Önemli olan çıkış mı?

A -
A +

F.Bahçe'yle G.Saray, gerçekten de son yılların en önemli oyunlarından birine çıkacak. İki kulübümüzün yüz yıla yakın tarihlerinde şampiyonluğu belirleyen çok müsabaka oynadıkları hem hafızalarımızda, hem de arşivlerimizde hâlâ yaşamaktadır. Ama bu defa her alanda ciddi değişimlere uğramış bir Türkiye'de ülkemizin bu spor lokomotifleri karşı karşıya gelecektir. Bu müsabakadan sonra da sadece üçer doksan geriye kaldığından, yani maraton iyiden iyiye kısaldığından, tansiyon aşırı şekilde yükselmiştir. İşte bu iki önemli sosyolojik ve sportif faktör çakıştığından, "Yüzyılın maçı" damgası yiyen bu oyun, dileriz ki, sadece saha içi mücadelesi ile akıllara kazınır. Kim şampiyon olursa olsun, bu bizi ilgilendirmez. Çünkü biz ekmeğimizi gazetecilikten ve onun lokomotif branşı spor yazarlığından yemekteyiz. Ama medyadaki varoluşlarını amigosal davranışlara borçlu olanlar aynı çağdaş düşünce çizgisinde yürüyememektedir... Spor Yazarları Derneği de ne mutlu ki, bir on yıllık rötarla acı sona doğru gidişe sert, anlamlı, umut verici bir bildiri ile uyarıda, tepkide bulundu. Bütün bunları yan yana getirdiğimizde, taraftarın galibiyeti ya da maçın berabere bitmesinden önce önemli olan müsabaka sonrasının çabuk unutulacak sükunetle yaşanmasıdır. "Burası falanca yer, burdan çıkış yok" sloganının yüzlerce yaralı, kırık-dökük mesken, dükkan, mağaza camları, parçalanmış arabalar ve de en fecisi ölüler üretmemesi birinci dileğimiz olmalıdır. Ve bunların yaşamaması için de İstanbul emniyetinin her zamankinden daha keskin tedbirler alması gerekmektedir. Bunların en başında geleni de, misafir takımın taraftarlarının stadı önce terk etmesidir. Bu, hafızalara öncekilerin izlerini silecek şekilde kazınmaya çalışılan "Derbinin fovarisi kimdir?" biçimindeki soru, daha geçtiğimiz hafta sonu maçları oynanmadan sorulmaya başlandı. Tekrar vurgulamakta fayda vardır; tarihte bundan daha kritik ve peşinde başka maç kalmamış, şampiyonu belirleyecek çok F.Bahçe - G.Saray maçı oynanmıştır. Ben bu pencereden bakarak, bir ön tahmin yapmaya çalışacağım... G.Saray yorgun, bıkkın, kadrosunda yurtdışı transfer ipini heyecanla çeken dört - beş oyuncusu bulunan, sisteminin gerekli kıldığı ileri uç elemanının yokluğunu çeken ve de bir numaralı joker oyuncusu Ümit'siz bir lider olarak sahneye çıkacak. Bu futbol olgularının yanı sıra, Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın maç sonrası maceralara kolayca sahne olabilecek konumu ve atmosferi de G.Saraylı futbolcuların rahatsızlığıdır. F.Bahçe ise şampiyonluğa tarihinde hiç bu kadar şartlanmamış, şartlandırılmamıştı. Sezon başından bu yana Revivo ve Rapaiç'in hünerleri ve kaleci Rüştü'nün büyük klası ile takım oyunu eksikliği handikapını kapatmaya çalışan F.Bahçe, yönetiminin tarihinde görülmemiş biçimde hocasına sahip çıkışı ve taraftarının itici gücü ile hâlâ unvan yarışında koşabilmektedir. G.Saray'da sistem, F.Bahçe'de sistemsizlik... Ama bana göre maçın sonucunu futbol topuna dokunacak ayaklar ve kafalar değil, o ayakların ve o kafaların yan faktörlerden aldıkları etkiler belirleyecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.