12 Dev Adam! Bir büyük ve o derece de kaliteli bir sporcu kafilemizi daha umuda yolcu ettik. O umut, Dünya Basketbol Şampiyonluğu'dur... Olur mu, olmaz mı, basketbolda kesin hatlı tahmin yürütmek çok zordur. Çünkü bu oyun, dünyanın en hızlı ve en zor sporu olarak belirlenmiştir. Öyle atmasyon filan değil, bilimsel araştırmalar sonucu... Çünkü bu oyunda dün 40 sayı atanı, ertesi oyunda tek sayıyla soyunma odasına yolladığınız çok olur. Çünkü bir gün süper rakibini iyi tutan, ertesi gün daha isimsiz, daha az kalitesi olan biri karşısında dağılabilir... Avrupa ikincisi çocuklar, herkes şunu iyi bilmelidir ki, hem salonda, hem de salon dışında bu ülkeyi en iyi şekilde temsil edeceklerdir. Hele gruptan üçte üçle çıksınlar, o zaman Futbol Milli Takımı kadar görkemli bir karşılamaya şimdiden hazır olun derim... İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve spor! Geçenlerde yine kalınca iki broşür çıktı postadan... Baktım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin spor yayınları... Şöyle alıcı gözle bakayım dedim. Vallahi dudaklarım uçukladı desem yalan olmaz... Neler olmuş İstanbul'a da, biz uyuyormuşuz... Salonlar, sahalar, tesislerle mükemmel bir spor tespihini oluşturmuşlar. Recep Tayyip Erdoğan'la başlayan atak, Ali Müfit Gürtuna ve Ümit Özerol'la ne goller yazmış tabelaya... Tuttuğunuz altın olsun! Bu muhteşem tabloyu bize sunan Ayhan dostumu da kutluyorum. Vah benim Hürriyet'im vah! Efendim, Türkiye'de okuma yazmayı öğrenenin ilk baktığı gazete hep Hürriyet olmuştur. Sonradan tercihler değişebilmektedir. Bu ülkenin çoğu defa geleceğini bile etkilemiş koca Hürriyet'in sporu resmen olmasa da gizliden terk edişine hayret ediyorum. Bakın somut bir örnek... Beşiktaş - Kocaelispor maçının ana başlığının üzerinde şöyle bir ince başlık var: "Beşiktaş tartışmalı golle..." ... Sonra bu başlığın hemen yanı başında golün mini fotoğrafı ve üzerinde şöyle bir başlık: "Bu gol ofsayt sayılmalıydı..." Aaaa! Hani tartışmalı idi? Yaşar Kemal İsviçre'ye!.. Bizim haftalıkta sık sık sporun dışına çıktığımız da oluyor. Bu defa bu ülkenin anlı şanlı solcu, hatta komünist olmakla övünen çok ünlü bir yazarının son tasarrufunu konu edeceğiz. Yaşar Kemal usta, evlenip balayına İsviçre'ye uçmuş... Eee nerede kaldı solculuk falan... Rahmetli Vedat Türkkan bir gün şöyle demişti: "Sen etrafa kulak asma... Komünist olmak o kadar zordur ki, her babayiğit komünist olamaz. Ben bile haybeden komünistim..." Bu nedenle atarken dikkatli olacaksın... Hey gidi Arif hey! Arif'in Galatasaray'daki ilk maçını, Ali Sami Yen'de Tevfik Ünsi usta ve Oğuz Tongsir'le birlikte izlemiştim. Beni çok etkilemişti Arif... Topu kazanır kazanmaz, doğru kaleye yönelişi, savunmalar için beter bir oyuncu olacağının sinyallerini taşıyordu. Öyle de oldu... Arif, şimdilerde olgunluk çağının tam göbeğinde, yılların emeğinin meyvelerini topluyor. Geçen sene de öyle oldu... Allah, böyle üstüne üstüne gelen oyunculardan savunmaları korusun... İngiliz komutanlar bile!.. Fenerbahçe - Ankaragücü maçının en ilgi çekici oluşumu hiç kuşkusuz, ne Ortega'nın futbolu, ne Washington'un golü idi... Peki, neydi? Maraton tribününe asılan ve üzerinde şöyle yazan pankarttı: "Fenerbahçe'yi