Kim doğru yazıyor?

A -
A +

Akşam'da, Fenerbahçe Başkanı'nın neredeyse ajansı olan Alaattin Metin arkadaşım geçtiğimiz haftaki yazılarından birinde, Başkan'ın Brezilyalıların menajeri Figer'le ortak olduğunu ve bu kanalla oyuncu transfer edildiğini yazmışmış. Yazmışmış, çünkü ben okumadım. Sabah'daki Gürcan Bilgiç cumartesi günkü yazısında Alaattin'in yazısına yer vermiş, oradan öğrendim. Gürcan, Alaattin'in yazısının, aradan dört gün geçmesine rağmen "çok aşırı hassas" Fenerbahçe'nin resmi internet sitesinden yalanlanmadığını dile getirip, bu vahim durum hakkında, tüzüğe ters düştüğünden, acilen açıklama yapılması gerektiğine vurgu yapmış. Ne tuhaftır ki, Alaattin yazdığında susan site, Gürcan yazınca hemen açıklama yapmış. Ve de söz konusu menajerle Başkan'ın değil, kulübün, Bursa'da oynayan Brezilyalı ile ortaklığı olduğu belirtilmiş. Koku var mı? Vallahi, vasat bile olmayan dört yeni oyuncu 55 milyon euro'ya mal olduysa, adamın kokudan burnu kırılır be! Kazım; ne olur, tekniğe girme! Bizim Kazım Kanat, hani şu ilkeli, müthiş yazar dostumuz, tutmuş, "Bana kimse konuşmasın. Hatta Tigana bile...Beşiktaş, 4-4-2 değil, 3-5-2 oynuyor" diye bu defa da teknik sallamış. Yahu Kazım; etme eyleme... Sen tekniğe girme! Sen, yöneticilerin kız kaçırmalarıyla falan ilgilen... Çünkü futbol işinden hiç ama hiç çakmıyorsun... Bari komik olma... Bu ülkede yüzlerce teknik adam, binlerce futbolcu ve de milyonlarca artık sen ve senin gibilerden daha iyi anlayan seyirci var... Işın Çelebi, kaç dolar ışınladı! Vay be; Galatasaray, bir uçak gidiş geliş bileti ile bir anda dolar milyoneri oluverdi. Peşin 40 milyon, sonra da 100 milyon daha... Nereden mi ? Efendim; ülkenin eskiden para işleriyle birebir ilgili isimlerinden Işın Çelebi Bey, Dubai'de, Riva için 140 milyon dolarlık "iş bağlamış..." Ben almayayım ama, kaç Galatasaraylının aldığını da çok merak ediyorum doğrusu... Şayet bu rakam, bu yolla Galatasaray'ın kasasına girerse, Işın Bey'in, Galatasaray Lisesi önüne heykeli dikilmelidir... Bence lisenin önü yine boş kalır... Hürriyet bu mudur? Hürriyet gazetesi, bu ülkenin özellikle iç ve dış politikasında, çok yıllar birebir belirleyici olmuştur. Ama gelin görün ki, aynı Hürriyet, sporda karavana atmıştır, atmaya da müthiş bir eforla devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta, spordaki büyük gururumuz Efes Pilsen, hem de deplasmanda, müthiş bir galibiyet elde etti. Ama gelin görün ki, ertesi günkü Hürriyet'te tek satır yoktu. Aradım, sizin oraya yetişmemiştir, ya da bayii vermemiştir dediler. Oha! Yetişmeyen yer, İstanbul'un en büyük ilçesi Kadıköy semtinin göbeği Moda... Öyle ya, bayii, bizim Efes'in maçını okumamızı istememiş olabilir. Böyle bayiler de var! Ya da, Moda, kazandan düştü bizim haberimiz yok... Yahu bu gazetenin spor müdürü, bu ülkenin belki de bir numaralı basketbol yazarı... Aynı müdür, TSYD'nin de Başkanı... O gazetede basketbolun