Medyanın ağır uykusu! Spor medyası gerçekten derin ve ağır bir uykuda... Ya bu uykuya devam etmek işine geliyor, ya da artık kapasitesi bu kadar... Bakın, F.Bahçe'nin iki yöneticisi Sadettin Saran ve Hakan Bilal Kutlualp, Beylerbeyi yöneticileri olarak çıkardıkları olaylar sebebiyle 2'şer ay hak mahrumiyeti cezası alıyorlar. Tüzüğün 7. maddesinin 7. bendine göre iki yönetici de kulübe üye olamazlar. Ancak 12. maddenin sondan üçüncü paragrafına göre de yönetim kurulu izni ile başka bir kulüpte icraat yapabilirler. Bu madde üyenin hak ve görevleri bölümünde saklıdır. Yine de F.Bahçe Yönetim Kurulu üyesi olup da başka bir kulüpte görev alarak cezaya çarptırılmak hoş gelmiyor insana... Bence F.Bahçe, Fenerbahçelilik üzerinde daha hassas davranmalıdır. Üyeler için çalıştırılan maddeye yöneticilerin girmesine engel görünmüyor ama... Siz ne dersiniz?.. Transfer tiyatrosu! Ligin birinci etabı biter bitmez, spor medyasında alıştığımız biçimde müthiş bir "Transfer Tiyatrosu" kuruldu. Ne oyunlar, ne oyunlar... Kimler kimleri almadı ki?.. Batistuta'dan tutun da... Size bu tiyatronun yenilenmiş senaryosunu anlatayım da dudaklarınız uçuklasın. Efendim; bizim medyanın yeni ünlüleri buradan İtalyan gazetelerine, ağırlıklı olarak F.Bahçe ve G.Saray'ın falancaya talip olduğu, hatta hatta anlaşıldığı haberini geçiyor. Bu haber, İtalyan basınında ve televizyonlarında haber olduktan sonra da, alınıp bizim gazete ve televizyonlara manşet ve birinci haber oluyor. Görebiliyor musunuz komediyi? Sonra bunlar çıkıp, ödül üzerine ödül alıyorlar... Onların kabahati değil ki... Verenler keriz! A.Gücü'nün niyeti yok! Başkent'in iki takımından bir olan A.Gücü'nün geleceğini çok parlak görmüyorum. Gençler, Ersun Yanal'la vites büyütmüşken, A.Gücü, Tevfik Lav'la ne yapar? Puan cetveline bakmadım. Tehlikeli bölgeye uzak olsa gerek sarı-lacivertliler... Demek ki orada da yönetim zaafiyeti yaşanıyor. Anlaşılan o ki, üç büyüklerin dışındakilerin gözü pek yukarılarda değil... Yapma be Bülent! Bizim Türkiye'de geçtiğimiz hafta, iç sayfada G.Saray kaptanı Bülent Korkmaz'la ilgili bir manşet vardı. Deniyordu ki; "Bülent 22 yılda 28 kupa kazanmış." Vallahi ben saymamıştım ama, Bülent'in bu başarısının bir benzerinin dünyada varsa da, çok az sayıda olduğuna kalıbımı basarım. G.Saray Genç Takımı'nı, 1986'da, o zamanların teknik direktörü Bülent Ünder'le Almanya'ya Laupheim Turnuvası'na götürmüştük. Bülent de o kadrodaydı. Hatta Tugay da, Avusturya'da Genç Milli Takım'la oynadıktan sonra katılmıştı. Bülent'e o turnuvada "Cengaver" lakabı takıldı. O gün bugün, 16 sene geçmiş. 