G.Saray, Frank de Boer'i transfer gündemine aldığı süreç içinde Barcelonalı birileri bu futbolcu için, "Artık o golf oynar" diye bir yaklaşımda bulunmuştu. Ben bu yakıştırmayı sevmemiştim. Hâlâ Hollanda Milli Takımı'nın kaptanlığını yapan bir futbolcu nasıl golfçü olurdu. Sonra baktık ki, G.Saray takımının bugünkü o alıştığımız müthiş presinden yarım porsiyon gösteri bile yapılamayınca, gerçekten Frank de Boer golfçü inceliği içine giriverdi. Yani bir savunma oyuncusu olarak pozisyonlara ne kafasını, ne vücudunu, ne de ayağını sokuyor. Dün akşam da "bu incelik" içindeydi. Bir de lotaryacıdan bahsedelim... Benim gibi yaklaşık 10 senedir sadece bu ülkenin değil, Avrupa'nın da en iyi üç hocasından biri olarak yorumlayıp gösterdiği Fatih Terim, ligde geniş kadrosuna almayıp PAF'a sürdüğü Tamas'la, hem de dötlünün sağ kanadında oyuna başlıyor. Hani Tamas üç otuzluk olsa diyeceğim ki, tecrübesine sarıldı. Ama çocuğun daha nüfus kağıdına kıvrım bile düşmemiş. Bizim futbolun içinde yoğurmayı düşünmediği oyuncuyu Şampiyonlar Ligi'nde, hem de ne fizik, ne teknik, ne de çabukluk olarak üstesinden gelemeyeceği geri dörtlünün sağ kanadına koyuyor. Vallahi pes hocam. G.Saray yine tuhaf gibi görünen kadrosuyla maçı bizim Nihat'ın öldürücü bir deparı yüzünden ve de Tamas'ın tünelinden uzun süre 1-0'dan kurtarmaya çalıştı. Bu kurtarma süreci içinde rakip sahaya iyi yerleşen G.Saray, sezon başında vurguladığım gibi ancak Hakan Şükür'le kurtulabilirdi. Öyle de oluyordu neredeyse. Hakan'ın nefis golüyle baskının karşılığı tam alınmışken, bir anda golfçü, Alonso'nun hayatında belki ikinci kafa golüne büyük incelik gösterip izin veriyordu. Bu arada Ergün'ün aile hayatından bekârlığa geçişi de bu futbolcuda çok ciddi bir düşüş meydana getirip G.Saray için büyük bir kayıp oluyor. Ben bir önemli olguyu daha vurgulamak istiyorum. G.Saray geçen yıl Avrupa piyasasında kaybettiği itibarın faturasını artık maçlarına sıradan hakemler gönderilerek de ödemeye başlamıştır. Asıl önemli gelişme de bence budur. Alman hakem gösterdiği kartlarda G.Saray'a çok haksızlık yapmadı ama göstermediklerinde İspanyol takımına da kıyak geçmedi değil. Hasan'ın tam rakibini attıracakken kendisini attırması ise artık G.Saray'da hakikaten çok şeylerin değişmesi gerektiği gerçeğinin altını da sanki imzaladı. Son bir cümle: Bülent, Sabri ve Hakan Şükür'le bir koca G.Saray, hele hele buna hocasının da lotaryaları eklendikçe bana göre ne ligde var olabilir, ne de Şampiyonlar Ligi'nde grup üçüncülüğüne bile tutunabilir. Tekrar ediyorum; Şampiyonlar Ligi'nde maç kaybedilebilir ama önemli olan itibar kaybetmemektir. İşte olan o itibara olmuştur.