Bin kere yuh! Artık canımıza tak etti. Daha doğrusu, mesleği koruma adına bu gibi çıkışları yapmanın zamanı geldi de geçti bile... Yahu siz nasıl köşe yazarı (gazeteci diyemiyorum, çünkü o mertebeye hiç ulaşamadınız), nasıl yöneticisiniz? Siz, bu ülkenin insanlarını yok yere karşı karşıya getirebilmek için mi aramızdasınız? Evet, daha bir hakem maçı yönetmeden, "Yapamaz" yorumu yapıp, kendinizi müneccim mi sanıyorsunuz? Siz, bu ülkmenin gizli anarşistleri misiniz? Evet, bu satırları daha F.Bahçe - G.Saray maçı oynanmadan yazdım. Cuma günü... Kimlere mi? Selçuk Dereli'nin atamasını inanılmaz yorumlarla yanlış bulanlara... Haaa, Selçuk Dereli için benim de notum maç maç düştü. Tamam... Ama daha maç oynanmadan felâket tellallığı yapmak da ne demek? Şayet Haluk Ulusoy, "Hakemi basın mı tayin edecek? Verin o zaman Selçuk'u" dediyse, vallahi çok da haksız değil... NOT: N'aber, felaket tellalları? Nasıl, beğendiniz mi Dereli'yi... Bu yorumları yapanların yerinde olsam, bir daha kalem oynatmam... Ama yağmurla başka şeyleri karıştıranlara ne denir ki?.. Sağolun çocuklar! Hakan Şükür, Tugay Kerimoğlu ve Bülent Akın, Eurosport'ta karşımıza çıkıverdiler. Kanu'nun kalp vakfı için düzenlenen müsabakada Hakan ve Bülent de birer gol attılar. Ne güzel! Özel-mözel, göğüs kabartıcı... Ama böyle bir maçın oynanacağı anons edilmedi. Acaba neden? Beşiktaş'ta böyle yönetici de var! Beşiktaş-Gençler resitali bitmiş, stad dağılıyor. Bitiş düdüğüyle birlikte de stadda kim varsa, her iki tarafa da alkış yağdırıyor. Yani elenen de, eleyen de futboldan mest olmuş. Ne mutlu! Ne güzel! Aman gelin görün ki, stad çıkışında kendilerine mikrofon uzatılan üç-dört Beşiktaşlı yönetici, elenmelerine sebep olarak maçın hakemini gösteriyor. Destur beyler! Ayıptır! Şunu diyecektiniz, "İşte Beşiktaş takımı! 9 kişiyle bile maç kurtarıyor, direniyor... Elendik diye üzgünüz ama takımımızla gurur duyuyoruz..." Haa hakem mi? Böyle bir maçtan sonra hiç konuşulmaz da... Ama siz illa ki konuşmak istiyorsanız, o zaman maçın bandını bir kere daha izleyin... Dayak ve balık! G.Saray - F.Bahçe maçından sonra VIP tribününde olay çıkmış. Bazı F.Bahçeliler'le G.Saray'ın eski yöneticilerinden Fatih Altaylı yumruk yumruğa girişmişler... Sonunda Altaylı ciddi yaralar almış... Hoş bu kişi sağlam ayakkabı değildir ya... Neyse pazartesi sabahı gazetelere bir göz gezdirdim. Yani olay biraz soğuduktan sonra... Hayretten gözlerim fal taşı gibi açıldı. Hoş, zaten pazar akşamı kavga görüntülerini de izlerken öyle olmuştu da... F.Bahçe'nin genç yöneticilerinden Mehmet Karasu, Fatih Altaylı'nın küfür etmediğini, tam tersine olayları yatıştırmaya gayret gösterdiğini açıklamış. Bu çok dikkat çekici ve tüyler ürpertici... Bir de görüntülerde, VIP'te, F.Bahçe yönetimiyle, kurullarıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan çok fotoğraf gördüm. Sonra Karasu'nun demeci ile birleştirdim ve... Eee, VIP'te bu olursa, açık tribünde olanlara neden şaşıyor, üzülüyor ve onları kınıyorsunuz? Balık neresinden kokar ki?.. İşte gerçek! F.Bahçe Başkanı Sayın Yıldırım, G.Saray maçından birkaç saat önce mâli kongrede, "Bizim spordan anlamadığımızı, başarısız olduğumuzu söyleyebilirsiniz ama, para konusunda asla hatamız olmaz" demiş. Bir de inşaat işinde asla hataları olamayacağını söyleseydi. Zaten yok da... Demek ki, F.Bahçe'nin adında şöyle bir değişiklik yapmak mı gerekiyor: "Fenerbahçe Finans, Yatırım, İnşaat, Taahhüt Kulübü..." O zaman kimse futbol takımının başarısızlığından da bahsetmez, yakınmaz, ağlamaz, kahrolmaz... Yani sen sağ, ben selamet, işler tıkır tıkır yürür... Oooo müthiş dörtlü! G.Saray, F.Bahçe maçına Ümit Davala, Volkan, Cihan ve Ergün orta dörtlüsü ile çıktı. Kenarlarda iki usta, ortada iki genç ve dinamik kabiliyet... Acaba arka taraf dörtlüye dönünce, bu blokta değişiklik yapmadan