Namus ve Badem

A -
A +

Türkiye 1.Ligi start aldığından bugüne zirvede ilk defa bir ikili 3 maçlık futbol mücadelesi yanı sıra bir namus maratonuna çıkıyor. İki ezeli rakip ve her zaman iki ebedi dost kalmalarını dilediğimiz F.Bahçe ile G.Saray puan puana soluklanmalarının yanı sıra unvanın averajla gelebileceği maçlardan ilkini oynayacaklar. F.Bahçe'nin sonucu her an değiştirebilecek Rapaiç ve Revivo gibi elemanlarının yanı sıra büyük bir kalecisi ve de kısıtlı yeteneklerine rağmen yerlerinde görevlendirilmeleri halinde katkıda bulunan futbolcuları var. Buna karşılık G.Saray'ın bir sistem takımı avantajı bulunuyor. Derinlemesine baktığımızda G.Saray'ın yönetiminden ve tekmik adam değişikliğinden kaynaklanan sıkıntılarının bu sezon özellikle ligimizde sıkıntılar yaşattığını gördük. Yorgun, bıkkın ve ekonomik problemlerle savaşan G.Saray futbol topluluğu namus maratonunda kontağı A.Gücü ile açacak. Yönetimi ve taraftarından tarihsel bir destek alan F.Bahçe ise ligini çoktan değiştirmiş Erzurumspor'la Erzurum'da karşılaşacak. Biz Türkiye'de bütün futbolcuların sportmenlik çizgisinden uzaklaşmadığına, doloyısıyla namuslarına hep güvendik. Bugün başlayacak üç maçlık etap ne yazık ki futbol çevrelerinde bir namus maratonu olarak yorumlanıyor. Hiç kuşkusuz F.Bahçe ve G.Saray'ın karşılaşacağı rakipler arasında bulunanlardan F.Bahçe ve G.Saray sempatizanı olan yerli futbolcular çoğunluktadır. Ama terletilen formanın, verilen mücadelenin yani emeğin karşılığı kazanılan paranın bu maratonda sempatizanlığı bir kenara atacağına inanıyorum. Yine de maçları her zamankinden çok dikkatli izlemek zorundayız. Futbol Federasyonu'nun kendi gözlemcilerini futbolcu eskilerinden atadığını da biliyoruz. Dileğimiz o ki; F.Bahçe ile G.Saray büyük unvana koşarlarken karşılarında sportmenlik çerçevesi içinde onurlu mücadele veren rakipler bulsunlar. Aksi takdirde uzun yıllar tartışılacak ve unvanın keyfine limon sıkacak bir maraton izleriz. Biz buna inanmıyor ve bu maratonun bir namus maratonu biçiminde geçmesini bekliyoruz. Hazır namustan bahsedince; biraz da basketbola dikkat çevirelim dedim. Efes'in Final Four'daki ilk mücadelesi başlamadan önce yayıncı kuruluşun yorumcusu İsmet Badem dostumun "Yüzde yüz Efes kazanır" yorumunu ne İsmet'in basketbol bilgisine ne de basketbolun yüksek seviyesine yakıştırabildim. Panathinaikos'la Efes arasındaki büyük klas farkına rağmen basketbolu çok iyi bilen bir yorumcunun böyle çok dört köşe çerçeveli bir yorum yapmasına şaşırdım. Hele hele basketbol gibi sıkça günübirlik bilek mahareti, fizik güç ve oyun şekilleri değişebilen bir sporda bu yorumu yapmış olmanın garabetini anlatabilmek mümkün değildir. Müesseselerin bu güzel spora yaptıkları özverili yatırımın kim olursa olsun böyle bir yorumla karşılık görmesi, hem spor adına, hem de otorite adına acaba 1.Futbol Ligi'ndeki namus maratonu ile iç içe paketlenebilir mi? Sorumun cevabını galiba uzun bir süre düşüneceğim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.