togay bayatlı'ya Değerli dostum, ağabeyim Togay Bayatlı, son olarak TGRT'nin programına çıktı. Ve yine ısrarla Lucescu'nun zamanında çok iyi bir solaçık olduğunu tekrarladı durdu. Yapma be Bayatlı... Lucescu hayatında hiç solaçık oynamadı. Sana rastladığımda aklıma gelseydi uyaracaktım. Ama bu köşede bunu bir görev bildim. Öyle ya, koca AIPS Başkanı yanlış yapmamalıdır. Şimdi doğrusunu yazalım. Lucescu, kuşağının en iyi sağ kanat oyuncularından biriydi. 1970 Dünya Kupası finallerindeki ünlü Rumen takımının ileri ucu aynen şöyle kurulu idi: Lucescu, Dobrin, Dumitrahce, Radu Nunweiller, İordanescu... Gördüğün gibi sevgili Bayatlı, Lucescu sağaçık, İordanescu solaçık... Aman haa... Bunca atıcı piyasadayken, bari sen yanlış yapma... güreşe n'oldu! Federasyon başkanı Osman Şansal koltuğa gelirken de, oturduktan sonra da bana göre maddiyat gösterilerine fazlaca ağırlık verdi. İşte sonuç.... Parayla saadet olmuyor sporda... Bu arada, Harun Doğan'ın mindere serilişine çok üzüldüm... Bu ülke yetiştirdiği değerleri kısa sürede yok edebilen ender ülkelerden biridir. Belki de tektir. Bu sporcumuza bir din saldırısı yapıldı ve çocuk yıkıldı. İşte karizma ve kariyer arayan aklıevveller Harun Doğan'a yapılan çirkin suçlamalara karşı çıksalardı ya o zamanlar... önce transferler! Futbolumuzda, hiç kuşkusuz, lig maçlarının heyecanının yanı sıra tansiyon bir o kadar da transferlerde yükselir. Hele hele bu transferler F.Bahçe'yle G.Saray'ı karşı karşıya getirmiş veya bunlardan biri flaş patlatmışsa... İşte F.Bahçe'nin resmi açıklamasına göre, Fatih Akyel önümüzdeki sezondan itibaren sarı-lacivertli formayı giyecek. Bu transfer F.Bahçe takımı için bir kazançtır. Fatih, tempolu oynayabilen çağdaş futbolcu tipidir. Ancak bazı yaramazlıkları vardır. O, ne demek istediğimi biliyor. Terim hocanın devrinde bazı sosyal fauller yaptı. Sanırım artık nüfus kağıdı eskimeye başladığından ve İspanya futbolu içine girdikten sonra durulmuştur. G.Saray da Murat'ı kaptı. Bence Hakan Şükür gittikten sonra bu açık hiç kapatılmamıştı. Agresif oynayabilen, vücudunu kullanabilen, orta alanın oyuna katılması için top tutabilen, yerden ve havadan etkili bir uç oyuncusunun eksikliği hissediliyordu. Ne Ümit Karan, ne Serkan, ne de Berkant ilaçtılar. Batista da olursa, G.Saray'ın pres gücü orta alanda bir kat daha artacak. Bu Brezilyalı aslında Avrupalı gibi düşünerek oynayan bir futbolcu. Hem teknik, hem de afresif. Yani şimdi G.Saray, UEFA şampiyonu olmuş takım kadar yüksek bir kaliteye kavuştu. Cansun ve ekibini kutlarım. Bu paragrafa nokta koyarken, Türkiye'deki üç büyüklerin taraftarlarına bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Artık birbirinize oyuncu kaptırdığınızda aşırı tepki göstermekten vazgeçin! Yıl 2001, keşke bu trafik daha da hızlansa da, işin heyecanı artsa... G.Saraylı taraftarlara şunu da hatırlatmak isterim. Perez gibi bir cevher bulmuşsunuz, artık Fatih'i unutsanız iyi olur... aydın örs gerçeği Aydın kardeşim, elindeki değerli kadrodan bir bir adam eksildikçe hiç yakınmadı, yeni gençleri kadroya katarak, başarıyı yakalamaya devam etti. İşte hoca diye buna denir. Çünkü Aydın, 24 saat basketbolla yatıp kalkan bir büyük hoca, bir büyük spor adamıdır. İlkelidir, dürüsttür. Eyyamcı hiç değildir. Plan ve program dahilinde çalışır, taviz vermez. Yenilikleri bir gün bile atlamaz. Allah başımızdan eksik etmesin! hazır f.bahçe'den açılmışken... F.Bahçe, yine vurgulayarak söylüyorum, resmi açıklama ile Fatih'i transfer ettiğini bildirdi. Kulübe yakın çevrelerden sızan bilgilere göre, Okan, Hakan Şükür, Emre ve Ümit bile transfer edilecekmiş. Parası bol olan F.Bahçe'nin aklı da başına gelmeye başladı galiba... Öyle ya, bilmedik, tanımadık mala yatırım yapacağına, bildik, kalitesi yüksek mala yatırım yaparsın, sonra da rahat edersin... beşiktaş'ın derdi ne? Beşiktaş'ı yazan ve yorumlayan otoritelerimiz tutturmuşlar, savunmada büyük hatalar var diye... Yahu sevgili dostlar, siz kalenizin önünde meydana gelen