Olan ülke futboluna oldu!

A -
A +

Ersun Yanal'ın istifası, ya da Vestel Manisaspor Yönetimi'nin "Bıçak kemiğe dayandı" diyerek sözleşmenin karşılıklı feshi için adım atışı, ne derseniz deyin, ülke futbolu için çok geç alınmış bir karar oldu. Çünkü Vestel Manisaspor, ekonomisi, çağdaş vizyonu ile ülke futboluna yepyeni bir boyut sunmanın merkezi idi. Artık ekonomisi büyük kuruluşlar ülke futboluna girecek ve böylece bu branştaki standardımız yükselecekti. Kim bilir belki de Oftaş'ı almak için kollarını sıvayanlar bile vardı. Ama bir teknik adamın elle tutulur, gözle görülür biçimde bir takımı felakete sürükleyişine bu kadar tahammül göstermek yanlıştı. Neyse... Umarız "Zararından neresinden dönülse kardır" kanunu işler de Vestel Manisaspor beklediğimiz hedeflerini vurur ve peşine takılanlar olur. Ama bir önemli durum daha var. O da, ülkedeki ham, spor yorumcularının bilgi kıtlığı sebebiyle bindikleri hayal dünyalarından bir an önce inip, ülke futbolunda yara açmamalarıdır. Öyle değil mi, bir zamanların Ersun Yanal hayranı Ankaralı okurum... > Tigana'nın tahammül sınırı! İnanılır gibi değil... Sürati, çabukluğu, iki ayağıyla etkili şut atabilmesi ve de fizik mücadelesi ile dikkat çeken İbrahim Akın, resmen iflas etmiş. "Oynatılmıyorum" diye isyan eden İbrahim, Bobo'nun sakatlığından doğan şansı sıfır çekerek kaybetti. İşte "Sergen kopyası..." Ve de Tigana bu oyuncusuna 64 dakika tahammül ederek takımı resmen on kişi oynattı. Bu kimin kopyası sizce? > Gerets'in müthiş çelişkisi! Galatasaray Teknik Direktörü Gerets, Konya beraberliğinden sonra -ki Ergün'ün önüne tampon yapmayıp 2-1 galipken santrfor değiştirdiğinden sonuç tamamen onun eseridir - tuttu, "4-3-3 oynayacağımızdan Hasan Şaş ve Necati'yi kadroya almadım" dedi. Vah, vah , vah! Be Gerets Hoca; madem 4-3-3 oynayacaktın, o zaman sağ çizgide Kabze mi oynar, yoksa adam geçme özelliği olan Hasan Şaş mı? Bu sezon balın yanında değil ama en azından yarınların için dersini çalış... Haaa bir de "Sözleşmemin uzatılması ile ilgili sorulara ve haberlere gülüyorum" demişsiniz... Gerçekten ben de gülüyorum... > Del Bosque kimin meselesi! Beşiktaş'ın başı büyük dertte. CAS, Beşiktaş'ı, Del Bosque'ye milyonlarca euro tazminat ödemeye mahkum etti. Bu acı haberden sonra Beşiktaş cephesinden şöyle bir yakarış patlamaz mı; "Bu, bizim değil, ülkenin meselesidir..." Yok canım! Daha neler! Siz, bir teknik adama imza attırırken yanlış yapın, sonra sulh olmak yolunda aldığınız teklifleri de büyük bir havayla elinizin tersiyle itin, şimdi de kalkın, "Yetiş ey Türkiye" diye nara atın! Tek yol var; O da Del Bosque'nin babacanlığına sığınıp, az zararlı kurtulmak... > Hıncal Uluç dostum, bilgin az! Hıncal Uluç dostum, geçen haftaki spor köşesinde, Fazıl Say resitalinin ve de Mehmet Yozgatlı röportajının ajans kanalıyla gazetelerde yer almasını ölmüş gazetecilik yansıması olarak yorumlamış. Sevgili Uluç; bilgin eksik... Say'ın resitaline gazeteci alınmadığını, Fenerbahçeli herhangi bir futbolcunun röportajı sırasında da FBTV'nin tanık olarak yer almasının zorunlu olduğunu, belli ki bilmiyorsun... Yani gazetecilik, gazeteye yansımadan öldü, haberin olsun! > Havaalanı taarruzu! Galatasaray'ın Konya dönüşü, havalimanında Gerets istifaya davet edildi, hatta üzerine de yüründü. Birinci tepki, taraftarın hakkıdır. Ama ikinci eylem doğru değildir. Kimileri de bu nümayişin bir organize iş olduğunu iddia etti. Yani liseli olma ya da olmamak meselesi Galatasaray'ın en ciddi derdi oldu. Oysa eskiden liseli olmak Galatasaray için en büyük farklılık, en büyük avantajdı. Ne günlere geldik değil mi? > Habere dikiz! Geçtiğimiz haftalarda ünlü gazetelerimizin spor sayfalarında ve spor gazetelerinde, Fenerbahçe'nin gündeminde Carew'in bulunduğu haberi yer aldı. Hemen ertesi gün de, Carew olmazsa sol arka, yani sol bek Gilberto'nun hedefe konduğu haberi vardı. Yani santrfor olmazsa, sol bek! Ne kafa! Koşun koşun, yeni dağıtım başlıyor. Size de çıkabilir... > Angelina Jolie olabilmek! Angelina Jolie, bir Amerikalı aktris... Ünlü Brad Pitt'in eşi... Düne kadar biri Kamboçyalı, diğeri Etiopyalı birer çocuk evlat edinmişti. Sonra