O fotoğraf!

A -
A +

İki hafta önceki "Kemal Abi'nin Haftalığı'nda", Adapazarı Beşiktaşlılar Derneği'nin açılışında bir fotoğrafa kısaca değinmiştim. Süleyman Seba'nın bir zamanlar Baba Hakkı'nın elini öperken çekilmiş fotoğrafın altında poz verişini dile getirmiştim. Ve o gün, bu fotoğrafla ilgili geniş bir yazı yazacağımı belirtmiştim. İşte o yazı... Beşiktaş'ın efsane kaptanı Baba Hakkı'yla (Hakkı Yeten), yine efsane başkanı ve bu makamında süreklilik rekortmeni Süleyman Seba, aynı Beşiktaş onbirinde kader birliği yapmışlar, birlikte sevinmişler, birlikte üzülmüşlerdir. Yani aynı takımın futbolcularıdır. Kim bilir, belki de Seba'nın yaptığı kötü bir ortaya Baba Hakkı, o kendine has tavırlarıyla öfkelenmiş, ya da tam tersi, attığı golde en büyük pay sahibi aynı Süleyman'ı kucaklamıştır. Sahaya çıkarlarken, aynı umudu, aynı endişeyi taşımışlardır. Ammaaaa, aynı Süleyman, futbolculuk hayatının hiçbir döneminde Baba Hakkı'dan önce duşa girme saygısızlığı yapmamıştır. Aynı Süleyman, o devirlerin en baba gazetecisine bile attığı golden sonra poz verme fiyakasına kapılmamış, hatta maç sonrası röportaja veya demece çene açarken, Baba Hakkı'nın gözlerinden izin istemiştir. Bu izin, bakışa göre yoksa, röportaj da, demeç de olmamıştır. Baba Hakkı 10, Seba 7 numaralı formalarla Beşiktaş'a hizmet ederlerken, tekrar tekrar vurguluyorum, yani aynı takımın futbolcularıyken, Süleyman da, diğer efsane futbolcular da 10 numaralı futbolcunun bakışlarından gözlerini kaçırmak terbiyesine sıkı sıkıya sarılmışlardır. Yıllar geçmiş, futbolculuk bitmiştir. Süleyman Seba, devlet hizmetine girmiş, Baba Hakkı da Denizcilik Bankası Hukuk Müşavirliği'ni üstlenmiştir. Ama her iki eski futbolcu da, futboldan, daha doğru bir deyişle Beşiktaş'tan kopmamışlar, her fırsatta kulübün yetkili kurullarında görev almışlardır. İşte bu süreçte bile, sağaçık Süleyman, kaptanı soliç Hakkı'nın elini öpme alışkanlığını terk etmemiştir. Bu, Osmanlı'dan bizlere kalan, belki de en önemli hasletlerimizin başında gelmektedir. Saygıyı, yürekten bağlılığı ifade eden "El öpme" bugün yerini, ne yazık ki, uzaktan "Hello" sesli bir el sallayışa bırakmıştır. Yani, Osmanlı'dan miras, Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan 1980'li yıllara kadar gelen Türk'ün sağlam ahlâk ve aile yapısı, Batı montajında değerlerini bir bir kaybetmeye başlamıştır. Bu, toplumun her kesiminde kendini gösterirken, sporda, hele hele futbolda alabildiğine şaha kalkmıştır. Ne takım kaptanının, ne başkanın Baba Hakkı şeklinde ağırlığı kalmıştır, ne de saygı abideliği... Süleyman Seba'nın, Baba Hakkı'nın elini öptüğünü belgeleyen fotoğraf ki, yanılmıyorsam o günlerde her ikisi de 70'li yaşlara dayanmışlardı, aslında bu ülkenin her metrekaresine dikilmelidir. Dikilmelidir ki, bu toplum dünya coğrafyasının hiç bir yerinde bulunmayan hasletlerini hatırlasın... Hatırlasın ki, iki paralık sözümona sanatkârların vurulması ekranları saatlerce işgal etmesin, ekranlardaki seviyesiz, halkı sömürücü, ahlâkı zedeleyen, bozan yayınlara son verilsin, gazeteler dürüstlük ilkesine yeniden kavuşsun, sporcu, hele hele futbolcu başarının, onu yakalamanın çalışmak ve takım içi arkadaşlıktan, saygıdan geçtiğini hatırlayıp parayı ikinci plana itsin... Baba Hakkı şimdi aramızda yok... Onunla en son, yanılmıyorsam, Kahraman Kartal'ın transferi sırasında, Karaköy'de sık sık uğradığı bir dost mağazasında sohbet etmiştim. Süleyman Seba'yla, yakında ortak dostlarımızla buluşma sözü verdik, birbirimize... Sık sık da telefonla görüşüyoruz. Baba Hakkı bugün yok. Yarın Süleyman abi de, ben de yok olacağız. Bu, önüne geçilemez bir kanundur. Ama bu ülkenin o fotoğrafta saklı, her hangi bir kitapta yazmayan öyle kanunları vardır ki, önemli olan onların hep yaşamasıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.