Merkez santrfor!
Digitürk, yani dolayısıyla Lig TV sahip değiştirince, hele hele CEO da Fransız olunca bayağı umutlanmıştık, işlerin beklenen, olması gereken düzene gireceğinden... Ama Fransız da tam Fransızmış meğerse... Baksanıza; derbi sırası yorum yapan boştaki teknik direktör “Merkez santrfor” diye bir terim kullandı. Sanki santrfor kalede de, bekte de varmış gibi ayrım yaparak... Yahu Fransız; “santr-centre” ne demek, bunu en iyi siz bilirsiniz... Eh for, ya da Fransızca fort da kuvvet demek olduğuna göre... Ben de ne ile uğraşıyorum be... Katar nere, futbol nere!
Zeki ile Yusuf’u beğendiniz mi?
Ersun Yanal’ın bende hâlâ saklı bir mesajı vardır, Ankaragücü günlerinden... Buradan esinlenerek, günümüz Trabzonspor’unda Zeki’den iyi sağ bek, Yusuf’tan iyi kenar adamı var mı diye hocaya sormak hakkımdır sanırım... Onazi de kenarda oturacak adam mı hocam? Konyaspor gibi iyi kapanan takım bu oyuncularla ne hale geldi, bir bak derim...
Üç topla oynanırsa, Galatasaray...
Bruma harika bir gol attı. Eren’in röveşatası ile yarışacak kadar... Yasin mi? Onun bu sezonki gelecek golüne daha bir buçuk iki ay kadar var. Asıl mesele, bu iki oyuncuya maçın tek topunun yetmemesi... Bir bakarsınız, sık sık kurallarla oynayan ünlü kuruluş yakın zamanda üç toplu maçı icat eder... O zaman Galatasaray’ın rakipleri yandı gülüm keten helva...
Oğuzhan ve İlhan'ın rekorları!
Gerçekten de bu yayıncı kuruluş bir alem... Baksanıza Oğuzhan, devre arası yayınlanan rakamlara göre ilk yarının en çok mesafe kateden oyuncusu imiş. Oysa aynı oyuncu Beşiktaş’ı ilk yarıda resmen ve alenen on kişi oynattı. Şenol Hoca da büyük hatasını fark edip bu “mesafe rekortmeni”ni alıp Talisca ile oyuna ağırlığını koydu. Merak ediyorum beyler, Caner mesafe işinde kaçıncıydı? Bitti mi? Hayır! Gaziantepspor’un da ilk yarıda en çok mesafe kateden oyuncusu İlhan Parlak olmuş, ama İsmail Hoca da onu ikinci yarıda soyunma odasında bıraktı...
Bu illet Hollanda’da var!
Mesele şu; 70. dakika olmadan ne Riekerink, ne Advocaat oyuncu değiştiriyor. Advocaat takımı ikinci yarı tahrip edilirken, hem de oyun sadece 1-0 iken, 72. dakikada aklını başına topladı. Orada da Sow macerası yerine Stoch olmalıydı da... Riekerink ise takımı açık ve seçik ezilirken 77, 79 ve 88’de takıma taze kan taşıdı güya...
Van Persie’ye rapor!
Bir kaç gazetede çıkan habere göre Çin’de bir kulüp Van Persie’yi iki Avrupa ülkesinde sağlık muayenesine sokturmuş. Çünkü transfer etme planları varmış. Oralardan gelen raporları Çin’deki en yüksek sağlık kuruluşa sunmuşlar. O kuruluş da o kulübe “Sakın almayın” bildirisini yapmış. Tuh be; Fenerbahçe’ye 12 milyon, oyuncuya da üç sene için senelik 11 milyon avro ödemeyi düşünüyormuş o Çin kulübü...
Başaran Ulusoy yalan söylemez!
Başaran iyi dostumdur. O ayrı mesele... Ama şu rahmetli Tarık Akan’ın cenaze öncesi törenindeki eksikliği, aksaklığı bile malum şahsa mâl etmeye kalkanlara yuh demek geliyor içimden. Orhan Aydın adlı şahıs, tutmuş, merasim için Lütfü Kırdar taleplerinin reddedildiğini öne sürdü. Başaran öyle bir talep olmadığını açıklayınca da, malum kitlenin özelliği olduğu gibi Nazım Hikmet Vakfı talep etmiş ama biz onu bilmiyorduk kıvırması geldi. Yahu bari ölümle oynamayınız!
Beşiktaş'ın maç takvimi savaşı!
Hiç öyle bir şey olur mu demeyin. Burası TFF... Burada yaşanır maç takvimlerinin en garibi, akla en uzak olanı. Beşiktaş, çarşamba akşamı Şampiyonlar Ligi’nde maç oynuyor ve sonra da ilk lig maçını cumartesi... Ya Avrupa’da maçı olmayan Galatasaray? O pazar günü, hem de kendi sahasında... Beşiktaş düzeltin diye başvurmuş, TFF’deki üstat da “Aynen devam” diye geri çevirmiş. Bu yetkili kim doğrusu çok merak ediyorum...
Şemsiyeli terörist!
Bir kendini bilmez diyeceğim, hafif kalır diye şemsiyeli terörist şeklinde anıyorum... Neyse ki, gözaltından sonra tutuklanmış. Öyle ya, şortlu kıza karate çeken tutuklandıktan sonra, devleti milyonlarca zarara uğratan, bilmem kaç kişinin yaralanmasına sebep olan elini kolunu sallayarak gezemezdi.