Orhan Saka ne söyledi ?

A -
A +

Orhan Saka ne söyledi ? Futbol Federasyonu Asbaşkanı Orhan Saka, bizim Kâzım Kanat'ın haberine göre, "Ligi, Avrupa Şampiyonası'nda yer alacak yabancılar için ertelemiyoruz" demiş. Dediyse ki, öyle anlaşılıyor, halt etmiş. Burası Türkiye Orhan bey!.. Allah korudu da, o karda kışta kimselerin başına bir şeyler gelmedi. Yoksa adama sorarlardı, domuzdan yana mısın, yoksa bizden yana mı diye... Antrenör pazarlama A.Ş! Yok yok böyle bir dükkan açılmadı. Ama Türkiye Süper Ligi ve İkinci Lig A Kategorisi maçlarının yayıncı kuruluşu, işsiz hocaları bir bir yoruma çıkararak, onları hocalarından memnun olmayan, ya da hocasız kalmış kulüplere hatırlatıyorlar. Hatta hatta sunuyorlar da... Siz de boştaysanız, kapıyı çalın! Nasıl olsa bir yerden birileri çıkıp, sizi de postalar. Şimdi aklı olan hoca, menajerden sıyrılıp, yayıncı kuruluşun kapısına sığınır... Ve sonra Türk futbolunda düşüş var diyorlar... Nasıl düşmesin ki?.. Lucescu da mı?.. Beşiktaş Teknik Direktörü Lucescu, doğrusu yanlışından çok fazla bir hocadır bana göre... Ama Malatya'da, Sergen, Ahmed Hassan ve İlie'yle oynaması yine bana göre büyük hataydı. Oysa Sinan tam bu maçın adamıydı. Gol falan garantisi olduğundan değil, rakip savunmayı o ağır sahada geriye doğru koşturabilecek yegane eleman olduğu için... Hatta hatta Serdar bile uyardı. Ama galiba düne kadar kimseyi mutlu etmemiş Sergen tutkunluğu, hem de fazlasıyla Lucescu'yu da yakalamış. Eh, hayırlı olsun ! Ahmed Hassan'ı da sonraların oyuncusu olarak yorumlamak - ki, bana göre de öyle - o sahada, o koşullarda sahaya sürmek de hocanın ilkeleriyle hiç mi hiç uyuşmadı... Şenol hocanın savunması! Şenol Güneş, Danimarka maçına öyle bir geri dörtlü çıkardı ve de onu kendi içinde değiştirdi ki, bu, alternatifin alternatifi bile olamazdı. Zaten olamadı da... Bu arada Rüştü'nün doksan dakika oynatılması ise Şenol hocanın hanesine kocaman bir artı oturttu. Geçmiş olsun hocam! Türkiye'deki bütün hocaların, Fatih Terim de dahil, hocası Metin Türel, Adana'da hafif bir kalp krizi geçirdi. Duyar duymaz aradım, hastane yatağında geçmiş olsun dedim. Eee ne de olsa, hem hocam, hem de gazetecilikte birlikte bir kaç defa Dünya Kupası izlemiş dostum. Ama hoca dikkat et! Çünkü etrafta tuhaf tuhaf hocalar türedi... F.Bahçe'nin bayan basketbol takımı! F.Bahçe'nin hem ligde, hem de Avrupa Kupaları'nda iyi işler yapan bir bayan basketbol takımı var. Ama aynı takım, bundan iki yıl önce, hem de ezeli rakibi G.Saray'ı dört defa üst üste yenmiş olmasına rağmen, Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını elde etmiş olmasına rağmen, 200 bin dolarlık masraf yüzünden yönetimince bu kupada oynamasına izin çıkmamıştı. Bu acı hatıra F.Bahçe'nin tarihinde hiç yaşanmamıştır. İnşallah bu defa, bayanların Avrupa yolu tıkanmaz. Fatih - Kemal nasıl kurban ediliyordu? Baktım, Gaziantep'te Fatih arka dörtlünün sağında, önünde