gelişmelere saplanıp kalırsanız, sağlıklı yorum yapamazsınız. Beşiktaş takımı dörtlü alan savunmasına geçtiğinden bu yana oyuna çok etkili çıkmaya başladı. Zaten girdiği pozisyonlar, attığı gol sayısından da belli... Ancak top rakibe geçtiğinde ileri uçta, orta alanda sıkışmayı, alan daraltmayı henüz tam anlamıyla becermiş değil... Siz rakibin uzun, kısa her türlü etkili pası kullanmasına imkân tanırsanız, arkaya dünyanın en iyi savunmasını da koysanız, pozisyon vermekten kurtulamazsınız. Bence Daum bu arıza üzerinde ciddi biçimde durmalıdır. Şayet bunu da giderirse, tekrar ediyorum, Beşiktaş zirve iddiasından hiç uzaklaşmaz. şenol'dan teşekkür! Milli Takımlar Teknik Patronu Şenol Güneş telefonla arayıp, verdiğim destekten dolayı teşekkür etti. Hocam, aklın yolu birdir. Biz Ahmet - Mehmet meselesi yapmayız. Biz icraata bakarız... Kafamızdaki birikim doğrultusunda icraat yapanın sabaha kadar arkasında dururuz. Bunu düşmanımız bile yapsa alkışlarız. Sen de doğru yoldasın... Üstelik bir de dürüstlük abidesisin... Yani kimilerine göre olmayan karizman var. Futbolcuların da aslanlar gibi arkanda... Ne kulak asarsın bu ülkede futboldan anlamayıp, reyting yapabilmek için sallayanlara... Mesela Hıncal Uluç dostum, en iyi maç yorumunu Turgay Şeren'in yaptığını yazmış. Ben okumam da, okuyanlar söyledi. Eh, işte sana kariyersiz, karizmasız diyen kişi... Var sen düşün artık gerisini... yapma be altan! Fotomaç'ın genel yayın yönetmeni Altan Tanrıkulu sanıyorum gençliğinden kaynaklanacak ki, Avusturya maçından önce "Keşke Şenol Güneş Avusturya'nın, Otto Bariç de Türkiye'nin başında olsaydı" diye bir yazı yazmış. Bunu önceki akşam Faik Çetiner'in programında gündeme getirdi. Çok üzüldüm; iki teknik direktör ardasındaki farklılıkları bir kenara bırakın, Şenol Güneş gibi ilkeli, dürüst bir Türk çocuğunu sahtekâr bir yabancıyla değiştirme düşüncesi bile büyük ayıptır. Otto Bariç denen bu adama, Avusturya'da bir takımın hocası iken Ali Şen tarafından günübirliğine Dereağzı'na getirilmiş ve takım elbiseyle 40. sınıf bir Brezilyalı'yı resmen Şen'le birlikte gasp ortamı içinde denemişti. Acaba, Şenol Güneş'e dünyayı bahşetseler böyle bir sahtekârlığı yapar mıydı? Genç gazeteci arkadaşların bir fikir öne atarken çok dikkatli olmaları gerekiyor, değil mi Altan kardeş. kariyer ve karizma! Bazı meslekdaşlar bir kariyer, bir karizma tutturmuş gidiyorlar. Bu arkadaşlar önce bu iki kelimenin lügattaki tarifini iyi öğrensinler. Artı, örneğin Real Madrid'in hocasının teknik adamlıktaki kariyeri nedir diye sorarım. Adam hem şampiyon yaptı, hem de Şampiyonlar Ligi'ni kaptı. Barcelona'nın hocasının kariyeri var mıdır? Asla... Ama başarısı ortada... Hele hele karizma, futbol teknik adamlığında aranacak belki de en son niteliktir. Veselinoviç'in ne karizması vardı ki? İki defa geldi, ikisinde de F.Bahçe şampiyon oldu. Artık kafanızı kumdan çıkarın. Haaa, ustanız Hıncal Uluç gibi aykırı davranıp reyting yapmaksa amacınız, devam edin... Bu yol iyidir. Bugün her ünitesiyle çökmüş bu ülkede en doğru yoldur. Ama bir gün bu ülke de yeniden klasiği olan ahlâk yapısına kavuşacaktır. O zaman ipliğiniz de pazara çıkacaktır. Ama buna ömrünüz yeter mi bilmem... briegel rüzgârı! O günlerde Beşiktaşlılar'a adeta yalvarmıştım, bazı amigo tip yazarların dolmuşuna binmeyin, şu Briegel'i göndermeyin diye... Kariyer diye tutturanlar ne yazık ki Bilgili ve ekibini de uyuttular. Şimdi Alman hoca Trabzonspor rüzgârını yeniden estirmeye başladı gibi geliyor. Hele hele bir devre arası hazırlığı geçsin, siz esas o zaman görün Trabzonspor'u... f.bahçe'de ne duası? Başlığa bakıp şaşırmışsınızdır. Yok yok, yağmur duası, puan duası falan değil... Ya ne? Sakata çıkmış Rapaiç, Ogün ve hatta hatta Revivo'nun iyileşmemesi için özellikle kulübe yakın çevrelerde, hatta hatta taraftarlarının çoğunun arasında "İyileşmeme duası" yapılıyor. Hazır Denizli'nin sihirli kutusundan gerçek F.Bahçe çıkmışken, kimbilir, belki de doktorlara talimat bile verilmiştir.