Mesele Ortega mı?

A -
A +

Tam beklediğim, ya da beklediğiniz gibi, G.Antepspor-F.Bahçe maçından sonraki hemen hemen bütün yazılar, ağırlıklı olarak Ortega'nın neden 66.dakikaya kadar kulübede tutulduğuna kilitlenmişti... Hatta hatta gazetelerin spor sayfalarının üst veya alt başlıklarında Ortega'nın yedek soyunduruluşu, ya da oyuna geç gelişi F.Bahçe'nin kötü futbolu ve zoraki beraberliğinin başlıca sebebi olarak yer aldı. Ve de böylesine bir eleştiri bütünlüğünde hedefteki adam doğal olarak Lorant idi. Evet, F.Bahçe; G.Antepspor karşısında çokça Metin Tokat, az da rakibinin gençliği ve tecrübesizliği sayesinde puan kazandı. Ama Lorant'ı en fazla küçülten, ya da teknik adam mı, kumarbaz mı bulmacasının göbeğine atan yanlışı Ortega'yı yedek soyunduruşu değil, ikinci yarıyla birlikte süregelen kadro kurgusu idi. Bakın, oyunun ikinci yarısına F.Bahçe, sol kanada Cem'in yerine Rapaiç'i alarak başladı. Bu, Lorant'ın Ortega'yı yedek tutmasından daha fahiş bir hataydı. Bu da yetmedi, aynı Lorant 55.dakikada Johnson'u kenara alıp, Tuncay'ı sahaya sürdü. Futbol kumarbazının, ya da cahilinin icraatı böyle de bitmedi. 66.dakikada Ali Güneş'i çekip, Ortega'yı aldı... Ve bu icraatlardan sonra sahada şöyle bir F.Bahçe kurgusu oldu: Rüştü - Fatih, Ogün, Mustafa Doğan - Serhat, Tuncay, Steviç, Rapaiç - Ortega - Revivo, Washington... Yani orta saha ve ileri uç olarak, top rakibe geçtiğinde F.Bahçe'nin yedi oyuncusu arasında hamle yapabilecek, savunmaya yardım edebilecek bir tek Steviç'i kalmıştı. Bu arada Washington'un böyle bir enkazı toplama adına gösterdiği gayreti de kutlamak gerekir. Tabii Fatih'in oyundan 75.dakikada atılmasıyla beraber kaleci Rüştü'yü bir kenara alırsak, takım savunması Ogün, Mustafa ve Steviç'e kaldı. İşte bu tablodan F.Bahçe ağır bir fark ve daha fazla oyuncu kaybetmediyse, penaltıyı icat eden Metin Tokat'la, rakibinin acemiliğine şükretmelidir. Yani mesele Ortega'nın yedek soyunduruluşu değil, ikinci yarının başıyla birlikte, bitime kadar F.Bahçe'nin hocası tarafından takım kılığından çıkartılışıdır. Dolayısıyla yönetim, yine medyanın bilirkişilerinin dolmuşuna binip, ucuz yoldan Ortega muhasebesi yapmayıp, ikinci yarıdaki futbol takımı dışı oluşumun hesabını sormalıdır. Tabii içinde bu işten anlayan varsa... Çünkü, geçen sezonki Daum ve hakem armağanı Beşiktaş galibiyetinden sonra işin patronları kendilerini kandırmışlar ve Lorant'la yola devam etmişlerdir de, ondan böyle yazdım. Haaa şimdi Malatya'da da F.Bahçe'yi benzeri bir darbe mi bekliyor? Malatyaspor bunun için hazırlanıyor. Ama karşısında, futbolcu olarak üç günde bir maç oynama trafiğine girmiş, yani konsantre ve sadece futbola yapışmış bir F.Bahçe takımı bulacak. Burada, erteletme cehaletini de hatırlatmak adına yazıyorum. Hatta hatta İsveç'deki oyun da beklenenden daha umut verici geçebilir. Tabii her iki maç da Lorant dehasına (!) takılmazsa...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.