de Kemal... Yani biri dört aydır sakatlığı sebebiyle oynayamıyor, diğeri ise "Ağır kulak vak'asından" beri hep yedek... Gaziantepspor bu bölgeyi koca bir ilk yarı otobana çevirdi. Ama Bülent diye toy bir delikanlı eline geçenleri kullanamadı. Şayet Nurullah bey hoca olsalardı, Lazarov'u oraya çekip, maçı çeviriverirdi. Ama nerdeee? Daum da böylece bu defa sağda yeni bir faciadan kurtulmuş oldu. Fotoğrafa bakın! Geçenlerde trafik kazasında vefat eden genç F.Bahçeli taraftarın evine taziyeye giden üç futbolcunun yanında amigo da vardı. Tıpkı, Ortega'nın bu amigonun ayağına gidişine benzer bir fotoğraf ! Ama aynı F.Bahçeli futbolcular acaba koca Birol Pekel'in evine gittiler mi? Zaten amigo ile gideceklerse de hiç gitmesinler. Ne günlere geldik! Günümüz F.Bahçesi'nde bu fotoğrafları artık daha sık göreceğiz... Tanju'nun bilgisayarı! Hürriyet'te okudum... Tanju Çolak bir bilgisayar firması açmış. İşleri de takımların performansını ölçmekmiş. F.Bahçe dışında, daha doğrusu Daum dışında bunu kullanmaya kimse itibar göstermemiş. F.Bahçe ise bu yenilik sayesinde tırmanışa geçmiş. Yapmayın yahu! Nurullah Sağlam olmasa, o yenilik olur muydu? Bir düşünün bakalım... Şifo mu, Malatya mı ezilecek? Malatyaspor, bu sezon UEFA'da oynamış ve bana göre ilk deneyiminde de iyi işler yapmış bir takım. Yani artık hedefini büyütmüş bir takım. Bu nedenle Şifo buraya erkendir. Bunu da nikahın daha ilk gününde yazmıştım. İnşallah yanılırım. Ama basamakları birer birer çıkmayıp, birden yukarı atlamaya çalışan, hem kendini yakar, hem de merdiveni düşürür... Ali Aydın fenomen mi? Bülent Yavuz'a sorarsanız, Ali Aydın bir fenomendir. Çünkü, kural hatası yapıp, belki de ligin akıbetiyle oynamış bir hakem, çok ama çok kısa süre sonra mesaiye başlamıştır. Ve başladıktan sonra devamlı yanlışlar içinde yüzmektedir. Burnunun dibinde, eğilerek topu eliyle oynayanlara penaltı cezası kesmemekte, faulleri süzememekte, eyyamcılık kartları göstermekte ya da göstermemektedir. Sen yine de bir düşün Bülent hocam! Çaktırmadan tetikçilik yapan, çooook ünlü hakemlerin var ha... Zidane mı, Sergen mi? Bu ülkede yapmışlardı, yarın da yapacaklardır, hâlâ Zinade'la Sergen'i kıyaslayıp, bir de utanmadan, sıkılmadan Sergen'i daha büyük futbolcu olarak gösteren, yorumlayan yorumcular, yazarlar var... Zidane, geçtiğimiz hafta, sadece bana göre değil, herkese göre, dünyanın en büyük kulübü Real Madrid'le 5 yıllık yeni bir kontrat yaptı. Ya Sergen? Ona da Hüsnü babası bir kayık yapar be! Ne de olsa Zidane'dan iyi... Öyle değil mi Vedat ve Sanlı? Mondragon ve Cordoba! İki Kolombiyalı kaleci, geçtiğimiz hafta takımlarının kazandıkları puanlarda baş rolü oynadılar. Hele Mondragon! Bratu, Hakan ve Necati'den oluşan tuhaf üçlünün arkaya da yansıyan hasarlarını inanılmaz kurtarışlarla tamir etti. Cordoba da öyle bir havada, öyle bir zeminde, nasıl yan top toplanır, bunun dersini verdi. Ender Aslan