele eden Devran'a yazık olmuş da... Eurosport, çoluk çocuğun mu elinde? Afrika Uluslar Kupası'nı, büyük bir keyifle izliyoruz. Ama Türkçe yorum yapanlarla, maç anlatanlar bir felaket... Bu büyük hizmet yara alıyor. En son Nijerya-Tunus maçındaki bir ceza alanı dışı faulünü yorumcu "olamaz" diye yorumlamaz mı? Anlaşılan arkadaş oyun kurallarını bilmiyor. Bu biiiir... İkincisi Bouazizi, penaltılara geçilmeden sahada kramponlarını çıkarıp, eline alan tek oyuncu idi... Zaten maçın sonlarına doğru kramp sancısı da yaşamıştı. Penaltıyı atmaya gelirken, yorumcu bu nedenle Bouazizi'nin topu kaleye bile yetiştirmesinin zor olacağını söylemeliydi. Sadece yabancı futbol dünyasının izlemekle yorumcu olunmaz... Ulusoy'a ciddi uyarı! Gazetelerin hemen hemen tamamında, bundan sonraki Türkiye Kupası maçlarının tarih ve saatleri yayınlandı. Ve de gözlerim faltaşı gibi açıldı. Okudum, bir daha okudum... Ne yazık ki, gruptan çıkma şansı bulunan birçok takımın maçları farklı saatlerde oynanacaktı. Bunu nasıl yaparlar? Yani illaki şike, anlaşma olsun diye mi? Büyük futbol organizasyonlarında, grup son maçlarının aynı saatte başlatıldığını hiç mi bilmiyorlar? Sabah'tan yeni bir müthiş habercilik! Haber ön plana çıktı ya Sabah'ta... Yeme de yanında yat! F.Bahce-Rizespor maçının kadro karesi içinde, iki takımın eksikleri belirtilirken, Rizespor'dan Okan'la Serkan'ın sakat oldukları haberi yer alıyordu. Ama ilk onbirler kurgusunda Rizespor'da hem Serkan, hem de Okan yazılmıştı... Haftada iki gün İddaa eki veren bir gazetenin bu tutarsızlığına bakıp, İddaa oynayan ne olur? Nisan'a bile kalmaz! Türkiye Ligi'nin bu sezonki şampiyonu, bana göre, Mart'ın sonu bile gelmeden belli olur. Ondan sonrası mı? Bilemem... Böyle bir iddia da neden bulundum. Eh fikstüre bakarsanız, siz de benimle aynı iddiada birleşirsiniz. Aydın'ın yeni kıyağı! Eski hakem, yeni MHK üyesi Ali Aydın, malum kıyağı ile bir şampiyonluğun adres değiştirmesinde baş rollerden birini oynamıştı. Aynı Aydın şimdi de, bir başka kıyağın adresi oldu. Aydın, göreve gelir gelmez, memleketi Ordu'dan 8 hakeme birden daha ilk atama eyleminde görev verdi. Ulusoy dikkat! Bütün namlular sana doğru da... Denizli Belediyesi ayıp ediyor! Gazetelerden okuduğuma göre, Denizli Belediyesi, Denizlispor delegeleri Haluk Ulusoy'a oy kullandıkları için, kulübe bazı aksilikler çıkarıyormuş. Detaya girmek istemem... Ama bu haber doğru ise belediye, bu ülkede tel örgüleri kaldıran ilk kulüp olan kentinin kulübüne büyük ayıp ediyor. İşte, siyasetin çirkin yüzü... Ayıp, bin kere ayıp! Oysa, bu ülkenin büyük kentlerinde kulüpler caddeleri çalıyorlar, denizleri dolduruyorlar, ne belediye sesini çıkarıyor, ne de başkaları... Bobo ne demek? Beşiktaş, peşinden tribünlere dört de taraftar getiren Brezilyalı Bobo'yu transfer etti. Bu Bobo kim ki? Bilmem... Bilen de yok zaten... Ancak Saint Joseph'li, Türkiye bulmaca şampiyonu Melih, Bobo'nun, en azından, ne olduğunu açıkladı... Bobo, Fransızca çocuk dilinde, ağrı, arıza demekmiş... Duyurulur... Şimdi Bobo, Beşiktaş için mi, yoksa rakipleri için mi, arıza veya ağrı olacak? Bekleyelim, görelim... Beşiktaş'ın Fulya kavgası! Beşiktaş'ın futbol mesaisi artık pek kimseyi ilgilendirmiyor. Şimdi asıl gündem Fulya projesi... Geçtiğimiz haftaki Divan toplantısında, Başkan Demirören, üyelerden, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal'a, takılan ruhsata onay vermesi için baskı yapmalarını istedi. Mesele ruhsatsa; millet caddeyi işgal ediyor, denizi dolduruyor ama bunu yaparken de, bırakın belediyeden engeli, destek bile