'Cengaver'in nüfus kağıdı eskimiş ama hâlâ lakabında bir milimlik gerileme yok. Bence Bülent, profesyonelliğin bir abidesi olarak futbolumuzun üzerinde, yaşına isyan edercesine yükselebilmektedir. Alnından öpüyorum... Aklın yolunda olabilmek! Aklın yolu birdir derler ya... Ne kadar da doğru söylerlermiş. Baktım da F.Bahçe, Antalya kampına tam bir çağdaş teknik ve idari kadro ile gitmiş. Bu ilk defa oluyor. Başkan Yıldırım'a, Suavi Elmas ve Kâzım Bayülken'in de bulunduğu bir ortamda, sanıyorum Mustafa Denizli göreve başlamadan, mutlaka bir kondisyoner alınması gerektiğini söylemiştim. O zaman umursamamamıştı. Ama şimdi gerçeği görebildi. Antalya'daki kadroda iki göreve ve görevlerin sahiplerine de takılmadım değil... Biri, maç ve oyuncu analizi görevlisi Önder Özen... Diğeri de, yardımcı kuvvet antrenörü Bora Bölükbaşı... Özellikle birincisinin ne yaptığını doğrusu çok merak ediyorum. Hele hele Oğuz'a sunduğu raporlar ya da belgeleri mutlaka görmek isterim. Bu vatandaşın ne zamandır bu görevde olduğunu bilmiyorum. Ama bildiğim birşey var, o da F.Bahçe'de hâlâ "maç ve oyuncu analizi"nin sağlıklı yapılamadığıdır. Neyse, bugünkü Antalya personeli bile "Dünya Takımı" olabilmek adına atılmış önemli bir adımdır. Yani, "Biz futbolcunun yıldız olanını alır, yürürüz" gibi eski futbolcuların kafalarından atamadıkları antik düşünce yerini çağdaş düşünceye terk etmiş. Bence bu şampiyonluktan da önemli... Ogün'ün ayıbı! F.Bahçe'nin Antalya kampında, Ogün, Milli Takım teknik patronu Şenol Güneş'e kafasını çevirip, yürüyüp gitmiş. Yani selam vermemiş. Ayıp Ogün ayıp! Şenol, senin kaç yıldır hocalığını yapıyor? Trabzon'dan Milli Takım'a kadar... Yani Şenol, dünyaya gelirken, Ogün'e ölene kadar oynatmak için borç senedi mi imzaladı? Olmadı Ogün... Şahsına bir şey diyemem ama, F.Bahçe takımının kaptanı böyle bir tavır içinde olamaz, olmamalı... Rusya ve Arjantin F.Bahçe bir Rus santrfor transfer ettiğini açıkladı. G.Saray da Arjantinli bir futbolcunun peşinden ayrılmıyor. İnşallah hayırlı olur. Ama dönün şöyle bir arkanıza bakın! Bugüne kadar hangi Rus futbolcu bu ülkede başarılı olabilmiştir? Dünya Kupası'nın gol kralı Salenko geldi, olmadı. Milli takımın liberosu Vişnievski geldi, olmadı. En son Khlestov geldi, olmadı... Arjantin'den yıllar önce bir Montemarani gelmişti. Vefa'da idare etti. Ama büyük takımda oynasaydı, o kadar da idare edemezdi. Şimdi Ortega var... Ne verdi? Hiç! Aldığı çok şey var da... Neyse! Tarihin tekerrür etmesinden korkmayan, hep yanmıştır. İnşallah biz yanılırız. Hüsnü Çil yazdığını okuyor mu? Hüsnü Çil dostum, geçenlerde köşesinde Ali Şen'i çok sevdiğini ve çok takdir ettiğini yazmış. Bu arada da kendine göre 16 hatasını dile getirerek, bunlar yüzünden bir zamanlar eleştiride bulunduğunu da yazmış. Yani delikanlı gibi... Sonra da demiş ki; "Bazılarında Ali Şen kompleksi var!" Vallahi olabilir. Bu hatalara karşı F.Bahçeli olup da kompleks duymamak mümkün mü? Hüsnü; sadece bu 16 madde yeter! Saymadıklarını, yazmadıklarını, unuttuklarını da eklersek, senin sevdan da galiba kara sevda ya da karşılıksız sevda... Christian'a noter tehdidi! G.Saray'ın İspanya'ya uçuşundan kısa bir süre önce, yönetim, kampa katılmadığı gerekçesiyle Christian'a noterden protesto çekmiş. Yapmayın be! Bırakın adam gelmesin be! Hâlâ mı bu futboldan bihaber uç oyuncusu için ümitvarsınız? Hayret doğrusu! Haa, adamı gözden çıkardınız da yaş tahtaya basmamak adına protesto çektiyseniz diyeceğim yok. Ama iddiam odur ki; G.Saray'ın sisteminde iki futbolcu kesin oynamaz. Bunlardan birincisi Baliç, diğeri de Christian'dır.... Yok, hayır onlar oynar diyenler, ligdeki ilk yarı rötarının baş mimarlarıdır... İşte bu Fatih hoca! Dünkü gazetelerde Fatih hocanın, artık transfere kulağını, kafasını kapadığını, elde ne varsa, onunla devam edeceğini dile getiren haberler vardı. İşte bu hocam... Bu yönetimden kafana göre hiçbir icraat bekleme... Artık G.Saray'da gözü kara insan devresi bitmiştir. Kim bilir belki doğrudur da... Terim hoca böylece rahatladı. Şimdi sıkı durmak gerekir... Bir noter de Ortega için F.Bahçe de Antalya kampına noter getirmiş. Mesele, Ortega'nın ikinci yarı hazırlıklarına katılmayışının tesbiti... Yani, sinyor, F.Bahçe'de oynamaktan vazgeçerse, FIFA'ya başvurulduğunda elde sağlam belge olsun... Doğru bir davranış. Demek ki; F.Bahçe'de kimse Ortega'ya güvenmiyor... Vah be! 22 milyon dolar vereceğim, sonra da "Adam çalım atar mı?" diye endişe duyacağım. Oysa aynı paraya 5 tane tabanca gibi yeni yabancı ile F.Bahçe bugün Şampiyonlar Ligi'nin neresinde olurdu? Bunu bir düşünün bakalım... TIR'a ne gerek var sevgili Bilgili? Gazetede okudum. Yazanların yalancısıyım. Beşiktaş Yönetim Kurulu, taraftar sayısını artırmak için ülke çapında bir kampanya başlatıyormuş. Ne yapacaklarmış biliyor musunuz? Özel bir TIR hazırlayıp, ülkeyi il il dolaşacaklarmış. Aşkolsun sayın başkan! Bugüne kadar Beşiktaşlı olanlar, ülkeyi dolaşan TIR'lar sayesinde mi bu sevgiye tutuldular? Yapmayın Allah aşkına! Beşiktaşlı'yı Beşiktaşlı yapan, sahadaki Beşiktaş takımları ve onların oyuncularıdır. Siz bu sezon şampiyon olun, Avrupa Kupaları'nda başarıya devam edin, sizin TIR tutmanıza gerek kalmayacak, size TIR'larla yeni Beşiktaşlılar katılacaktır. Bu fikir kimden çıktıysa, onu oturtun bir masasının başına, önüne de Beşiktaş tarihini koyun, okusun... Vah be, Asena da vuruldu! Salı akşamı haber izleyeceğim, izleyemedim. Neden mi? Efendim; Asena hanımefendiyi (!) de vurmuşlar. Vah be! Derya hanımefendiden (!) sonra bu da oldu ha... O halde, Türkiye'nin bütün televizyonları TRT hariç, yayınlarını kesip, bu haberi dakikalarca vermelidir. Çünkü ne muhtemel Irak savaşı, ne nemalar, ne vergi barışı, ne Bağ-Kurluya yapılan işkence, ne ülkenin başlıca meseleleri böyle bir haberin önüne geçmemelidir. Geçemedi de... Sonra da Avrupa Birliği bize neden müzakere tarihi vermedi diye bozuk atıyoruz. Amerika'ya sitemler ediyoruz. Falan filan... Yahu memleketin çivisi çıkmış da kimsenin umurunda değil... Bence bu iktidar önce bu ülkenin medyasının ahlak yapısını düzeltecek, 1983'ten önceki haline döndürecek bir şeyler yapmalıdır. Yapabilir mi? Bence imkansız... Artık kimse bu ülkenin erozyona uğramış ahlak yapısını düzeltemez. Geçmiş olsun!