Ne divan ama...

Fenerbahçe'nin Yüksek Divan Kurulu toplantısı geçtiğimiz cumartesi yapıldı. Yapıldı da ne konuşmalar oldu bir bilseniz. Şöyle bir bakayım dedim ve üzüldüm. Fuat Bey diye biri çıktı Ateş Bakan'ın kitaplarından söz etti. Ah ah, bir de ben yazsam bir kitap acaba kaç kişinin yüzü kızarır? Neyse siz en iyisi dünyanın bir numaralı spor gazetesi L'Equipe'in yayını France Football'u bulup okuyun... Devamla, Ali Bey çıktı yüklendi de yüklendi. Genel Sekreter de öyle... Şampiyonluk kaçarsa şimdiden sebepler belli... Son söz mü? Ali Bey, ona buna yükleneceğinize acaba taraftarının üzerine uçan başka başkan var mı diye bir araştırın bakalım... Pardon unutmadan; biri de TFF Başkanı’nın tayinle oraya geldiğini söyledi... İyice öğrenin be! 1993'ten beri seçimle olur o işler!  

 

Ali Şansalan ne durumda acaba?

 

Derbinin hakemi açıklandığında kıyamet koptu. Bu ne biçim medya böyle yahu? Durun bakalım maç bir oynansın... O zaman yaparsınız eleştirinizi. Ama reyting ve tiraj kaygısı var ya... Gerisini boş ver... Zaten böyle olması gerektiğini de hakem maçı iyi yöneterek gösterdi... Siz gene yangına devam edin, edin ki... 

 

Voleybol yine bir numara...

 

Bir THY-Fenerbahçe kadın voleybol maçı izledik ki, sormayın... Çekişme, kalite, takım içi uyum derseniz hepsi var idi. Fenerbahçe ile Vakıfbank final için eşleştiler. Şampiyonu da, kaybedeni de kutlarım... Erkekler de durum farklı değil idi... Halkbank ve Ziraat Bank kupa için kapıştılar... Bu bölümü maçtan önce yazmıştım. O zaman tamamlayayım... Vakıfbank rakibini, hem de 3-0 yenerek şampiyon oldu. 

 

Trabzonspor nereye?

 

Konya'da ilk golü atıyorsun ama maçı kaybediyorsun... Peki, bu yeni hoca ile işler düzelecek mi? Ben burada önemli bir noktaya değinmek isterim. Trabzon şehri kendine özel insan yapısı ile yaşamıştır hep. Dolayısı ile takımın başına da oralardan bir hoca getirilmeli... Aklıma geldi de Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer falan... Hatta hatta oralara çok yakın Abdullah Avcı...

 

Jesus kazandı, Rıza uyudu!

 

Fenerbahçe için Sivasspor maçı çok önemli idi. Buradan bakınca hep eleştirdiğim Jesus, sağ koridora Osayi Samuel'i koyarak hayati bir karar vermiş idi... Çünkü Sivasspor'un en tehlikeli adamı süratli, çabuk ve kolay adam geçen Gradel idi... Böylece Fenerbahçe'nin çok açık veren savunması rahat edecek idi... Etti de... Rıza Çalımbay hocam da kenardan çöküşü izledi durdu. Acaba diyorum Gradel'i bir süre için sağ kanada alsaydı falan... 

 

Galatasaray orta sahası iflas edince...

 

Galatasaray'ın son dönemdeki en ideal orta sahası üç yabancıdan oluşuyordu. Yani Oliveira, Torreira ve Mertens... Eh bu maçın 61. dakikasında bu üçlüden sadece Torreira kalınca sahada, bir de baktık ki Galatasaray tükenmiş, ayağını kaldıramaz hâle gelmiş... Zaten bu maçta Galatasaray'ın Beşiktaş karşısında çöküşünün en büyük nedeni fiziksel zafiyeti idi... 

 

Şenol Hoca varsa...

 

Bu Beşiktaş'ı iki defa şampiyon yapmamış mıydı Şenol Hoca? O zaman neden gitti ki? Beşiktaş bu soruların gündeme gelmesini önleseydi, acaba zirve ne gibi bir şekil alırdı? Bu derbide Şenol Hoca aşırı bir fiziksel üstünlük sağladı rakibine... Öylesine ki yorulma emarelerinin ortaya çıktı maçın son yarım saatinde Beşiktaş, Galatasaray'ı âdeta nefessiz bıraktı. 

 

Arıcı hâlâ orada mısınız?

 

Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Genel Başkanı Abdurrahman Arıcı bir TV programında MHK ve hakemlerin Fenerbahçe'nin önünü kestiği şeklinde bir görüş belirtmiş... 52 şube başkanı da Arıcı'nın derhal istifa etmesi gerektiğini söylemiş. Asıl önemlisi ne? Bu eski hakemin Fenerbahçe maçlarını incelemektir. Lütfen oralara bir bakınız. Yoksa hâlâ göreve devam ediyor mu?

 

Ne yazmıştım ne söylemiştim?

 

Gerek bu sütunlarda, gerekse de ekranlarda bu büyük risk taşıyan ceza alanı içi ve civarı top çıkarma işinden vazgeçilmez ise neler olur neler diye yazıp söylemiştim... İşte koca Muslera ve takımdaşı nasıl kaptırdı topu Amir'e... O gol maçın çözüldüğü an oldu.