Kemal Abi'nin haftalığı

A -
A +

Emre Aşık oyuna girince ne oldu? Bölümün başlığı biraz uzun oldu ama, öyle olması gerekiyordu. Çünkü, G.Saray-Altay maçının son 10 dakikası gerçekten benim için büyük önem arzetti. Neden mi? Çünkü, Terim hoca, G.Saray'da dörtlü alan savunmasını oynattığından bu yana ikinci defa savunmanın göbeğini son 10 dakikada üçlü kurdu. İlki, Milan'la oynanan ve 3-2 kazanılan maçta olmuştu, ikincisi de İzmir'de... Yani Altay karşısında... Demek ki, benim büyük hocam, hiç de öyle ifade ettiği kendine büyük güven içinde görünmüyor. Evet, Emre oyuna girince, Almaguer, Bülent ve Emre üçlüsü olmuştu... Dedim ya, hocam sıkıntılı, sancılı, keyifsiz... Sağolasın İlhan! Hep söyledik, hep yazdık; spor en önemli propaganda, uluslararası iletişin unsurudur diye... İşte İlhan Mansız... Uzak Doğu'dan, yani futbolun kaçıncı planda olduğu bilinmeyen diyarlardan, İstanbul'da bir kulübün maçına onlarca bayan kopup gelecek... Parayla yapamazsınız İlhan'ın yaptığını... İlhan'a neden bu kadar ilgi derseniz, galiba biraz yüz benzerliği var. Japonlar, Koreliler, İlhan'ı kendilerinden biri sayıyorlar galiba... Çeribaşı, bilgisiz ve korkak! Bilin bakalım bu kim? Hemen açıklayayım; Lucescu... Yok canım, kim demiş, olur mu öyle şey diyeceksiniz... Eee, Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu koca iki sene böyle demediler mi? Kâzım Kanat, Beşiktaş yönetimini, "G.Saray'ın artığını aldınız" diye yerden yere vurmadı mı? Biz ne dedik? Beşiktaş'a piyango çarptı dedik. Sadece bu üçü mü? Bu ülkede Lucescu'nun kötü teknik teknik direktör olduğunu iddia eden o kadar çok futbol uleması vardı ki... Sormayın gitsin! Şimdi, bakıyorum da Altan Tanrıkulu bile yazısının başlığını "Lucescu farkı" diye atıyor... Bu işten anlamazsanız, işte adama böyle başlık da attırırlar... Kimbilir, Lucescu amma da gülüyordur haaa... F.Bahçe'de çirkin tablo! Sadece ben mi? Hayır! Bütün F.Bahçe camiası, muhalefeti ve iktidar yanlıları bile Ortega'nın, menecer Kemal Dinçer'le amigoların arasında fotoğraf vermesine büyük tepki gösterdi. Böyle şey olur mu? Ortega'nın ne işi vardı orada? Bunlar kim ki, F.Bahçe'nin menecerini ve uluslararası bir şöhretini ayaklarına kadar getirtiyorlar? Şayet bu tablo, sadece bu ikilinin inisiyatifinde gerçekleştiyse, derhal sorgu sual edilmelidir. Yok, yukarıdan emirle gittilerse, o zaman durum daha vahim ve düşündürücüdür... Yeni futbol bilgini Ali bey! Ali Dürüst, Brugge maçından sonra havalimanında, "İyi oynadık. Ama talihsizdik. İkinci gol, belki de kazanacağımız bir maçı kaybettirdi" deyiverdi. Anlaşılan, G.Saray'ın büyük başarılarının ardından, bir hayli teknik direktör türemiş... Haa az kalsın unutuyordum. Fatih Altaylı da neler neler yazdı... F.Bahçe'de sağ sendromu! Geçenlerde F.Bahçeli futbolculardan birine rastladım. Ayaküstü sohbet ettik. Adını