alıyor. İsmail Ünal haklı mı, haksız mı, onu bilmem ama, bana iki forma borcu var, onu kendisi iyi bilir... Aydın'a yazık olur! Aydın, hiç kuşkusuz, geleceğin yıldız adaylarının başında geliyor. Ancak, Aydın fiziksel olarak, hele hele hava ve saha şartları ağır olduğunda, doksan dakika yük bildirilecek seviyede değil... Gerets'in bu çok iyi ürün verecek kıymetli dalı erken kırmaması gerekir. Mondragon hatalı değildi! Herkes G.Saray'ın Malatya'dan yediği golde Mondragon'u hatalı buldu. Neden? Top, kaleye 40 metre uzaklıkta... Kaleci çizgide durmaz ki... Normal olarak Mondragon'un durduğu yerden oyunu izler... Kaldı ki, Toth topu önünde sektirmeye başladığında, Mondragon, yavaş yavaş geri atmaya başlıyor bile... Ama Toth topa muhteşem vurunca, plonjon da fayda vermiyor. Lütfen bilmeden sallamayalım... Youla'ya kulak verdiniz mi? Youla, Metz'te oynuyor artık. Oradan bir görüş belirtmiş. Bana göre Beşiktaş'taki en büyük sıkıntının kaynaklarını da, bir yabancı olarak çek iyi belirlemiş... Youla'ya kızacağımıza, bence kulak verip, ilacı bir an önce bulalım... Nobre açık oynar mı? F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, Nobre'yi sıkça sağ kanatta oynatıp duruyor. Peki, Nobre kanatta oynar mı? Asla... Kanatlar, sahanın en tenha olduğu bölgelerdir. Yani oralarda oyuncular genelde birebir kalırlar. Bu durumda da o bölgede görev yapacak hücum oyuncusunun da adam eksiltme özelliği bulunmalıdır. Peki, Nobre'de bu var mı? Daum, bu suale ne cevap verir acaba? Rıdvan Dilmen maç izlemeden mi yazıyor? Hani bu ülkenin en büyük münekkidi var ya... Hani bu bizim Rıdvan... Bakın, F.Bahçe-Rizespor maçından sonraki yazısında ne diyor... " F.Bahçe ilk yarıda kötü oynamasına rağmen, Tuncay'la bir pozisyon bulurken, rakibine hiç pozisyon vermemesi olumlu idi... " Rıdvan'ın hemen yanında, Mehmet Demirkol ise, Rizespor'un ilk yarıdaki üç net gol pozisyonundan söz ederek yazısına giriyordu. Şimdi önemli bir soru: Rıdvan, maçları izlemeden, özet görüntülerden veya ondan bundan bilgi toplayıp mı yazıyor? Ne dersiniz? F.Bahçe, Rizespor'a ilk yarıda hiç pozisyon vermedi mi? İliç, böyle oynarsa, verem olur! Gerets, İliç'i, hem de uzun bir aradan sonra, "git-gel" oynattı. İliç, fizikman zayıf ama, teknik, futbol bilgisi üst düzey bir oyuncu... Böyle uzun ve geniş sahalarda oynatılırsa, sanatoryuma düşer... Teknik adam, elindeki malzemeyi doğru kullanamazsa, malzemeye de takıma da yazık olur... Taraftar kartı! Böyle şey olur mu? Nasıl bir demokrasidir bu? Kartın olmazsa, derbi de izleyemeyeceksin, kombine de alamayacaksın? Ari bir taraftar profili oluşturma çabası mıdır bu? F.Bahçelilik kartla, parayla ölçülebilir mi? İşte, öteden beri bu felaketin gelmekte olduğunu duyurmaya çalışıyordum. Duyanları bırakalım, duymayanlar bugün arayıp, "ah ah" çekiyorlar... Yani paranız yoksa, F.Bahçeli olamazsınız. Vah vah vah! Söztutanlara başsağlığı Spor servisimizin değerli Müdürü, sevgili dostum Sadık Söztutan'ın kıymetli varlığı valideleri geçen hafta vefat etti. Bütün Söztutan ailesine ve yakınlarına başsağlığı, merhumeye de Allah'tan rahmet dilerim. Bu pencere Batı'ya açılmaz G.Saray'da eski bir yönetici, bir spor yazarıyla birlikte yardım kampanyası başlatıyor. Aradan 8 gün geçtikten sonra kampanyanın yürütülme işini bir başka eski yöneticiye devrediyor ve Genel Kurul oylarıyla seçilmiş resmi yönetim perdenin arkasından el ovuşturuyor. G.Saray'ın ne tarihsel ne de eğitimsel yapısına yakışmayan bu illegal oluşum, toplaya toplaya sadece 1 milyon 340 bin dolar toplayabiliyor. Desenize artık pencerede kırıldı...