Milli Takım ikinci defa karşısına çıktığ Avustralya'yı bu defa da yendi. Yendi yenmesine ama, ilk maça oranla çok sancı çekti, kalesinde çok ciddi tehlikeler yaşadı. Peki, bu aleyhte oluşan durumun sebebi nedir? Yorgunluk mu, saha, seyirci ve hava değişimi mi? Hayır... Geçen maçtan sonraki yazımda da ağırlık biçimde Milli Takım'ın acilen bir ön liberoya ihtiyacı olduğunu vurgulamıştım. Emre ilk oyunda bu görevi mükemmele yakın yerine getirmişti ama, onun rakip kaleye daha yakın mesafelerde büyük oyunculuğunu sergilemesi gerektiğini de dile getirmiştim. Çünkü Emre topla tanışmak, adam eksiltmek gibi önemli görevlerin üstesinden gelmiş olmasına rağmen hâlâ rakip ceza alanına 15-20 metre uzaklıkta kalıyordu. Ersun hoca bu maçta, ilk maçın ilk 10 dakikasında oradan aldığı Ümit'i yine oraya sürdü. Ama olmadığı, olmayacağı da sanırım artık anlaşılmıştır. Hele hele Ümit'le Okan'ın yakın oynamaları, Nihat'ın Hakan Şükür'e çok uzak kalması, Ersun hocanın bu maçın planlamasındaki yanlışları idi. Yani Nihat'la Okan, ileri uç arkası gibi göreve soyununca, takım sahaya oturamadı ve rakibe orta alanda çok top kullanma izni verdi. Bir kanatta Serhat, diğerinde ise Tuncay'ın oynaması, yani Daum kurgusu, hücum çıkışlarında ciddi arızalara neden oldu. Serkan'ın sağ arka, İbrahim Üzülmez'in sol arka denemelerine "Deneme - yanılma metodu" açısından diyecek bir şey olamaz ama, İbrahim Toraman'ın tandem görevini yapamayacağı açıkça bir kere daha ortaya çıkmıştır. Ersun Yanal hoca açısından galibiyete endekslenmiş biri değilim. Şenol, Fatih ve Denizli hocalar döneminde de sonuççu değildim. Ama takımın sistemi ve sistemin içinde kullanılan oyuncular açısından teknik analiz yapmaya gayret ettim. Özel maçların önemine de inanırım. Zaten oynadıklarına göre özellikleri vardır demektir. O halde, şimdi en önemli vurguyu yapalım. Ersun hoca bu deneme - yanılma sürecinde mutlaka ama mutlaka sistemin aradığı ön liberoyu bulmalıdır. Emre ise bu ön liberonun eşi olmalıdır. Rizesporlu Koray üzerinde durulmalı mıdır? Galiba öyle... Yani onu ilk onbirde bu hazırlık maçlarının bazılarında arka arkaya görevlendirmek gerekiyor. Ya da Ersun yeni bir keşifte bulunacak. Emre, Hasan Şaş, Tolga gibi oyuncular için ki bunların içinde Tolga yeni nesilden gelen olarak, ilk onbir vizesi almış ilk oyuncudur. Fatih Akyel'in henüz formda olmayışı, belki de bundan sonraki bazı hazırlık oyunlarında Ümit Davala'yı karşımıza çıkaracaktır. Zaten bu ikili de o yerin gerçek sahipleridir. Sol arka ise bana göre hâlâ adamını arımaktadır. Hele hele Yıldıray'a öyle ihtiyaç vardır ki, Nihat, Hakan Şükür'den uzak yaşamasın. İzin verirseniz şu Bülent Korkmaz'a özel birkaç satır ayırayım... 35 yaşını geçmiş bu delikanlı bu ülkenin gençlerine dinamizm ve profesyonellik dersi vermeye devam etmektedir. Hatta başkalarına da... Ne mutlu ki, Ersun hoca bu dersten nasibini almadı.