önemli isimlerinden Doğan Hakyemez gibi adam yazı yazar... Ama desenize, sporda Hürriyet yine aynı Hürriyet! Amaaaan canım, nasıl olsa Ertuğrul Bey'in damadı Ulusoy savaşı veriyor ya... Gerisini boş verin... Aman aman ne karşılama! Fenerbahçe, Kayseri Erciyeşspor maçı sonrası, hem de gece yarısı, hem de zorla berabere kalmasına rağmen, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda taraftarlarca karşılanmış... FBTV böyle söylüyor... Görüntüye bakıyorum, sadece iki çift... Yani topu topu dört kişi... Eeee ne yaparsınız, doğru söyleyeni artık köyün muhtarı yapıyorlar... Fanatik'te kıyım Her gazetenin elindeki elemanları bir şekilde işten çıkarmak, yerine yenilerini almak en doğal hakkıdır. Ama işten çıkarılanlar arasında İsmet Tongo, Güven Taner, Onur Belge gibi hakiki gazeteciler olup da yerlerine kulüp amigoları ve hısım akraba alınıyorsa o zaman büyük bir basın günahı işlenmiş değil midir? İşte yozlaşmanın yeni bir örneği!.. Yüksel Aytuğ, hesap mı bilmiyor? Sabah'ın eki Günaydın'da televizyon köşesi olan Yüksel Aytuğ'u, hemen hemen her gün okurum. Fenerbahçe histerisi tutmadığında, keyifle okunur. Ama gelin görün ki, Digiturk'ün ESPN kanalında yayımlanan Fenerbahçe-Galatasaray belgeseli için hiç araştırmadan, ya da görüntülere, belgeselin muhteşem kurgulanışına kurban giderek, sallamış da sallamış... İçinde Fenerbahçe var ya... Hatta sonunda da Şansal Büyüka'ya ders vermeye kalkışmış... Yüksel Bey kardeşim; o belgeseli senin yazdığın gibi 20 kamera, 100 kişilik ekip çekmedi. Topu topu, sadece ve sadece iki kişinin (rakamla 2) ürünüdür o belgesel... Tepeden tırnağa gazeteci ve televizyoncu olduklarından iki kişi yetti. İnanmıyorsan bana ulaş, isimleri, adreslerini, telefon numaralarını vereyim. Çünkü işi Türkiye'de organize eden iki kişiden biri benim... Emre Aköz, bunu mutlaka oku! Sabah'ın, sık sık futbola giren köşe yazarı Emre Aköz, geçen hafta demiş ki, "Evet, ne olmuş yani... Aziz Yıldırım askerliğini yapmadı... Bu ülkede askerliğini yapmayan çok kişi var..." Doğru... Çürüğe çıkmış tonla vatandaş var. Ama çürüğe çıkmanın bir doğru yolu vardır. Emre Bey kardeşim; sana tavsiyem, sen Başkanının o yoldan mı çürüğe çıktığını bir araştır, sonra ilkeli, dürüst bir yazarsan, sonucu da yaz e mi ? Adnan Polat kiminle konuşuyor? Galatasaray'ın, bana göre, en azından futbol sahasındaki dirilişinin baş aktörü Adnan Polat, son Ankaraspor maçı çıkışında, "Yukarıdan sesler geliyor!" diyerek, Fenerbahçe'nin ilk üç dört hafta çok puan kaybedeceğinin sır kutusunu açtı. Vay sen misin? Polat'a vurup durdular... Ama Polat, "Fenerbahçe olacağına Beşiktaş olsun"demedi ki... Haaa sesler daha ne kadar haklı çıkar onu bilemem ama, Galatasaray, Tomas, Song, Sabri ve Mondragon'un omuzlarında ağır bir yük olarak oynamaya devam ederse, Polat'ın başka yerlere kulak vermesi gerekebilir. Turgay Demir'e hiç yakışmadı! Sabah'daki Turgay Demir dostum, geçen