da kendisi bir bebek dünyaya getirdi. Şimdi de bir Vietnamlı çocuk daha evlat ediniyormuş... Neden mi yazdım... Eeee bizim, onca reklam, dizi ve TV programından dünyayı götürüp, ekranlarda "Çok seviyeli bir ilişkimiz var diye" övünen gece kuşlarımız var ya, hani belki de onlar da bir sevap işlemeyi düşünürler diye... > Çiftetelli ve senfoni! Bizim İbrahim Seten, yani Vatan'ın spor müdürü, geçen hafta tutmuş, Fenerbahçe'nin 100. yıl senfonisi, daha doğrusu Fenerbahçe'yi böyle bir kültür aşaması yaptığı için överken, 75. yılın çiftetelli ile kutlanışını eleştirmiş. İbrahim kardeş; o çiftetellili dönem olmasaydı, bugün senfoni de olmazdı... Üzüldüm... Fenerbahçe'nin tarihine böyle sataşılamaz... > Ümraniye'de puro kokusu! Geçen hafta, Beşiktaş'ın yeni futbol şubesi sorumlusu Celal Kolot ile futbolcu Gökhan arasında Ümraniye'de tatsız bir olay yaşandı. Haberin ardında da, Ümraniye'de içilen puronun konusu edildi. Hatta Tigana, puro kokusuyla dalga da geçti. Bakın nereden nereye... Beşiktaş'ın en büyük rakibi galiba sahada da değil, saha dışında da... Nerede mi? Ümraniye'de, Fulya'da, Akaretler'de galiba... Dünyanın çağdaş ülkelerinde futbolcu da, teknik adam da yöneticiyle her gün, hem de puro kokusu altında yüz yüze gelmek istemez... Ah bizim yöneticiler bunu bir öğrenebilseler... > Mehmet Özhaseki'nin sihri! Kayserisporluların fahri veya Onursal Başkanı, Sayın Mehmet Öshaseki, geçenlerde, Futbol Federasyonu'nun görevden çekilerek seçime gitmesinin bölünmüşlüğü önleyeceğini belirtmiş. Doğrudur! Sayın Başkan, en sihirli metotla Kayserileri ayırarak, iki Kayseri takımını Birinci Lig'de oynatmıştı... Eee ne de olsa bir bilen konuşuyor. > Spor terörü böyle önlenmez! Ankara'daki A.Gücü-Beşiktaş maçı öncesi, sırası ve sonrasında meydana gelen olaylarda, emniyet 60 kişiyi göz altına almış. Bunlardan 19'nun yaşı 18 olmadığından serbest bırakmış. Gerisini de hakim salıvermiş... Ben emniyetin yerinde olsam, bundan böyle olayları sadece seyrederim... Spordaki terör böyle önlenebilir mi? Böyle bir tutum emniyet görevlilerini hedef adam yapmaktan öteye geçer mi? Devlet bir an önce ne yapacaksa yapsın... > Bu kadarı da fazla! F.Bahçe yine bir uyuşmazlığa, bir mızıkçılığa çanak tutuyor. Fortis Türkiye Kupası için yıllık 13, 5 milyon dolarlık hakkının yeni bir ihaleyle arttırılmasının öncülüğüne çıktı. Yahu bu ne doymazlık! Türkiye Kupası bundan önce kaç lira değerdeydi? Sadece üç beş seyirciye oynanan, zarardan başka hiçbir şeye yaramayan bir futbol platformu idi... Bugün 13, 5 milyon dolar bedeli var... Ya yeni ihaleye çıkıldığında bu para bile bulunamazsa ne olacak? Haaa size bir şey olmaz ama, ya diğerleri? Ama "Benden sonra tufan" demek var ya... > Levent Kızıl'ın korumaları! Bursaspor-Fenerbahçe maçının sonlarına doğru Bursa seyircisi, başkanlarını istifaya davet etti. Sloganların başında da, "Fenerbahçeli başkan istemiyoruz" vardı. Vay sen misin? Başta Erman Toroğlu olmak üzere, bizim spor basının büyük bir bölümü Levent Bey'in korumalığına soyunmaz mı? Yok efendim, bu takımı İkinci Lig'den almış da, Birinci Lig'de iyi duruma getirmiş de, bu nedenle nasıl olur da aleyhinde slogan atılırmış... Başkan'ın bu gürültüde hiç mi payı yok? Hiç mi buna çanak tutmadı? Haaa bir de Levent Bey maç sonrası, "Kimseye hesap verecek durumda değilim. Beni tanıyan iyi tanır" demez mi? Hani şu "Haluk Ulusoy'a oy vermek benim adamlığımın gereğidir" diye imza veren Levent Bey... > Erman Toroğlu Tigana trajedisi! Efendim; Erman'ın Maraton'da Tigana ile ilgili yaptığı yorum üzerine, Fransız hoca suç duyurusunda bulunmuş. Hakkıdır... Ancak ne var ki, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, Erman gazeteci olmadığı gerekçesiyle dosyayı Ankara'daki makama sevk etmiş... Yani, Erman'ın işinin Ankara'da kabzımallık olduğu gerekçesiyle... Bu haber üzerine bizim basının ünlü spor gazetecileri Tigana'ya veryansın ettiler. Acaba doğru mu yaptılar? Ya Tigana yarın ülkesine döndüğünde, "Yahu bu Türkiye öyle bir ülke ki, kabzımallar, hem de yayıncı kuruluşlarda yorum yapıyorlar" derse ne olur? Kim kime güler sizce?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.