ve Türk seyircisi ! Efesli Ender Aslan, geçtiğimiz çarşamba Valencia'daki maçta beş faul aldıktan sonra kenara doğru gelirken, bütün salon, maçın bu yaşı küçük, basketbola göre boyu kısa ama, oyunu büyük sporcusunu ayağa kalkıp alkışladı. Ama ne yazık ki, aynı akşam Adana'daki stadda, rakibin milli marşı çalınırken rezilce tezahürat yapıldı. İşte medeniyet ve spor felsefesi farkı... Erdoğan Tuncer hangi yolda? Bu hafta sonu da Beşiktaş'ın divan seçim kongresi var. Erdoğan Tuncer'le, halen başkanlık görevinde bulunan Şeref Nasır aday... Tuncer'in, divan üyelerine gönderdiği "Beni seçin" bildirgesi elime geçti. Tuhaf! İçinde divan adaylarına çeşit çeşit, garip garip imkanların vaadleri bulunuyor. Bir anda kendimi Fenerbahçe divan toplanlantılarında mezarlık ve huzur evi isteyenlerin arasında gibi gördüm. Demek ki, her güzellik bir anda olmuyor... Beşiktaş'ın da meseleleri bunlarsa, ohoooo! TRT'de değişim! Baktım, TRT'nin pazar akşamları yayınlanan Spor Stüdyosu'nda Ömer Üründül ve Zeki Çol yoklardı. Merak ettim. Çünkü, doğru dürüst bilgi aktarabilen şu andaki yegane program buydu. Diğerlerindeki geyik muhabbetleri beni hiç mi hiç ilgilendirmiyordu. Araştırdım. Ömer'e de, Zeki'ye de "Teşekkür ederiz. Artık yoksunuz" demişler. Yerlerinde ne mi vardı ? Fasl-ı şahane... Sayın Şenol Demiröz; uzun süren mücadelelerden sonra göreve gelişinizin ilk uygulaması bu mu olmalıydı ? Eh, yarın, siz göreve geldiğiniz gün yazdığı yazıyla müthiş bir yağcılık sergileyen birini de yakında ekranda görürsem hiç şaşırmayacağım. O kim mi? O kendini biliyor. Yarın çıktığında da zaten deşifre olacak! ATV çadır tiyatrosu mu oldu? Kaç haftadır yazmamak için direniyorum. Çünkü programın sunucusu da, spor ekibinin büyük bir çoğunluğu da birlikte çalıştığım, hatta üzerlerinde ciddi emeğimin olduğu arkadaşlar ama önceki akşam ekrana gelen Bizim Stadyum'dan sonra hem gece geç saatte, hem de ertesi sabah bir çok telefon aldım. Hepsinde de böyle bir programın nasıl yapıldığını, daha doğrusu, böyle bir tiyatronun nasıl sahneye konulabildiğini sordular. Üzüldüm. Üzerinde emeğim olan gazeteciler Türkiye'nin en çok izlenen yani artık reyting endişesinden sıyrılmış olması gereken bir televizyonda bu çadır tiyatrosunu nasıl sahneye koyuyorlar? Ali Kırca'nın gerçek televizyonculuk yaptığı, dizileri sürekli birinci sıraya oturan ve de nitelikli bir çok programı olan ATV'nin geldiği zirvede spor programı böyle mi olmalıdır? Keşke yazmasaydım. Nobre'yi nasıl görmemişler? Nobre'nin F.Bahçe'ye yaptığı katkı çok büyük... Bırakın attığı golleri, yaptığı pres, her topa kendini gösterişi, alış verişi sevişi ile bu Brezilyalı hemen sivrildi. Acaba Brezilya Milli Takımı'nın seçicileri bu çocuğu nasıl kaçırdılar? Yoksa, Brezilya zaten çok iyi bir takım da, Nobre orada ortaya çıkamaz mı? Onu bunu bilmem ama, F.Bahçe'ye katkısı çok...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.