denizli'nin irlandalıları! Fenerbahçe'nin çok konuşan ama iyi üretim yapamayan teknik direktörü bu defa da Milli Takım'dan sonra bir kulüp takımında aynı ifadeleri kullandı: "İçimizdeki rakipleri de yendik..." Vay be! Acaba bunlar kim? Hadi geçen sefer Hıncal Uluç üstlenmişti. Bu defa kimse üstlenmedi. Ama hedeflerden biri delikanlı gibi sözlerinin arkasında duran Hamdi Akın'dır. Aslında Hamdi Akın dostum, çağdaş bir yöneticilik örneği sergilemiştir. Daha doğrusu tam bir eski Fenerbahçeli gibi konuşmuştur. Camia, Akın'ın sözlerini alkışlamıştır. Bunu televizyonda söyleyecek bir baba yiğit çıkmadı. Denizli başka kimleri kastetti. Tabii ki bunlardan biri de benim... Çünkü benim Fenerbahçe'deki konumumu gayet iyi bilmektedir. Ne yani, sen devamlı yanlış yapacaksın, hiç eleştirilmeyeceksin. O zaman gökyüzüne taşın be kardeşim... Siz bekleyin! Bir kaç kötü sonuç daha alınsın, bakın daha ne kadar çok İrlandalı çıkacak... Burası Fenerbahçe sayın Denizli... Milli Takım'da edebilirsin ama, sakın ola ki Fenerbahçe'de boyundan büyük laflar etmeye kalkma! celal doğan geç kaldı bile... Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan, Antalyaspor maçı sonrası görevi bıraktığını açıkladı. Bu karara bütün Gaziantep şehrinin üzüldüğünü bilmemek mümkün değildir. Ama bana göre sevgili Doğan bu kararı almakta geç bile kaldı. Neden mi? Eh, iki sezon üst üste üçüncü olmuş, hatta son sezonda şampiyonluğu kıl payı kaçırmış bir takımın başına Tevfik Lav'ı getirirsen, bu, takıma ihanet demektir ki, o zaman istifa etmeliydi sayın başkan... Zaten Türkiye'de özellikle de iyi takımların başına gelenler hep yönetici hatasından kaynaklanmaktadır. Gaziantepspor'da da böyle oldu. Yazık! manisa'dan handan taşdemir! Arada bir bu sütunlarda sporun da dışına taşmak gereğini duyuyorum. Bu, yazarlığın bir gerekliliğidir. Handan Taşdemir isimli genç bir bayan, Zaga'da, Okan Bayülgen'i tam anlamıyla yere serdi. Güzel Türkçesi ile sorduğu sorulara aynı doğrultuda cevap alamayınca yine aynı güzellikte tenkidini yapıp telefonu kapadı. İşte bu ülkenin böyle gençlere çok ama çok ciddi biçimde gereksinimi vardır. Kutluyorum Handan kardeş! idmanlar kontrol altında! Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki yenilgilerinden ve Galatasaray yenilgisinden sonra Fenerbahçe idmanları yönetim tarafından takip edilmeye başlandı. Bundan da daha doğal bir şey olamazdı. Çünkü yönetim işverendi. İşçilerini de denetlemeye hakkı vardı. Bu hakkını kullanamasaydı, o zaman işvereni göreve getiren genel kurula karşı sorumlu olurdu. Denizli bundan rahatsız oldu. Eeee, işveren çalışmayan, çalıştırmayan işçisini her zaman denetler beyler! Acaba neden Florya'ya Terim döneminde hiç yönetici düşmedi? Ne gereği vardı ki... Eser ortadaydı... İşçiler belki de tarihimizde görülmemiş bir mesai veriyorlardı. İşte hepsi bu kadar... ben yine talibim... Geçen hafta yazmıştım, Galatasaray'da ben de bir yarım saat oynamaya talibim diye... İsteğimi bu hafta da tekrarlıyorum. Şeker düşme problemim olmasa, Florya'ya uzanıp, Lucescu'dan hiç olmazsa bir idman çift kalesinde yarım saat isteyeceğim. Ama sahada kalırım diye korkuyorum. Yani sahada kalmaktan korkmayan herkes Galatasaray'da bir yarım saat oynar. İşte sistemin sağladığı büyük avantaj... Emre'nin tarnsferinde yanlışlık yapıldığı fikrini taşıyordum. Ama bakıyorum da, adam adama özelliği olan Emre bile kısa sürede adapte oldu. Emre'den özür diliyorum... Ama ya Ayhan? İşte burada Galatasaray yanılmaya devam edecektir. daum da doğruyu buldu... Daum bir Alman olarak üçlü savunma ve beşli veya altılı orta alan modeli ile büyümüştür. Ama baktı ki çıkış, Galatasaray ve şimdilerde onun kopyası tek takım İstanbulspor gibi oynamakta... O da dörtlüye döndü. Daum'u ne kadar eleştirirsek eleştirelim bir kere çok iyi idman yaptırır. Daum'un takımları ne kadar kötü oynarlarsa oynasınlar, sahada asla ve asla durarak oynamazlar. Fizikgüç Daum'un takımlarında hep doruk noktadır. Şimdi de böyleydi. Ama eksik olan çağdaş sisteme geçmemişlik idi. Bir de Tümer'in taaa geçen sezon söylediğim gibi hangi takımda oynarsa oynasın, liderlik görevine soyundurulmaması idi. Şimdi Duam'da geç de olsa bunu keşfedebildi. Daum dört-beş haftada keşfetti de, bizim medya bunda da bir hayli rötar yaptı. Olsun be, burası Türkiye... vedat bayram'a bravo! İstanbul İl Müdürü Vedat Bayram küçük müçük spor tesisi yapmaktan yılmadı. Vallahi bravo. Günün ekonomik koşullarına rağmen iş adamlarını kafese koyan Vedat kardeşimi alnından öpüyorum... yok mu bu ülkede doğru puan cetveli yapacak? Galatasaray'ın Nantes maçı sonrası gazetelerde ve televizyonlarda çok çeşitli grup puan cetvelleri çıktı. Kimine göre Galatasaray üçüncü, kimine göre ikinciydi. Hatta Şampiyonlar Ligi'nin yayın hakkı bulunan televizyonu bile Galatasaray'ı üçüncü gösterdi. Yazık ve ayıptır. Oysa doğru puan cetveli yapabilmek için UEFA'nın Şampiyonlar Ligi statüsüne bakmak yeterlidir. Orada şöyle der: iki veya ikiden fazla takımın aynı puana sahip olması halinde sıralama aşağıdaki kriterlere göre yapılır... Gayet basit görüldüğü gibi... Lazio, üzerindeki üç takımla aynı puana sahip olmadığından, bu takımı dışarıda tutup, üçlü averaja bakmak gerekiyor. Buradan da bakılınca, Galatasaray ikinci sıraya oturuyor. Hatta hatta bu üç takımın averajları da eşit olsaydı, o zaman Galatasaray içlerinde deplasmanda en fazla gol atan takım olarak birinci sıraya yerleşirdi. Ama bu maddeye gelinmeden bundan önceki, işi hallediyordu. Okumak, araştırmak ve de tabii bilmek çok önemli... Ama nerede kaldı o boyuttaki gazetecilik?