Şenol Güneş mi, Daum mu? Sakın bu ne biçim soru demeyin. Bal gibi de iyi bir soru... F.Bahçeli Tuncay, Daum'un göreve gelmesiyle birlikte sol kanada hapsedildikten sonra, takımının son iki maçında da, boş alana "Hooijdonk paslarıyla" koşu yaptırılan bir kontratak oyuncusu rolüne girdi. Milli Takım'da ise, gerek Konfederasyon Kupası'nda, gerekse de son maçlarda son uç adamının arkasında serbest dolaşan, ya da en uçta sık sık deplase olarak oynayan gerçek ve çağdaş bir hücum oyuncusu rolünde görülüyor. Yani iki ayrı kalıp içinde oynamak zorunda kalıyor Tuncay... Peki, sizce hangisinde özelliklerini hem kendi için, hem de takımı için daha etkili kullanabiliyor? Duymadım bir daha lütfen... Terim hocanın psikoloğu! Bir gazete haberine göre, Fatih Terim hoca, G.Saray futbol takımını bir psikoloğa emanet edecekmiş. Günümüz modern futbolunda böyle yan faktörlere de gereksinim vardır. İlim, bilim bunu ispat etmiş. Ama bence, Terim hoca elindeki kıymetli taşları yerleri yerinde kullandığı sürece, G.Saray'ın doktora falan ihtiyacı olmaz Yanlış hesap Tahkim'den döndü! Gerçi iş soğudu ama, yine yazmak zorundayım. Çünkü karar çıkmadan üç-beş gün önce, F.Bahçe'ye saha kapatma cezasının tuhaf geldiğini, bu yüzden de gözlemcilerin raporlarıyla, Disiplin Kurulu'nun gerekçeli kararının açıklanmasının doğru olacağını yazmıştım. Nitekim, daha sonra gözlemci raporlarını biri bana okudu ve o an, cezanın kaldırılacağını tahmin ettim. Şimdi, "Herkes yanlış yapar" gibi bir mazerete kimse sığınmasın... Bence o raporları düzenleyenlerin gözlemcilik görevleri sona erdirilmelidir. Disiplin Kurulu da, elindeki talimata daha fazla dikkat etmelidir. Yoksa, ceza, Başbakan tepki gösterdi diye kaldırılmamıştır. Tamamen, Tahkim'in görüşü ile olmuştur. Hooijdonk kaç gol atar? Hollandalı yıldız F.Bahçe'ye imza attıktan sonra, otoriteler, Van Hooijdonk'un şu kadar - bu kadar gol atacağını öne sürdüler. Ama nereden bilebilirlerdi ki, koca Van Hooijdonk, hocasının eksik transfer politikası yüzünden orta alanda arkadaşlarına duvar olup, sadece frikiklere sığınsın... Frikikler de olmasa, Van Hooijdonk belki de futbol hayatının en kısır sezonunu geçirecek. Sinan, ya ayıp ediyor, ya da!.. Sinan Engin, Portekiz'de, ümitler maçı sırasında yine, "Daum, F.Bahçe'den çok memnun. Daha beş sene kalır. Şampiyon olamayacaklar ama..." demiş. Sinan'a şunu sormak istiyorum; "Sen delikanlı bir yapıya sahipsin. Daum mu, Lucescu mu?" Cevap veremeyeceğini biliyorum. Ama elinde hocaların kralı varken, durmadan, seni transfer batağına saplamış, bir senede üç kaleci alıp göndermiş birine sahip çıkman, delikanlılık kimliğine yakışıyor mu? Haaa, F.Bahçe'yi ciddi rakip konumundan çıkarmak adına kafa buluyorsan, ona birşey diyemem... Bravo Bilgili! Beşiktaş Başkanı Serdar Bilgili, geçenlerde bir toplantı sırasında, en büyük transferlerinin teknik direktör Lucescu olduğunu, bir kere daha üstüne basa basa söyledi. Söyledi de, Beşiktaş'ı yazanlar, konuşanlar hâlâ aynı kanaatte değiller. Yahu; başkan böyle bir görüş ortaya sürüyorsa ve de yönetimden tam destek geliyorsa, siz hâlâ neyin peşindesiniz? Eee, her yazıp söylediğiniz de ters çıkıyor... Sen bildiğin yolda yürü sayın başkan! Her taraftan olmak! Vatan'da bir çocuk, 28 Şubat'ı sırtına alıp taşımaya kalkmış. Bana ne de... Zaten herkes kendi vicdanından sorumludur. Ama, yanılmıyorsam Mehmet Barlas yazdı, hem 28 Şubatçı olacaksın, hem de parlamenter demokrasi aşığı, ya da savunucusu... Böyle bir film daha çevrilmedi. Ne de böyle bir senaryo yazılıp, birilerinin gözüne bakılır oldu. Ama en tuhafı Ahmet Hakan'ın, Sabah'taki yazısı idi... Gerçi