Yasin; alnından öperim kardeşim! Beşiktaş'ın altyapı ürünü genç yıldızı, takımının hayati derbide G.Saray'a kaybetmesinden hemen sonra sahaya inmiş, çıkış tüneline yönelmiş G.Saraylı meslekdaşlarının yanına gitmiş, tebrik edip, Arif'ten forma istemiş, Arif de başka birine sözü olduğu için özür dilemiş ve Hasan Şaş'tan formasını Yasin'e vermesini istemiş... Hasan da seve seve terli formasını çıkarıp, Yasin'e vermiş ve sarmaş dolaş olmuşlar. Bu görüntüleri Digitürk'ün yayınında gördüm. Tüylerim diken diken oldu. Gözlerim doldu. Bu, Türk sporcusunun, Türk insanının, Türk gencinin aslını yansıtan bir tablo idi. Bence Arif, Yasin ve Hasan Şaş'a bu yılın fair-play ödülü verilmelidir. Erdoğan Arıpınar ağabeyin dikkatine... Ve de derbilerden önce ve sonra birbirlerine neredeyse kurşun sıkacak yönetici tiplerine örnek almaları dileğiyle sunulur. Star spikeri futboldan hiç anlamıyor! Juventus - İnter maçının sonlarına doğru, Juventus'un Çek oyuncusu Nedved'e öyle bir tekme geldi ki, aman Allah! Ama spiker tekme gelmedi diye salladı... Fakat bir salise sonra görüntüye Nedved'in yarılmış diz kapak yanı geldi... Bari bilmiyorsunuz, uyanık olun. Nasıl olsa Avrupalı gerçeği ekrana getirir. Değil mi dostum? Bizim Deniz Gökçe göçtü! Deniz Gökçe dostum, bu ülkedeki futboldan anlayan, sağlıklı yorum yapan ender spor yazarlarından biridir. Ama ne var ki, kendisi de eski bir kaleci olmasına rağmen Myhre'nin arkasında inatla duruyor. Myhre iyi bir kaleci, tamam... Her kaleci hatalı gol yer, o da tamam... Ama iyi oynayan devam eder, taaa ki, sakatlanıp, ceza alıp, formdan düşene kadar. Deniz'le devre arasında bunu konuştuk. Bana yanlışsın dedi. Ben de ona aynı şeyleri söyledim. Sonra Myhre bir topu ıskaldı, golü de kapadığı köşeden yedi... Deniz'e dönüp baktım, göçmüş... Deniz, sen gel benim dediğime... Ben Myhre kötü kaleci demiyorum, ama üst üste üç maç iyi oynayan kaleci değişmez diyorum. Hepsi bu... Daum ayıp ediyor! Beşiktaş, önemli derbiyi kaybetmiş, maç sonrası Daum'dan teknik bir yorum beklerken, o çıkıp, "Serdar Bilgili varsa ben de varım. Zaten Arat kazanırsa başkasını göreve getirecekmiş. Üçüncü şahıstan bunu duydum" diyor. Ayıp! Bir kere sen Beşiktaş'ın ücretli bir işçisisin... Kim kazanırsa kazansın, seni ilgilendirmez. Beşiktaş da ne senin, ne de başkalarının çiftliğidir. Aynı lâfları Erhan Önal kardeşim Ali Şen için kullanmıştı. Ben de yukarıdaki görüşümün aynısını dile getirmiştim. Rahmetli patronum Kemal Ilıcak, o yazımdan dolayı, hayatında ilk defa herkesin gözü önünde beni tebrik etmiş ve 5 bin lira primi kendi elleriyle cebime sokmuştu. Hey gidi günler hey! Daum'un korkusunu yanlış anlattılar! Baktım maçtan sonra herkes Daum'u korkaklıkla suçlamış. Ben de öyle yazdım ama önemli bir farkla... Daum, tek forvetle oynadığı için korkaklıkla suçlanmamalı... Beşiktaş'a bu oyun modeli tam uyuyor. Ama öyle bir savunma dizilişi ve görev dağılımı yapmış ki, esas korkaklık oradadır. Hadi Erman'ın sağ kanada konmasını uygun görelim... Ama Ahmet Yıldırım'ın tuhaf bir ön libero olarak zaman zaman Ali'nin zaman