seyretmemizi, İngiliz komutanlar bile engelleyemedi..." Çok anlamlıydı bu pankart... Belki de bugüne kadar tüm Türkiye'de, hatta hatta Türkler'in bulunduğu yurt dışı maçlarında bile benzeri asılmamıştı. Fenerbahçe Spor Kulübü'nün tarihinden kopup gelen, yüreğinde bu kulübün sevgisini başka türlü taşıyanların protestosuydu bu... Kimler anladı, kimler etkilendi bilemem ama, bunu düşünen beyinleri candan kutlarım. Peki, başkan Yıldırım bunu haketti mi? Bence etmedi. Onun deplasman taraftarının maganda bölümüne tepkisi var. Çünkü o magandalar, gittikleri yerlerde olay çıkartıp, kulübün federasyonla arasını açıyorlar. Zaten, Fenerbahçe'nin de bu pankartı asan düşüncedeki taraftarlara ihtiyacı var. Çünkü gerçek Fenerbahçeliler bunlardır. Yani sakalcı olmayanlar! Yaşşa be Sergen! Beşiktaş - Kocaelispor maçından sonraki günlerde, başta Sinan olmak üzere Sergen'in oyunundan çok memnun kalındığı şeklinde haberler çıktı. Vallahi pes! Bütün ölü topları dağlara taşlara yolladı. Kendisine sunulan topların yüzde 90'ını kaybetti. Bir de kırmızı kartlık hareketi var ki, hakem es geçti. Asıl tehlike nerede biliyor musunuz? Bakın anlatayım. Bu rezil oyunu ile Sergen sahada kalırken, Tümer çıktı. Ve daha iki kişi daha... İşte, Beşiktaş takımının üçe, dörde bölündüğünün resmidir... Şimdi Sergen kadar kötü oynayanların da sahada kalma hakları doğmuştur. Şimdi sen düşün Lucescu! Haaa bu arada, nereden çıktı bu 3-5-2? Elinde tandeme iki, ön liberoya bir Brezilyalı varken, hani senin Galatasaray'daki dörtlü savunman? Yoksa birileri mi tesir ediyor? Yoksa, Beşiktaşlı futbolculara güvenmiyor musun? Feyenoord'dan kalan komedi! Fenerbahçe - Feyenoord maçında Lorant, Ortega'yı son 15 dakikada sahaya sürünce neler yazıldı, neler... Fanatik: "Yönetim 2 gün önceden Ortega'nın oynamayacağını biliyordu..." Alaattin Metin (Akşam): "Başkan takıma el koy! Ben olsaydım, soyunma odasına iner, Rapaiç'in yerine Ortega oynayacak derdim ve oynardı." Fanatik'in haberini, Lorant, Pazar akşamı bir televizyon kanalında kendi sesiyle yalanladı. Alaattin'e gelince, ben bu fikri bir yerden hatırlıyorum. Hiç yakıştı mı? Acaba böyle fikirlerin babasından, Fenerbahçe Başkanlığı için rüzgâr mı esti? Bu lisans alınmalı Yavuz dostum! Hakemler için bu ülkede belki de en az eleştiri yapan bir yazar olduğumu MHK'nın başı da, diğer üyeleri de, hakemler de bilir. Ama, Ünsal Çimen ve ders niteliğindeki, daha doğrusu ofsaytın tanımının ilk maddesindeki pozisyona bayrak çekmeyen yardımcısının hakemliği bırakmaları gerekir. Öyle dinlendirmeyle falan geçiştiremezler bunu... Öteden beri hep şunu savunurum; kötü hakemi temizleyeceksin. İyiler kalacak... Böyle yapacaksın ki, kimse şaibe lâfı falan edemeyecek. Üzülerek duyurulur... Şenol, keşke yapsaydın! Şenol Güneş hoca, Gürcistan maçı kadrosuna Fenerbahçeliler'i almakla bence gereksiz bir gergin ortam oluşmasına çanak tuttu. Tamam, hedef büyüdü, diyecek bir şeyimiz yok ama, Fenerbahçe'nin lig ve Feyenoord maçı günleri de zamansız geldi oturdu. Oynatmam dersin, o zaman o yol yorgunluğu bile yeter... Zaten, sadece Fatih senin ideal kadronda var, diğerleri yedek... Ola ki, benzeri ortamlar doğar, ben şimdiden sulh formülü sunayım dedim...