ben çok yadırgamadım ya... Neden mi? Hem solcu, hem islamcı, hem de liberal olmak ancak böylelerine yakışır zaten... Bukalemun bile bunların kâbına varamaz vallahi! Ha, bir de şeyi merak ediyorum; Çevik Bir nerede sahi? Özkan Sümer kime tepki gösterdi? F.Bahçe'nin bir maçlık saha kapatılma cezası kalktığı akşam, Trabzonspor Başkanı Özkan Sümer istifa etti. Tuhaf... Özkan Sümer'i iyi tanırım. İlke ve prensip adamıdır. Ancak istifasına gerekçe olarak F.Bahçe'yi hedef almamış, tutmamaşıtır, Olsa olsa, bu meselede suskun kalan içteki rakiplere ve de üstü kapalı çok üst kademelere tepki vardır. Ben böyle yorumladım. Ne dersin hocam? Acı bir spor haberi! Yok ya bu haberin içinde bildiğiniz ölüm yok. Hıncal Uluç'un haberine göre G.Saray'ın bayan voleybol takımı, yani şubesi kapanmış. O da haberin sonuna, "F.Bahçe'de Güneş'in, G.Saray'da da Alev'in kaptanlığındaki mücadelelere böyle bir ihanet yapılır mı?" diye bir de görüş eklemiş. Aynı fikirdeyim. Ben de o takımların ne maçlarını izledim. Mahiru, Seta, Arap Ayten, Güneş, Canel ve Perihan'lı F.Bahçe gibi bayan voleyboluna keyif katan kaç takım geldi geçti ki... Şimdilerde F.Bahçe'de de vefat ha oldu ha olacak... Haydi Hıncal Uluç, sen de Alev Ercins'in G.Saray'ını say... Say da, bir kez daha keyiflenelim... Rijkaard'ın büyük yalanı! Barcelona Teknik Direktörü - ki bana göre çok deneyimsiz, resmen çaylak - bir zamanların ünlü futbolcusu Rijkaard, Rüştü'yü iki maçtır ilk onbire koymayışının sebebini, kargaların bile gülmeyeceği bir mazerete sığdırmaya çalıştı. Neymiş; Rüştü, İspanyolca ve İngilizce bilmediği için ligde iletişim noksanlığı meydana gelirmiş. Eeee, Rüştü'ye yer vermeyi düşündüğü kupada ve UEFA'da iletişim noksanlığı meydana gelmeyecek mi? Böyle bir yalana kim inanır ki... Schumacher, F.Bahçe'ye geldiğinde kendisine kaptanlık da verilmişti. Önünde de İsmail, Müjdat, Nezihi ve K.Şenol dörtlüsü oynuyordu. Schumacher, Almanca ve İngilizce biliyordu da, önündeki çocukların "Yes"i bile yoktu. Nasıl anlaşıp, golle rekor kırarak şampiyon oldular? Birileri Rijkaard'ın suratına, Katalan kaleciyi koruma eyyamcılığı yaptığını haykırmalıdır. İlhan Mansız'ı kim hayata döndürdü? Beşiktaş'ın Bursaspor'la oynadığı hazırlık maçında, yaklaşık üç ay sonra sahalara çıkan İlhan Mansız, nefis iki gol atmasının yanı sıra, oynadıkça yorulmayıp daha da dirileşti. Ama sonunda da yapacağını yapıp, yok yere rakibine hem de özel bir maçta tokat attı. O tarafını ayrıca gündem maddesi yapacağız ilerleyen günlerde. Ama İlhan'ın futbola bu denli, hem de o ağır sakatlıktan sonra dönüşü, Beşiktaşlı papağan yazarlar ne derlerse desinler, tamamen Lucescu'nun eseridir. Bologna'daki doktorları Türkiye'de kim tanırdı? Yönetim, Beşiktaş'ın asıl rakibi Beşiktaş yazarlarının santrfor için dolmuşuna binerken, onları, "İlhan var, bekleyelim" diye indiren kimdi? İlhan acele ettikçe; "Bekle, tam iyileş öyle" diye, tam kapasiteye tırmanma yoluna sokan kimdi? Siz halâ Beşiktaş'ı çift santrforla ve de yeni pahalı isimlerle oynatmaktan yana mısınız? Duymadım bir daha lütfen... Ne ekip ama... Star'da, Telegol'ün yeni ekibi bir harika... Haber bültenlerini, vazgeçilmez özelliği olan ciddiyet platformundan koparıp, tuluâta çeviren Reha Muhtar'la, FIFA kokartını ve çok iyi tanıdığım örnek aile yapısını çiğneyen Ahmet Çakar karşı karşıya kalmışlar. Şimdi böyle bir ekipten Mutlu Çelik'e şiddetli protesto olsa, kim ciddiye alır? Kim, o Sebatlı futbolcuların doğru söylediğine inanır? Belki de, maç sırasındaki diyaloglar doğruydu, belki de futbolcular haklıydı ama, raconu kesenler yanlış olunca, mesele de amuda kalktı...