Kemal Abi'nin haftalığı

A -
A +

yapma be şansal! Şansal dostumun Pazar akşamları ekrana getirdiği Maraton, hiç kuşkusuz, görüntülerin ellerinde olması sebebiyle vazgeçilmezliğini koruyor. Ama anlayamadığım bir şey var. Neden maç öncesi, maç sırası, maç sonrası görüntüler, hatta hatta goller "Televole" haline getiriliyor. Buna hiç mi hiç ihtiyacınız yok Şansal dostum. Ciddi spor yayını için millet özlem içinde kıvranırken, bari sen elindeki hazineyi "Televole"ye çevirme... okan bayülgen'e teşekkür! Zaga'nın mimarı Okan Bayülgen'in son programında "Dedikodu ve onun bunun aşk" meraklısı bir genç bayana verdiği karşılık, gerçekten ders niteliği taşıyordu. Genç bayan, konuklardan bayan olanına, "Şu anda kiminle aşk içindesin?" diye sorunca Bayülgen "İşte Atatürk gençliği... Senin başka derdin yok mu be kardeşim. Bu memleketi siz mi kurtaracaksınız" diye sert çıktı. Bravo Bayülgen! Bu dersleri bu memleketi düşünen herkes vermelidir. ve dönelim spora! Bu haftalığa sporun dışında başladık. Ve tabii ki spora döndük. Şu Beşiktaş'ın kaleciden yana derdi galiba bir ömür boyu sürecek. Norveçli de daha ilk maçında sakata çıktı. Kaldı mı kale yine Fevzi'ye... Kimbilir, belki de yarın Norveçli gider, başka bir memleketli düşer Fulya'ya... Galiba en iyisi, bizimkilerden birini kapıp Fevzi'nin yanına koymak... Çünkü kimse sağlam kalecisini Beşiktaş'a vermiyor. Bir iş var ama, anlamak mümkün değil... Neyse, gelelim Beşiktaş takımına... Çok önceleri bu sütunda bir iddia koymuştum ortaya: Beşiktaş bu ligin favorilerinin arasından hiç çıkmaz... Alan savunmasına dönüş, bunun müjdecisi olarak sahnededir. Devam Daum! Yılmadan... Kaybetsen bile... Çünkü çıkış buradadır. Bir de Stavrum iyi mal demiştim. Ama bizdeki futbol ulemaları, bu da nerden çıktı diye tutturmuşlardı. İşte Stavrum... Bana biraz eskilerin Güven Önüt'ünü hatırlatıyor. Tabii daha çabuk, daha hareketli, daha modern... cansun iyi işler yapıyor Adım gibi biliyorum ki, Cansun başkan seçilince, çoğunluk, hele hele mâlûm televizyon kanalı, bu işi yürütemeyeceğini sanıyordu. Ben de sadece Popescu'nun gönderilişinde biraz tepki göstermiştim. Ama bakıyoruz ki, Cansun ve ekibi bize yepyeni ve UEFA Şampiyonu Galatasaray'a yakın güçte bir takım sunmaya başladı. Yani çok alternatifli bir kadro... Tabii bir Hakan Şükür bulunamadı. Bir de o bulunsa... ceyhun ve hakan'dan protesto! Başlık garip değil mi? Aslında Ceyhun'la Hakan G.Birliği maçının ikinci yarısındaki futbollarıyla hocalarını protesto ettiler. Ve dediler ki, "Arkadaş, biz bu takımda oynarız. Hem de takımın çehresini değiştirerek, çabuklaştırarak, hareketlendirerek..." Ama gelecek hafta ilk onbirde oyanayıp oynamayacakları için papatya falı açmak gerekir. Belki de Samandıra'da çoktan bu fal işi başlamıştır bile... ve zidane... Ben Pele'yi de, Maradona'yı da, Cruyff'u da çıplak gözle defalarca izleme fırsatı buldum. Ama Zidane'da olan bir özelliğe bugüne kadar hiç bir futbolcuda rastlamadım. Son Real Madrid - Sevilla