Ne hâldeyiz bakınız! TTB yani Türk Tabipler Birliği Başkanı bir kadın, önce kadın mı, erkek mi anlayamamıştım, tuttu bizim ordunun kimyasal silah kullandığından yakındı... Vay be! Doktora bak! Siz kafanızı hainlerin düşünce yoluna bırakmayın ve işinize bakın... Devamla, şu PKK silahlı adamı ile kol kola girmiş bir kadın var ya... Bir de bu kadın yurt dışına tüyer iken enselenmişti. Hah işte onun için milletvekilliği kaldırılsın diye komisyon kurulmuş... Ne zahmet! Biri çıkıp kürsüden kaldırıldı desin, yetmez mi be!
Bu da nereden çıktı Avcı Hoca?
Sivasspor toparlanıp kendine gelmiş bir takım... Ve sen buna karşılık, kendi sahan da olsa hem Gomez hem de Umut ile sahaya çıkmaman lazım idi... Hâl böyle olunca da ne Eren’de derman kaldı, ne de Bakasetas işe yaradı. Ama kalede bir Uğurcan vardı. O da maçı tuttu ve kaptan olarak takımına, “Hadi bakalım...” dedi.
Var meselesi!
Bu VAR piyasaya çıktığında ve de bizim sınırlar içine girdiğinde aynen şunu yazmış ve söylemiş idim, “Ben hakem olsam bir daha sahaya çıkmam. Ben tozu, çamuru, yağmuru, karı yiyeceğim ve birileri sıcak kahvelerini yudumlarken, sıcak odalarda bana hop diyecek...” Ama iyi para var diyorlar... Paraya meslek satılır mı be?
Zorbay Küçük bu mu?
Haftanın önemli maçına yukarıda ismi yazılı hakem atandığından bizim spor medyası “Çok uygun” yorumunda birleşmişti. Sonra mı? Başakşehir’in uç adamı Okaka’yı bir yere yatırıp dövmediği kalan savunmadan tek kişiye sarı kart yok... Hem de göğsündeki kokart FIFA... Hoş FIFA da eski FIFA değil ya...
Vay Erol Bilecik vay!
Fenerbahçe Başkan Vekili yukarıdaki ismi taşıyan zat-ı muhteremleri demişler ki, “Birilerine, yani Galatasaray’a, verilmeyen penaltımızın görüntüsünü göndereceğiz...” Muhterem zat siz ne kadar futboldan anlarsınız ki?
Bileğine kuvvet!
Başlık mı? Tavla oyununda zar atmaya hazırlanan kişiye böyle denir. Denir ki attığı zar işe yarasın... Nereden mi geldim? Fenerbahçe’nin bizce çok ünlü ama dünyaca pek tanınmayan hocası Jesus bu zar atma işinde hayli şanslı... Ya da çelik bilekli... Dünyaca tanınsa idi onca futbolda ünlü ülke var iken bana gelir miydi? Neyse, devam edelim... Öyle oyuncu değişiklikleri yapıyor ki, akıl almaz... Maçın 74. dakikasında Rossi oyuna giriyor. Ve nerede ise topla ilk buluşmasında plaseyi yapıyor ve top köşeye giriyor... Acaba bu bitime az kala giren oyuncunun herhangi bir adale sakatlığına yakalanma riskinin olduğunu bilmiyor mu bu Jesus? İleri blok tamamen değişiyor... Vay be!
Okan Hoca bu mu orta saha?
Galatasaray bu sezonun transfer şampiyonu ilan edilmiş idi... İşte bu müthiş “listenin” üç adamı, yani Torreira, Oliveira ve Mertens bu maçta da müthiş değiller idi. Zaten Okan Hoca da ikisini oyundan aldı. Peki, hem Rashica hem de Icardi neden çıktılar? Maksat “vay be” dedirtmek mi? Şimdi diyeceksiniz ki, kırmızı kartlar bizi yaktı. Eh burası Türkiye... Yani yenildin mi hemen hakeme salla kuralının ülkesi... Senelerce yurt dışı muhabirliği yaptım ve de oralarda yenilgilerin arkasına hakem kalkanı ile saklanan görmedim.
Kırmızı kartlar!
Ekranlarda ve bazı gazete sütunlarında eski hakemler var ya, yorum yapan, yazan... Bakınız Abdülkerim’e çıkan kırmızı doğrudur. Neden mi? Diyor ki uluslararası kural koyucu şayet rakip arkasından kovalanıyorsa, dikkat edin, ağır bir faul olabilir. Cezası mı? Tabii ki kırmızı... Zaten bu futbolcu için daha birinci veya ikinci maçında dedim ki bu arkadaşa hangi takıma geldiğini ve nasıl hamle yapmasını öğretin... Bu arada Boey’in kırmızısı da dikkat çekici... Bakınız bir daha, Muslera da kalesini terk edip oralara kadar gelmiş... Yani mi? Yoruldum yahu!
Sevgili Halit ağabey nurlar içinde yat!
Halit Kıvanç Usta’yı kaybettik. Haberi alınca aklıma Tercüman gazetesindeki ilk günlerim geldi. 1971 yılı idi. Halit Ağabey de bizde yazıyordu. Yazısını bitirdikten sonra odasından çıkar sayfa başındaki Necmi Tanyolaç Usta’ya okumaya başlar idi. Necmi Ağabey de, “Tamam Halit bırak. Biz okuruz. Zamanımız yok dinlemek için” derdi... Halit Usta daha sonra bizi bırakıp Milliyet’e gitti. Dünya Kupalarında çok beraber olduk. Hatta Arjantin’de Lanchester Otelinde odaları ben ayırtmış idim. Nurlar içinde yat Usta!