Efendim; Sergen Yalçın da ekrandaki yorumcular kervanına katıldı. Ve de bir gazetenin köşesine oturtuldu. Hayırlı olsun, başarılar... Ancak ne var ki, aynı Sergen, spor sayfalarına dönen Sanem Altan'ın röportajına hiç de hoş olmayan bir mesajla katılmış... Kendisinin, bence 23-24 yaşında bıraktığı ama, boş boş bu yaşına kadar götürdüğü futbola, Hakan Şükür'ün de pes etmesini istemiş. Tam tersine, 37 yaşını süren Hakan Şükür'ün futbola devam isteği karşısında saygıyla eğilmeliydi. Üstüne üstelik Hakan bu yaşa kadar nasıl ayakta kaldı, ona bakmalıydı... İşte Türk futbolu ve onun medyası budur... >> Sessiz maç bitiyor ama... Futbol Federasyonu, son toplantısında aldığı bir dizi kararla yenilikler getirmeye çalışıyormuş. Bunların başında da küfürlü tezahürata seyircisiz maç cezası kalkıyor, bunun yerine para cezası geliyormuş. İnternet sitelerinden yapılan suçlayıcı açıklamalara ve de yönetici feryatlarına da yüksek para cezası kesilecekmiş... Elde edilen gelir de yatırımlara yönelik kullanılacakmış... Seyircisiz ceza yerini yabancı saha maçına bırakacakmış... Hem de nerelerde... İyi güzel de, Süper Lig maçlarındaki cezaların çekimi dandik tribünlü, güvenliksiz illerde mi olacak? Yüksek para cezası ne kadardır? Bazı yöneticilerin gazino bahşişleri kadar kalırsa, geçiniz... Bekleyelim, görelim... >> Aziz Bey'in Kezman'ı kaç para? Gülmemek elde değil... Fenerbahçeli Aziz Bey, bir okulun davetinde, "Kezman'ı şimdi almaya kalkışsanız, 10-15 milyon euro ödemek zorunda kalırsınız" dediler... İlahi Aziz Bey, sen çok yaşa e mi! Kezman'ı üç kuruşa bile alacak çıkmayacağı için, bu 22 milyon euroluk falsoyu başka nasıl ört bas edebilirdiniz ki? >> Polat'ın acı feryadı! Öteden beri kaç kere yazdım, kaç kere ekranda söyledim... Neyi mi? Bu Seyrantepe'nin Aslantepe'ye döneceğini hiç beklemediğimi... En sonunda da G.Saray Başkanı Sayın Adnan Polat feryadı bastı... Bir hayli can sıkıcı rötar varmış... Hatta bir aralık TOKİ'nin işi geri aldığı haberleri de çıktı ama, sonra yalanlandı... Neyse... G.Saray'ın Ali Sami Yen'i sahiplenip, oraya bir Aslansaray dikememiş olması, bence tarihi bir falsodur... >> L'Equipe'i bile ne hale soktuk! Dünyanın en büyük, en tanınmış, en itibarlı ve en yüksek tirajlı spor gazetesi, hiç tartışmasız Fransız L'Equipe'tir... Ama gelin görün ki, onlar da bozulmuşlar... 36 yaşındaki Thuram'a G.Saray'ın talip olduğunu, birilerinin uçurtması ile yazdılar. Sonra da pardon dediler... Haaa "pardon" bile bu gazetenin büyüklüğünü ortaya koyuyor... Daha doğrusu bizimkilerle arasındaki farkı... >> Ultraaslan da yanlış! F.Bahçelilerin Antu Com'una "Neden Türk ismi kullanılmıyor" diye yazmıştım ya, geçen hafta... Çok öfkelenmişler ve de başka kulüplerin sitelerindeki yabancı isimlere dikkat çekmişler... Doğrudur... Neden Ultra Aslan da, Aslan Cimbon değil mesela... Neden Web Kartalları da, Kara Kartallar değil... Tıpkı neden Antu com da, Sarı Kanaryalar sitesi değil... >> Nuri denince... Beşiktaş, A Milli Takım'dan Ümit Milli Takım'a neden aktarıldığını bir türlü anlayamadığım Nuri'ye talip oldu. Henüz bir sonuç yok... Nuri'yi en son Ümit Milli maçlarında izledim... Şu anda yerli olarak onun kadar oyun kurucu, yani yönetici ve yönlendirici bir Türk futbolcusu olmadığını gördüm... Yani Tümer mi, Nuri mi, diye adama sormazlar mı? Öyle ya adamı Feyenoord'da o kadar çok oynatırlar mı? Bakalım Beşiktaş, bence en iyi transferi olabilecek Nuri'yi kapabilecek mi? >> Acaba bizim gibisi var mı? Gerçekten çok merak ediyorum... Şu bizim milli takımın teknik kadrosunun dışında kupaya taşınan konukların yarısı, ya da yüzde onu kadarı diğer ülkelerin kafilelerinde var mı? Ne olur bilen varsa bana iletsin... Tabii isim isim, sağlam listeyle... Neden biz böyleyiz? Yani düne kadar hiç mi böyle büyük bir futbol organizasyonu görmedik? Şu işlerden bir vazgeçsek... >> Selçuk Yula hem atv'yi hem Sabah'ı yaktı EURO2008'in şifresiz yayın ekranı atv'de yorumculuğa soyundurulan Selçuk Yula, Almanya-Avusturya maçında hiç de tarzına uymayacak şekilde eski bir Dünya Kupası'ndan bir maçın sonucu ve yorumu üzerinde ahkam kesti. Maçı anlatan TRT'deki kardeşim de bu yanlış ahkama balıklama daldı. Etti mi iki faul. Bu kadar mı? Hayır. Dün sabah, Sabah gazetesine baktım Selçuk Yula'nın ahkamı, yayıncı kuruluşun gazetesini de yakmış. En iyisi ben düzelteyim bari. 1982 Dünya Kupası'nda Almanya-Avusturya maçı 0-0 değil, 1-0 Almanya'nın galibiyeti ile bitmişti. Bu sonuç, iki takımı da bir üst tura çıkarıp Cezayir'i patlatan tek sonuçtu ve oldu. O tek golü de Hrubesch atmıştı. >> Stajyer Zico! Dün de böyle yazdım ve söyledim, bugün de yazar söylerim... Şimdi merakla Zico'nun nerede çalışacağını bekliyorum... Zaten F.Bahçe'deki Brezilyalılar bile Zico'yu demeçleriyle boşadılar da, bizim bazı futbol hastaları hâlâ yüksek ateşle dolaşıyorlar... Yazık! Galiba onlara da Azisilin gerekiyor...