Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun geçtiğimiz hafta, bir yerdeki konuşmasının içine bence çok ilgi çekici bir cümle düşürdü. Dedi ki "İstanbul'da Laila var, Sivas'ta ise La ilahe..." Vay sen misin? Başta Milliyet'teki dostum Ercan Güven olmak üzere müthiş bir saldırı oldu. Tabii futbol olgusunu bilmeyen bunu yapar. Bülent, futbolcunun sosyal yaşantısında, özellikle de Türkiye'de, farklılıklar oluşturan bir durumdan söz etmek istedi. Neyse... Aynı kalem ve kalemler acaba neden Milli Takım'ın Madrid'de cuma namazına gittiğini eleştirmediler? Hatta öyle oldu ki, saat farkından namaz saatini şaşırıp bir saat önce camiye giderek geri dönmek zorunda da kaldılar. Haa neden mi yazmadılar? Eh, içlerinde Hakan Şükür yoktu ya... Sizi gidi çifte standartçılar... Bir de ne olur şu futbol işinde bilmediğiniz olgulara burnunuzu sokmayın! Beşiktaş'ın masasından... Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli, milli maç arasından yararlanıp futbolcularına yemek vermiş. Haber, fotoğraflı olarak medyaya yansıdı. Yalnız masada, yanlış saymadıysam beş adet şarap şişesi duruyordu. Ne medeniyet! Yarın Beşiktaş'ın başına sahada bir şeyler gelirse, masanın faturasını Denizli ödemiş de, kaybınkini kim öder? Bekleyip, görürüz. İlker Yağcıoğlu nereye yolcu? Baktım Lig TV'de geçtiğimiz pazartesi günü Oğuz Tongsir'in programına İlker Yağcıoğlu konuk olmuştu. Demek ki, İlker'i yakında bir takımın başında göreceğiz... Nereden mi kanaat getirdim? Bak; Hikmet Karaman, Ümit Kayıhan ve daha niceleri... Duydun duymadık demeyin; F.Bahçe-G.Saray dostluğu! Vallahi de, billahi de doğru... Fenerbahçe ile Galatasaray'ın bayan voleybol takımları geçtiğimiz cumartesi günü, Arçelik Salonu'nda bir hazırlık maçı oynadılar. Buna meslek hayatımın 41 yılında hiç rastlamadığım gibi, ömrümde de hiç duymadım. Düşünebiliyor musunuz; Fenerbahçe-Galatasaray, herhangi bir branşta hazırlık maçı oynuyorlar... Bu tabloyu kim oluşturduysa, alınlarından öperim... Semih davası! Bu ülkenin spor yazarlarının hemen hemen yüzde doksanı öteden beri Semih Şentürk'ün son on beş dakikanın oyuncusu olduğunu yazıp duruyor. Hatta Erman Toroğlu, İspanya maçı sonrası Semih'in adını bile geçirmemiş satırlarının arasına... Mustafa Denizli de yazarken aynı Erman gibiydi... Hıncal Uluç Ağabey de "Mehmet Yıldız varken, Semih oynar mı" diye az yazmadı. Neyse ki bu defa spor basınımız gerçekleri görmeye başladı. Hatta İspanyol basını bizden önce bile görmüş... Hemen iddia ediyorum; bu ülkenin tek gerçek anlamdaki uç adamı Semih'tir... Alternatifi de yoktur. Paşa dedesinin torunu Gürsel Bey! Seçim akşamı doğal olarak bendeniz de ekran başındaydım. Yanlış hatırlamıyorsam gece yarısına doğru CHP 'den bir ses çıktı... Gürsel Tekin Bey, İstanbul'da modern Gandi'nin -anlaşılan o ki bunlar Gandi'yi de yanlış tanıyorlar- Topbaş'ı iki küsur puan geçtiğini açıkladı. Ama sonra, sandıklarda bir numara dönme ihtimali üzerinde durdu, yandaşlarının işe sahip çıkmasını istedi. Bu, yenilginin anlaşılmasından sonraki dümene yatma idi. Gürsel Bey, anlaşılan o ki, Paşa dedesinin 1946 mesaisini iyi biliyormuş... Vallahi pes! Juan Figer'i Sevenler Derneği! Böyle bir dernekten haberimiz yok diyebilirsiniz. Zaten şimdilik dernek de yok... Ama neredeyse kurulmak üzere... Baksanıza; Uruguay'da, fukaralık içinde kıvranan ikinci lig kulübü Rentistas'a, Fenerbahçe, hem Alex, hem de Güiza için servet ödüyor... Şimdi de, bu derneğin eli, Nobre kanalıyla Beşiktaş'ın cebine girmek üzere... Sırada falan var... Şöyle bir dernek kuramadık vesselam... Ben en iyisi Rentistas taraftarı olayım... Yunus Yıldırım'ın raporları açıklanmalıdır! Yunus Yıldırım'ın, Sivasspor-Galatasaray maçı sonrası verdiği rapor, söylenilene ve yazılana göre değiştirilmiştir. Hem de MHK tarafından... Haber gerçekse durum vahim... Bir hakemden ek rapor istenilebilir. Ama raporu değiştirilemez. Bu ince ve hassas konuyu Oğuz Sarvan'ın çıkıp açıklaması gerekir. Aksi takdirde bütün maçların raporları şaibeli gibi algılanacaktır.