Denizli ve Vedat'ın kehaneti! Ne yapalım, Dünya Kupası oynanıyor,oradan gelen bilgilerle köşemizi hazırlıyoruz. Efendim; Kosta Rika maçından sonra, stadın çıkışında iki futbol adamına mikrofon uzattılar. Teknik direktör olanı, yani Mustafa Denizli dedi ki, "Bu Kosta Rika bu gruba ait takım bile olamaz." Belli ki Denizli, henüz Kosta Rika'yı sanal maçlar programına almamış. Diğeri de eski Beşiktaşlı futbolcu, şimdiki tam anlamıyla Beşiktaş yazarı Vedat Okyar... O da dedi ki; " Brezilya ile Kosta Rika'yı birbirine karıştırırsanız, bir takım bile çıkmaz... " Belli ki Vedat, kendi ifadesinde her zaman yer aldığı gibi Beşiktaş'tan başka bir şey izlemiyor. Attila Gökçe neyi anlattı? Yıllarca birlikte çalıştığım Attila Gökçe dostumun, Kore'de bir televizyon mikrofonuna söylediklerini düşündüm, tarttım ve değerlendirdim. Attila diyor ki, "Futbolcularımız maça hazırlanmayı bırakmışlar, internet aracılığı ile Türkiye'deki avukatlarını arayıp, haklarında çıkan yazılar için dava açtırıyorlar... " Sevgili Attila, ne yapsınlar ki?.. Futboldan hiç nasibi olmayan, sallamada yarışan ünlü (!) tenkit yazarları çocukların kafasını o kadar karıştırdılar ki... Tabii kızıyorlar. Hiç anlamayan yazacak, sonra da toplum etkilenip, reaksiyon gösterecek. Kim olsa kendini savunur Attila... Olmadı Ümit, olmadı Can! Kosta Rika maçından sonra soyunma odamızın çıkışında, basına ayrılan bölümde TRT'den bir arkadaş vardı. Ümit Davala'nın görüşünü almak istedi. Menecer Can Çobanoğlu ve de Ümit önce yabancı basın mensubunun mikrofonlarına konuşacaklarını, sonra TRT'ye döneceklerini söylediler. TRT'deki arkadaş da, centilmenlik yaparak bunu kabul etti. Alman televizyonlarının işi bittikten sonra, TRT'ci arkadaş mikrofonu uzattığında, "Tamam bitti... Gidiyoruz" biçiminde refüze edildi. Çok ayıp oldu, sevgili Can ve Ümit ! Üstelik TRT bu ülkenin en ciddi yayın organıdır. Yani, sizin vereceğiniz görüşler, çarpıtılmadan aynen ekrana yansırdı... Aman Haşmet sakın ha! Haşmet Babaoğlu, NTV'de anlatıyor.... "Kosta Rika, korner köşelerinden başlayan, öne doğru uzanan bir yarım daire ile öyle bir savunma bloğu kurmuştu ki, kıpırdayamadık..." Hıncal Uluç ve Kenan Onuk dinliyorlar... Başka ne yapabilirler ki?.. İşi bilseler, "Aman Haşmet" diyecekler, "Öyle şey olur mu?" Ya da en azından, program banttan yayınlandığı için, montaj yapıp, o bölümü çıkaracaklar. Ama nerede o futbol bilgisi? Haşmet kardeşim, sakın ha bir daha böyle derinlere dalma... Seyirci yutar. Aziz Nesin'in tarif ettikleri zaten ne versen yutuyor. Yöneticinin çoğu zaten aynı sınıftan.... Ama teknik adamlar ve futbolcular, senin bu tarifine kahkahalar atarak gülmüşlerdir. Neden mi? Çünkü, senin tarif ettiğin savunma, bir takımın intihar etmesi demektir. Rakibine, gel beni farka boğ demektir. Zaten böyle bir savunma sistemi de yoktur. Olamaz da... İnanmıyorsan, çaktırmadan bir teknik adama sor... Aman sakın ha, bu benim fikrim deme... Sonra makaraya gelirsin... Kimler yazmıyor ki! Sonra da diyorsunuz ki, Milli Takım