maçını daha da dikkatle izledim. Zidane'ı bütün yıldızlardan ayıran bir özellik var. O da şu; Zidane, pası, en etkili kullanabilecek, pozisyon oluşturacak adamı bulana kadar atmıyor. Saklıyor, bekliyor, adam eksiltiyor ve sonunda bulduğundan atıyor. Doksan dakika koşması da cabası... Yani, bedava pas vermiyor. İşe yaramayacak pas vermiyor. Bu müthiş bir özelliktir. hakan şükür demişken... Bu ülkede adlarından kamuoyunda çok bahsedilsin diye Hakan Şükür'e demediğini bırakmayan yazar - çizer takımı ve futbol otoritesi vardı. Hâlâ da var... Ama aynı Hakan, milli formada 35 gol, G.Saray'la da Avrupa Kupaları'nda 28 gol attı. Yani toplam 63 gol... Varsa bir başka futbolcu Avrupa'da bu sayıya ulaşmış, bana da söyleyin de ben de öğreneyim... Hem de henüz kafa kaldırmış Türk futbolunda... Dün Raul İspanya Milli Takımı'nda Hakan'ın sayısının gerisinde bir rekor kırdı da, göklere çıkarıldı. F.Bahçe maçında aynı konuyu konuşuyorduk. Bizim Hürriyet'ten İsmail Er, bana yine Sergen'i savundu. Ve demez mi, Avrupa Şampiyonası'na iki yıl önce bizi Sergen götürdü diye... Yapma be İsmail dedim... Bu Milli Takım'ı iki kupaya da, şimdi Japonya'ya da Hakan götürdü... Mutluhan Suner de 'Asistlerini unuttun' ağabey dedi. Ben ondan da vezgeçtim. Rakamlar yalan söylemez... Bu ülkenin tarihindeki en yararlı oyuncusu Hakan Şükür'dür... Dedim ya, varsa 63 gol atan, çıkarın da öğrenelim... yeter artık! Özel televizyonlar bir İslam davası tuturmuş gidiyorlar. Yeter artık yahu! Yani en sonunda "Bu din işe yaramaz. Gelin hep beraber hristiyan olalım" falan diyecekler. Ey gafiller, siz İslam'la bu kadar uğraşacağınıza, genç kızlarımızın başörtülerini dert edeceğinize, bir de kapalı yeri kalmamış bu gençliğin halini konu etsenize... Ama yapmazsınız... Bu ülkenin ahlâk yapısını çökertmek varken, mâlûm magazin programları ile, neden baldırı çıplakları konu edeceksiniz? Çünkü bir yerlerden kumandalısınız. gelelim şenol'a... Şenol hoca, ben bu satırları senin basın toplantından önce yazdım. Senin istifa etmeye hakkın yok, bu biiir... İkincisi, bu ülkede futbol topuna ayağını sürmemiş, futbolun gelişiminden haberi olmayan, futboldan anlamayan ama günün modası reytingi uçarak beceren kafaların etkisinde kalıp, o konuşmayı bile yapmaman gerekirdi. Al bakalım karşına o mâlûm kişileri, bir futbol konuş! Sanırsın ki, karşında Çinliler var... Hiç birşey anlamazsın ki konuştuklarından... Ne yapalım, bu ülke böyle... Bu ülkenin anlı şanlı televizyonları bu kişileri kullanıyor... Asıl kabahat, onları dinleyip, o televizyonlara reyting kazandıran bu millettedir. Devletleri devlet yapan, kurumları kurum yapan millettir. Bizde neden işler iyi yürümüyor? Baksana, Viyana'daki maçtan sonra, galiba bir kaç grup maçından sonra da, çıkıp 'Hakan bitti, yerine falanca oynasın' diye nara attılar. Yahu adamlar, Hakan'ın bu ülkenin alternatifsiz tek oyuncusu olduğunun bile farkında değiller. Devam et hoca!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.