yazmam... Bu futbolcu bana dedi ki; "Bizim hocanın sağ kanat sendromu var. Herkesi orada oynatıyor. Sonunda esas oğlanı bulur mu bilemem..." Vedalaştık, ayrıldık... Ben hâlâ merak ediyorum, Lorant acaba bu esas oğlanı bulacak mı? Sakın, Gençler maçında çok koşan Tuncay oraya oturur demeyin. Çocuğa yazık olur. Tuncay'dan Ortega ve Ceyhun'a yakın yerde amma da iş çıkar haaa... Ama sağ kanat sendromu var... Seni gidi Şenol Güneş seni! Şu Şenol Güneş, gerçekten de ne biçim hoca be... Kendi takımlarında çok kötü oynayan, hatta yedeğe düşen, hatta hatta hiç oynamayan oyunculardan Milli Takım kurup, hızlı biçimde hedeflerine doğru yürüyor. Kimlerle mi? Fatih Akyel, Ümit Davala, Hakan Ünsal, Tugay, Alpay, Arif, Serhat, Hasan Şaş, Okan... Yıldıray da formsuz... Öyle değil mi? Bu oyuncuların yer aldıkları takımlarda hocaları bunları kenarda oturtmuyor mu? Bazen kenara bile oturamıyorlar... Ama bu bizim Şenol adam, bunları alıp, oynatıyor. İyi de oynatıyor... Allah Allah! Bu işte bir iş var... Kâzım Kanat, Hıncal Uluç, Erman Toroğlu ve de müritleri konuyu derhal araştırmalılar. Kim bilir, belki de büyü falan vardır... Almancan iyiyse!.. Bu da ne demek? Şu demek; F.Bahçe takımında, yürüsen de, dursan da oyun boyunca zırvalasan da, Almanca biliyorsan, paçayı kurtardın demektir. Nereden çıktı demeyin... Gençler maçından sonra, herkes şunu soruyordu birbirine, "Ali Güneş'e bizim hoca bu kadar nasıl tahammül etti?" Sanırım cevabı Lorant'ta saklıdır. Erman, anons şirketi açmalı! Bizim Erman Toroğlu, Mustafa Çulcu'nun, kaleci Şenol'a yapılan tezahürat dolayısıyla yaptırdığı anonsu doğru buldu. Bülent Yavuz da aynı fikirde. Aman neyse, iki eski hakem bir yerde buluştular. Ama işin aslı, tam anlamıyla büyük bir komedi... Şimdi Ali Aydın'a sorsunlar bakalım... Neyi mi? Beşiktaş taraftarı Malatya maçında şampiyonluk besteleri söyledi. F.Bahçe ile G.Saray buna çok alınmışlar. Diyorlar ki, "Ali Aydın anons yaptırmalıydı..." Al bakalım, Erman hoca! Okan'ın tutumunu beğenmedim! F.Bahçe'de, Gençlerli Okan'ı transfer edebilmek için yoğun girişim sürüyormuş. Amma, 19 Mayıs'taki son maçta ben bu Okan'ın, futbolunu bir kenara bırakın, tutumunu hiç beğenmedim. Sanki oynamadı, oynamak istemedi. Sahada kaldığı sürece tek olumlu hareket yapmadığı gibi, yapmaya niyetlenenlerin de yolunu kesti. Ayıp! Yarın F.Bahçe'de de bir başka takıma karşı aynı tutumu gösterirse... Samet yürüyor Bu sütunlarda, Trabzonsporlular'ın sabırlı olmasını istemiştim. Samet'in, bundan önceki takımlarda bir çok genç oyuncuyu futbolumuza sunduğunu, Trabzonspor'da da aynı yolda yürüdüğünü dile getirmiştim. Bakın, işte oluyor... Haaa Trabzonspor şampiyon olur mu? Önce buna değil, 'Takım olur mu?' sorusuna cevap aramak gerekir. İşte Samet de buna cevap arıyor. Bulmak üzere de...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.