oynamak Terim hocanın aklına çoktan girdi mi? Revivo ve bir uç adamı... Ya da F.Bahçe maçında olduğu gibi "Three flatt" mı? Türkiye'de futbola gönül veren gerçek futbolseverler için bir müjde mi aldık? Yani Terim hoca döndü mü? Ümit Karan'a yazık edilmedi mi? Terim hocayı sezon başında, Ümit Karan'ı oynatmadığı için bir hayli eleştirdim. Kurılmış da olabilir. Çünkü, kendisi için daha G.Saray'a geldiği ilk sezon "Terim'in olduğu yerde başka bir takım şampiyon olamaz" iddiasını koyan tek kişiyim. O günlerde bazı amigo yazarlar, benim aklımı kaçırdığımı falan yazmışlardı. Sonra da teslim oldular. Bu nedenle sanırım eleştiri de hakkımdır. Şimdi gelelim Ümit Karan'a... Bizi mahçup çıkarmadı. Öyle ya, onca Avrupa devine gol atma hüneri göstermiş bir forvet adamı, hoca kim olursa olsun, oynamalıdır dedik. Yanlış mı söylemişiz? Oğuz kimi dinliyor? Oğuz Çetin'e, 21 Ocak günü, yani ara transfer dönemi bitmeden 10 gün önce, F.Bahçe'ye yakışacak, kendisinin de futbolcu olarak uyguladığı doğru sisteme geçtiğini, ancak savunmanın ortasına ve ön liberoya oyuncu alması gerektiğini, Vladimir falan gibi transferlerin peşinden boşuna koştuklarını söylemiştim. Bir 15 dakika telefoın sohbeti yaptık. Sonra belli ki, Oğuz elindekileri yeterli gördü, ya da birilerine bu sohbeti aktarmaya bile çekindi, ya da birileri bizimle görüştüğü için çok kızdı ve birinci katından önce evin çatısını kurmaya çalıştı. Hiç böyle bir inşaat modeli var mı? Sonra ne oldu? F.Bahçe, şampiyonluk yarışına el salladı... Erman, o zaman kes sesini! Erman Toroğlu, Beşiktaş-Gençler maçından sonraki yazısında hakem İsmet Arzuman'dan başkaca bir satır yazmamış. Bravo! Tabii, öyle bir maç oynandı ki, Erman'ın futbol bilgisini, kültürünü aştığından, çaresiz kalıp hakemi asmış. Yahu, böyle bir maçtan sonra, hakem mi yazılır? O zaman, Şansal'ın "Hocam, falanca takımın orta sahasına ne dersin?" sorusuna, "Ben anlamam. Hakemi sor bana" deyip haddini bileceksin. Öyle değil mi? Ceza müptelası mı olundu? Geçtiğimiz hafta, yanılmıyorsam Hürriyet'te şaşırtıcı bir haber vardı. Belli ki, kaynak Ankara... Çünkü başka gazetelerde göremedim. F.Bahçe, hasılattaki GSGM payını ödemediği gerekçesiyle ki, bu borç faizi ile 146 milyar olmuş, icraya verilmiş. Bir yandan saha kapatma cezaları, bir yandan yöneticilere gelen cezalar, bir yandan teknik sorumlulara gelen cezalar, şimdi de bu... Acaba alışkanlık mı edildi? Ya da keyif mi alınıyor? F.Bahçe tarihi zedelenmektedir... Bunun bir an önce farkına varılması gerekiyor. Mutsuz Çelik! Ben hakem Mutlu Çelik'in ismini, yüksek müsaadelerinizle böyle değiştirdim. Bu hakem yönettiği maçlarda taraflara mutsuzluk getirmek için elinden gelen gayreti harcıyor. Harcıyor da, MHK onu bir türlü harcayamıyor. tuhaf değil mi? Metin Tokat bile kızağa alındı da, Mutsuz Çelik alınamadı. Yazık değil mi, G.Birliği'ne? Tam bir takım bulduk, onu da Mutsuz Çelik elimizden az kalsın alıyordu. İşte Star farkı! Bir de televizyon kanalının patronu bu ülkeye Başbakan olmaya kalkıyor. Vah anam vah! Telegol'de, Fatih Altaylı'yı topluca astılar. Hani Altaylı, gazetesinde bunların patronunun çanına ot tıkıyor ya... Ondan sebep... Toplu katliam diye buna denir işte... Ama F.Bahçeli yönetici Mehmet Karasu'nun demecinden sonra sanırım, Telegolcüler utançlarından aynaya bakamaz olmuşlardır. Ama bravo! Patrona da böyle yağdanlık olunur ancak... Bu da bir marifet! Bu da ustalık ister! Vedat Okyar'a da yandım! Beşiktaşlı eski futbolcu, şimdiki Beşiktaş yazarı Vedat Okyar çok sıkı dostumdur. Ama şu Sergen tutkusundan hâlâ vazgeçemedi. Demez mi, Trabzon maçı devresinde: "Şimdi Sergen girer, maçı alır..." Yapma be Vedat! O devirler senin devirlerindi. Şimdi başka bir şey oynanıyor. Göbekli, halterci kılıklı, pehlivan görüntülü devre kapandı. Sen gel bu sevdadan vazgeç, çağın gerçeklerine dön!