zaman da Ronaldo'nun önüne gelmesi, bazen içeri girmesi Beşiktaş savunmasının canına okumuştur. Ali Eren'in sol tarafa konması anlaşılır gibi değildir. Bilmem anlatabildim mi? Lorant da anladı mı? Rapaiç ve Simao'dan orta alan kurmanın intihar olduğunu Rize maçından sonra yazmıştım. Lorant inat edip, aynı formasyonu Johnson takviyesi ile Antalya'da sahaya sürdü... Ve Antalyaspor bundan yararlanarak bir 45 dakika sahada bol pas yaptı, ama gol atacak adamını kulübede tutup, Atilla'yı sırtı dönük oynatınca tabelayı değiştiremedi. Rapaiç gibi adam kovalamayı sevmeyen, fazla ileri - geri yapmayan bir futbolcunun omuzlarına bu yükü yüklerseniz, adam daha sonra asli görevine döndüğünde topu kaleye dürtecek hali kalmaz. Öyle de oldu... Son yarım saat gol yapabileceği ya da etkili kullanacağı toplarda dermansız göründü. Hakan, Yusuf, Johnson ve Lazetiç'li orta alanın ne kadar yok edici, ezici ve kolay top taşıyıcı olduğu acaba görüldü mü? Ulusoy'u kutluyorum! Federasyon başkanı Haluk Ulusoy, hakemlere verdiği yemekte öyle bir konuşma yaptı ki, keşke orada olsaydım da ben de alkışlasaydım. Başkan diye buna denir işte... Eyyam yok, sağa sola şirin görünme pahasına hakemine saldırma yok! Siz de hakemler olarak böyle bir başkana lâyık olmaya çalışın... Aslında bu ülkenin böyle liderlere çok ihtiyacı vardır. Kutluyorum Haluk kardeşim. Rüştü'ye kırmızı, Fener'e penaltı! Hakem Erol Ersoy, F.Bahçe - Antalya maçında son derece formsuz göründü! Rüştü'nün topa elle cezaalanı dışında dokunmasını ki, Rüştü de bunu itiraf etti, yardımcım uyarmadı diye es geçti. Ardından da, Lazetiç'e yapılan penaltıyı çalmadı. Bir hakem her şeyi görmeyebilir, tamam ama, pozisyonlara bu kadar uzak kalmamalıdır. İşte formsuzluğun açık göstergesi budur. Hele hele yardımcılarının bu iki pozisyonda kendisini uyarmaması da büyük falsodur. Atilla'ya hafif bir dirsek koyan Mirkoviç'in de sarı kart görmesi gerekirdi. Erol kardeşim; tansiyon çok yüksek. Bir an önce form tutsan iyi olur. Yoksa "İyi hakem" yakıştırmasının üzerine gölge düşecek, haberin olsun! Civciv çıkacak kuş çıkacak! Ali Fevzi Bir'i Almanya'da tutukladılar. Önce hayret ettim. Türkiye'de elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken tutuklamıyorsunuz da, neden işi Almanlar'a bırakıyorsunuz? Haaa Fevzi Bir Türkiye'ye iade edilecek ve sonunda da civciv çıkacak, kuş çıkacak... Göreceksiniz... Liglerden düşme olmasın diye Meclis'e başvuranlar da nasıl kandırıldıklarını anlayacaklar... Ben de buradayım, siz de... Olan, Sadık İlhan hocaya olacak... Bu ülkede yolunu şaşırmış, reyting ve tiraj uğruna ne yapacağını şaşırmış bu spor medyası varken, daha çok palavralar görür ve işitiriz. Lucescu okudu mu Hıncal bey? Hıncal Uluç dostum, Lucescu'yu hep korkaklık ve maçı okuyamamakla suçladı durdu. Ben de karşı çıktım. Neyse ki, Rumen hoca beni haklı çıkardı. Beşiktaş'tan hiç korkmadı... Sistemine sadık kalarak ve de hiç bir özel önlem almadan takımını oynattı. Maçı da iyi okudu... Batista'yı alıp, Berkant'ı oyuna alması da bunun en açık kanıtı idi... Tamam mı, Hıncal Uluç dostum?