final oynayacaktı, gruptan bile çıkmayı zorlaştırdı. Eeee nasıl olsun ki... Türkiye, Dünya Kupası'na katıldı diye, önüne gelen yazıyor... Magazinciler, kültür sanat eleştirmenleri, politika ile ilgili yazarlar, herkes yazıyor be kardeşim... Ve Şenol Güneş'i de asmak için adeta yarış ediyorlar... Allah aşkına, bir dünyanın diğer ülkelerine bakın ! Bakın bakalım, sporun işine böylesine bulaşan var mı ? Haaa kupanın ekonomisi, magazini falan kendi özelliği içinde yazılıp, çiziliyordur. Ama, dünyanın hiç bir ülkesinde, yukarıda sıraladığım spor dışı yazarlar, kalkıp, milli takımlarının hocalarını veya futbolcularını eleştirmiyorlardır. Sonra da kalkıp, bana finalden falan bahsediyorsunuz. Kâzım Kanat dostum artık ayıp oluyor ! Kâzım Kanat çok eski bir dostumdur. Ama bu alemde tutunabilmek adına, uçup uçup bir yerlere konuyor. En sonunda Milli Takım'ı Hakan Şükür'ün yaptığını yumurtlayıverdi. topu da kadroya çağrılıp oynamayan oyunculara atıverdi. Ayıp Kâzım ayıp ! Tamam, sen de, kopya ettiğini Hıncal Uluç da, az bilgili çok konuşan Ali Sami de, bu sayede bu ülkenin tanınmışları arasına girdiniz. Ama bu kadarı da fazla Kâzım! atv'nin spor müdürü Faik Çetiner'e biz bu kadar emeği uçurtmacılara ortalığı karıştırmalarına çanak tutsun diye vermedik... Gökmen'e teşekkür ederim. Ne de olsa bizim kuşaktan sayılır. Kralına futbolcudur. Bereket o vardı da, program tam anlamıyla rezalet damgasını yemekten kurtuldu. Aferin Altan! Altan Tarnıkulu, daha önce de yazdığım gibi istatistik, haber, araştırma yönleri hayli güçlü olan genç bir spor yazarı dostum. Ama ne zaman ki, futbolun tekniğine giriyor, düüüt ofsayt... Diyor ki, "Tugay İngiltere'de ön libero oynamıyor, oyun kurucu olarak oynuyor." Yahu Altan, ön libero oynayana oyun kurmak yasak mıdır? Tugay İngiltere'de bal gibi ön libero oynuyor, oyun da kuruyor. Bir şeyler duyuyor, okuyorsunuz ama ne olduğunu bilmiyorsunuz. Sonra da komik oluyorsunuz. Derinden çıkın, bakın havalar günlük güneşlik. ... Ne işiniz var oralarda? Profesyonel yutturmaca ! "Tyson'ın Lewis'e yenildiği maçı seyrettin mi?" diye çok dostum sordu. Hayır diye cevap verince de şaşırdılar. "Yahu" dediler, "Senin gibi spor adamı bu maçı kaçırır mı?" Kaçırır dedim. Çünkü profesyonel boksun tarihçesini okumuştum. Bu konu ile ilgili bir çok film de çekilmişti. Hep dalga dümen... Muhammed Ali'yi bile yendirtmişlerdi. İlk şampiyon Jack Johnson'un hayatını içeren filmde de boks mafyasının marifetleri bütün çıplaklığı ile ortaya konmuştu. Yani pis iştir, ağır sıklet profesyonel boks maçları... Bizim Hasan Sarıçiçek kızacak ama, gerçek bu... Yemedim yani... Çavuşoğlu çok bilir ya! Ömer Çavuşoğlu, "Federasyon Denizli'yi F.Bahçe'ye itti" diye tutturdu durdu. Ben sana doğrusunu anlatayım da, öğren! Denizli, başkan Yıldırım'a aynen " Fatih Terim'i bu ülkede alt edecek tek adam benim. Bu yüzden Milli Takım'ı bırakıp, F.Bahçe'ye gelmek istiyorum" demiştir. Fedarasyon postalasa idi, 500 bin dolarlık tazminatı almak için yırtınır mıydı? Tamam mı Ömer?