Türkiye'ye gelmiş yabancı hocaların içinde, gerek ligimizde, gerekse de, bence en önemlisi, Avrupa Kupaları'nda en büyük başarıları elde etmiş olanı, ne yazık ki, ülke spor basını adına ne büyük talihsizlik ki, spor medyamızın en yüksek reytingcileri ve en çok okunanları tarafından korkak, kıt bilgili, duvarcı ustası ilân edilmiştir. Bu satırların yakıştırıldığı hocanın adı Mircea Lucescu, yakıştıranların lideri ise Hıncal Uluç dostum, onun NTV'deki onaycısı Haşmet Babaoğlu'dur. Ve tabii ki, bugün Beşiktaş şampiyonluğa yanaştığı için Lucescu yanlısı kesilen, ama dün Beşiktaş'a getirilmesi gündemdeyken, "G.Saray'ın eskittiği mal alınır mı" naraları atıp karşı çıkanları da, başta dostlarım Kâzım Kanat, Vedat Okyar, Sanlı Sarıalioğlu ve diğerleri olmak üzere sıralamak gerekmektedir. Bunu da yapmak zorundayım. Çünkü, bu satırların yazarı, G.Saray, Lucescu'dan boşanma kararı eşiğine geldiği günlerde, yine bu gazetede, "Lucescu'yu almayan enayidir" başlığı altında yazdığı yazıda aynı hocanın değerleri üzerinde durmuştur. Yani fikir, görüş ortaya koymada isabetin, bu ülkede reyting veya tirajla uzaktan yakından ilgisi olmadığı gerçeğini de sanırım bir kere daha fark etmişsinizdir. Şimdi bu korkak, bilgisi kıt, duvar ustası hoca, Türkiye'deki üçüncü sezonunu da başarıyla kapatmak üzeredir. İlk sezonunda, G.Saray'ın, Türkiye Ligi'nde dörtte dört yaparak rekor kırmış kadrosuna Avrupa'da Süper Kupa ve lig ikinciliği kazandırmış, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynama gibi bir daha erişilmesi güç bir başarı yaşatmıştır. Hem de en etkili ve en önemli silah Hakan Şükür olmadan... İkinci sezonunda ise o müthiş takımın, yani Terim'in mirasının yüzde 60'ı gittikten sonra yola çıkmış, Şampiyonlar Ligi'nde yürürken de Popescu, Ümit Davala ve Hakan Ünsal'ı kaybetmiştir. Victoria, Florquin, Perez, Bülent Akın gibi isimsiz, cisimsizlerle Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finalin eşiğine kadar gelmiş ama, ikinci grupta yenilgisiz giderken, son maçta Barcelona'ya 1-0 kaybedip elenmiştir. Ama Türkiye Ligi şampiyonluğunu kazanmıştır. Korkak, bilgisi kıt ve duvar ustası hoca bu defa da, gerek Türkiye'de, gerekse de Avrupa'da fazlasıyla hüsran yaşamış Beşiktaş'ı almıştır. Tarihinde ilk defa UEFA Kupası'nda çeyrek finale çıkan Beşiktaş, topun acımasız kanununa takılmazsa, lig şampiyonu da olacaktır. Peki, bu bilgisi kıt, korkak ve duvar ustası hoca, sadece yeşil sahadan mı başarı koparabilmiştir? Hayır... G.Saray'da, gidiyoruz diyenin ayaklarına sarılmamış, tam aksine bedava bebelerle devam ederek, 22 milyon dolar civarında para kazandırmıştır. Beşiktaş'ta da her an patlamaya hazır ve patladıklarında içte büyük tahribata neden olabilecek, 5-6 saatli bombayla yola devam etmiş ve bugünlere olaysız dayanabilmiştir. Biz, "Lucescu'yu almayan enayidir" diye yazarken, mesleğin ta içinden gelmişler olsun, futboldan indirilmişler olsun, gazetelerin başka bölümlerinden bizim sahaya düşmüşler olsun dün karşı çıkarlarken, acaba bugün ne hale düşmüşlerdir? Ama, yağmurla, başka sıvıları ayırt edemeyenlere ne söylenebilir ki?.. Ve korkak, bilgisi kıt, duvar ustası, haa az kalsın unutuyordum, çeribaşı hoca, üçüncü zafer sezonunu yaşamaktadır. Arabesk sevmem ama, "Kıskananlar çatlasın!"