çarşamba bir manşet yazmış. Demiş ki, "Fenerbahçeli bir yönetici, Galatasaray'ın Alex'in formasını bile alamayacağını söyledi." Haberin kenarına da "Özel haber" damgası vurulmaz mı? Yahu Turgay; hadi müdürün Aziz Bey'e sadakat yemini verdi, bari sen onca seneni çöpe atma! Bu ne biçim özel haber? Kim söyledi (yani yöneticinin adı ne), ne zaman, nerede, nasıl, neden? Böyle manşet olur mu? Sonra aynı sayfanın karşısında da şöyle bir manşet asılı, "Galatasaray kadar büyük olacağız..." Kim söylemiş? Beckham'ı transfer eden Los Angeles Başkanı... (İsmi de var, fotoğrafı da...) Siz hiç, aynı sayı gazetenin karşılıklı iki sayfasının böyle bir skandal görüntü verdiğine tanık oldunuz mu? Hadi patronun işi başından aşmış (!), gazetenin genel yayın yönetmeni de mi uyuyor? Bunları yaz, sevgili Hıncal Uluç, bunları! Rıdvan'la Bartu'ya hoş geldiniz! Bizim Ömer Üründül aradı... Dedi ki , "Gözümüz aydın..." Hayrola dedim... Devam etti, "Can Bartu ile Rıdvan Dilmen de sonunda, Semih'in Fenerbahçe'de banko santrfor oynaması gerektiğini yazmışlar..." Eeee sevgili Ömer; doğru yol bazen zor ve geç bulunur... Çabuk bulmak istiyorsan da, aklın, yüreğin, gözün hep o yolun bulunması için çalışacak... Yoksa öyle maçtan maça, programdan programa kafası ile yol falan bulamazsın! Demirören kazandı ama! Yıldırım Demirören, kongreye tek liste gitti ve çok doğal olarak yeniden başkan seçildi. Ancak ne var ki, boş ve geçersiz oyların sayısının bir hayli fazla oluşunun yanı sıra, kongreye sadece yüzde 30'luk bir katılımın oluşu düşündürücü... Hani derler ya, başkan olunur ama, acaba iktidar olunmuş mudur, diye... Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz... Borcun da sadece 30 milyon dolar olduğu açıklandı. Hani şu kimilerine göre 100 milyon doların üstünde olan borç...Yahu bu Beşiktaş'ta birileri doğru, birileri yalan söylüyor ama... Bunun sebebi de , dün muhalif olanların, bugün yağ bal satmalarıdır... Yetiş ya Tigana! Yetiş ya Rico! Yetiş ya Delgado! Şenes Erzik Şenes Erzik UEFA Kongresi'nde bir kere daha seçim kazanarak rekor kırdı. 1980 Avrupa Futbol Şampiyonası sırasında Roma'da yapılan kongreyle UEFA'nın içine Gençler Komitesi'nden giren Erzik, benim 40 yıllık dostumdur. O kongrede Necdet Çobanlı Ağabeyimle birlikte Togay Bayatlı ve ben, kulislerde ciddi çalışma yapmıştık. O dönemin şimdi hayatta olmayan UEFA Başkanı Artemio Franchi de büyük destek vermişti. Bugünlerde ise Erzik'in bizim federasyona da başkanlığı konuşuluyor. Siz Erizk'i aptal mı sandınız. Senenin 300 günü dünyanın bütün ülkelerinde başbakanlık protokolüne sahip Şenes dostumun gelip de burada verilmeyen bir penaltı veya kaldırılmayan bir bayrak yüzünden yuhalanmak, ıslıklanmak ve istifaya davet edilmek rezaletine ismini ve şahsiyetini koyacağını mı zannediyorsunuz? Sevgili Erzik, seni bir kere daha kutluyor, sevgiyle kucaklıyorum. > KEMALB boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.