Milli maçlar arası meselesi...

A -
A +
Şöyle bir bakın bakalım milli maçlar için verilen aradan sonra takımlar, daha doğrusu oyuncular lige nasıl dönüş yapıyorlar. Ülkemizde kalanlar, başta da İstanbul ilindekiler lige yürüyerek, dökülerek, ya da durup dururken kasık sakatlıklarıyla falan dönüş yapıyorlar... Gidip gelenler de ya sakat, ya da kendi topraklarının hasretiyle(!) düşüş göstererek dönüyorlar... Şimdi bir soru; Bu bizim lig için mi geçerli, yoksa başka ülkelerde de böyle mi? 
Somut örnekler mi? Trabzonspor takımının neredeyse yüzde sekseni iptaldi... Fenerbahçe'de malum bazıları... Galatasaray'da bazı yabancılar... Bir Beşiktaşlılar ayakta idi... Acaba Şenol Güneş isminin bir rolü var mı bu ayrıcalıkta?  
Basketbolun sonu mu?
Hatırlarsanız, geçen hafta Ergin Ataman ve öğrencilerini, bana göre bir olmazı gerçekleştirdikleri için, kutlamıştım. Öyle ya Almanya, İtalya ve İzlanda'yı yenerek Fransa'ya geçiyorduk. Ama sonrası? Malum! Ve benim spor medyam İzlanda maçının ertesinde, hiç sıkılmadan, gerçeklere gözünü kapatarak, "Sıra Fransa'da" gibilerinden balonlar uçurdu. Tabii ki yayıncı kuruluş da... Hem de yorumcusu bir teknik adam olmasına rağmen... Bendeniz de, yabancı sayısı bizim ligi istila ettiği gün, yani o idam hükmü verildiğinde, "Basketbolumuzun sonu geldi. Artık kimseyi yenemeyiz" diye bir yazı yazmıştım. Yazık değil mi, kulüplerin dümen suyuna kürek çeken federasyon başkanı ve yetkilileri? Bu, görüp göreceğimiz son rahmet idi...
Doktor Şenol olunca...
Şenol Güneş hoca bize sunduğu gençlerin yanı sıra çok da önemli bir görev daha yapıyor. Yetenekli ama bazı illetleri, bazı yanlış tiryakilikleri olanları bundan vazgeçirtebiliyor. Örnek mi? Son Başakşehir maçında yüzde 75 oranla takım oyuncusu gibi gözüken Beşiktaşlı Gökhan Töre... İyi olacak hastanın doktor ayağına gidermiş derler ya...
Olmayacak duaya amin denir mi?
Başlık ne kadar da güzel bir halk dilidir. Bunu neden mi yazdım... Taaa hazırlık maçlarından bu yana, belki de tek başıma hep yazdım, hep söyledim; Fenerbahçe çift santrforla oynayamaz diye... Belli ki spor medyası malum kişi ve kişilerden çekindiği için ıska geçiyordu bu gerçeği... Baktım Pereira, Kasımpaşa maçının 61.dakikasında bunlardan birini, Van Persie'yi kenara aldı. Bir başka yürüyüşçü Nani'yi de... Ya Kasımpaşa bir gol atsaydı da, maç berabere bitseydi ne olurdu? İşte spor medyasının malum kesimi çıkıp, "Yaktın takımı" diye feryat ederdi. Etmez miydi? Hadi canım sizde... Peki, bunlar çıktıktan sonra Fenerbahçe'nin vitesi birden üçe çıktı mı çıkmadı mı? Vallahi Volkan Şen'e yazık olacak... Bunu da yazayım da...
Bu Barış Yarkadaş gazeteci mi?
Pazartesi akşamı şöyle bir turlayayım dedim ekranı... Baktım Habertürk'te hayli kalabalık katılımlı bir program var. Az bakayım dedim. O da ne? Kendini gazeteci sanan Barış Yarkadaş isimli biri, ondan bundan duyduğu, dedikodulardan üretilenleri sanki görmüş, yaşamış gibi, "Oldu, verdi, aldı" biçiminde sunuyor. Bu vatandaş gazeteciliği de böyle yapmış ise bizim meslek gerçekten iflas etmiş... Yazık! Gelsin de kendisine biraz ders vereyim... Ama bendeniz onun bildiğini sandığı siyasetten hiç anlamam haaa... 
Selçuk'un tekmesi!
Selçuk, rakibi Tita tarafından bel sarması, bel kündesi, yani güreşte ne varsa hepsiyle hem de ısrarlı biçimde, yani sürmekte olan tipik kucaklanmayla engelleniyor... O da ısrarla kurtulmaya çalışıyor. Hakem de çok yakında gözlemine devam ediyor. Belki de tuş verecek veya Tita'ya ihtar... Ama o da ne? Tam Selçuk'un yeter artık dercesine geriye attığı tabana sıçrayıp kırmızıyı çekiyor. Yahu Mete Kalkavan kardeş; sen eskiden güreş seyircisi miydin? Çok mu beğendin Tita'nın sarmasını da, o kadar uzun uzun izledin?
Hamza kardeş; bir su dökün!
Hani derler ya çok sıcakta bunalınca insan; "Bir su dökün kendine gel!" Bence Hamza Hamzaoğlu'nun da böyle bir serinlemeye ihtiyacı var. Hakan Balta'dan ön libero olur mu? Olmaz. Ama Hamza kardeş Melo sıkıntıları başladığında bunun sinyalini bir söyleminde vermişti. Peki o zaman bir soru; Galatasaray'da Melo arızalı iken, öyle veya böyle yokken, ön libero kim oynadı? Cevap mı; Selçuk İnan... Peki, Selçuk İnan bu maça ön libero görevi ile çıksaydı Galatasaray on kişi mi oynayacaktı? Hayır! Sneijder, Emre, Rodriguez illaki birileri orta sahaya çıkacaktı. Yapma Hamza kardeş; sanki "O kupalarda benim hiç katkım yok" der gibisin... Neyse ki Denayer gibi bir genci kazandın. Şimdiden söyleyeyim, o kiralık ya, sakın önümüzdeki transfer ayının son günü kaybetmeyesin! 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.