Ortega vak'ası!

A -
A +

Vallahi de billahi de neredeyse Irak veya Kıbrıs meselesi ağırlığı ve ciddiyetinde "Ortega vak'asını" ülkenin gündemine oturttular. Oturdu demiyorum, çünkü bana göre zaten gelişi, getirilişi büyük yanlıştı, gidişi de kurtuluş olduğundan böyle yorumluyorum. Ama gelin görün ki, Hürriyet'in genel yayın yönetmeni bile Çarşamba günkü yazısını Ortega üzerine bina etmiş... Eh, önüne gelen gazete sayfalarında köşe bulur, ekranlarda ahkâm keserse, Hürriyet'in genel yayın yönetmeni de aynı çuvala girer... Şimdi ben, bu ülkede daha ismi F.Bahçe için dolaştığında sevinç naraları atan, gelişini gözyaşları ile karşılayan, gidişine de aynı şekilde ağıt yakan gazeteci, yönetici, taraftar topluluğuna bazı sorular sormak istiyorum. Bu soruların cevaplarında da bu ülkenin, özellikle de spor kısmı başta olmak üzere, medyasının sağlık durumu ortaya çıkacaktır. Tabii cevaplar aynı zamanda taraftar ve yönetici kısmı için de ciddi ölçü değeri taşıyacaktır. Birinci sorum şu: "Ortega'nın düne kadar, ülke milli takımı ve Avrupa'daki Valencia, Sampdoria ve Parma kulüplerindeki icraatı ne merkezdedir? Yani bu futbol topluluklarının uluslararası sahadaki mesailerinde Ortega ne gibi olumlu katkılarda bulunmuştur?" Birinci sorunun cevabı şu: "Arjantin Milli Takımı ile iki Dünya Kupası oynamış, birincisinde yani Fransa'da ikinci turun ilk maçında, diğerinde ise yani G.Kore-Japonya ortak yapımında daha ilk turda elenmiş takımın futbolcusu olarak arşivlere geçmiştir. Avrupa'daki üç kulüpte, sürekli problem olmuş, futbolcu olarak hiçbir katkıda bulunamamış, hiçbir dönemde ilk onbirin direkt adamı olamamıştır. Zaten buralarda genelde sezonu bitirememiştir." İkinci sorum şu: "Ortega, 1998 Dünya Kupası'nda gariban Jamaika'ya attığı gollerle sivrildikten sonra üç Avrupa ülkesine gitmiş ve başarılı olamayıp, ülkesine dönmüştür. Sonra da Arjantin, Güney Amerika grubunda lider olup 2002'ye geldiğinde hem de en büyük favori olarak, neden onca dünya kulübü dururken Ortega'ya sadece F.Bahçe talip olmuştur? Öyle ya Milan, Juventus, B.Münih gibi devler bu çok müthiş (!) futbolcuyu akıllarından bile geçirmemişler de, F.Bahçe balıklama dalmıştır. Bu devler talip olsaydı, F.Bahçe'nin 22 milyon dolarının lâfı mı olurdu?" İkinci sorunun cevabı şu: "Yukarıda isimlerini sıraladığım devler, Ortega'nın sabıka dosyasını en ince ayrıntılarına kadar bilmektedirler. Bu biiir... İkincisi de, sadece üç - beş metreden sağa - sola yalpa yapıp adam eksiltebilen ve yakın mesafeye iyi pas atabilene ama, takım oyununa katkıda bulunmayan, saha içinde arkadaşlarıyla sürekli tartışan, şutu zayıf, saklanan, idmanı sevmeyen adama Avrupa'daki büyükler para vermezler. Zidane gibi, Figo gibi, Van Nistelrooy gibi, Henry gibi, Elber gibi, hem koşacak, hem araştıracak, hem ezecek, hem de en sıradan oyuncu kadar ter dökeceksin ki, transferin olabilsin." Üçüncü sorum şu: "Aklıma geldiği kadarıyla, Ayala, Batistuta, Placente, Veron, Crespo, Lopez, Sensini, Caceres, Zanetti, Sorin, Simeone, Balbo, Cruz, Esnaider gibi Arjantin Milli Takımı'nın futbolcuları, bazılarının emekliliği gelmesine rağmen, çıktıkları Avrupa seferinden hâlâ dönmemişler de, bu büyük yıldız (!) Ortega, neden tutunamamıştır? Üçüncü sorunun cevabı şu: "Çünkü bu isimler ve unuttuklarım hem gerçek yıldız, usta, hem de birer takım oyuncusudur. Daha da önemlisi, bunların hepsi birer gerçek profesyoneldir. Yani, meslek ahlâkları en üst seviyededir. Önemli olan bu değil midir? Biz neden, bu ilkeyi ihlâl etmeyi, çiğnemeyi kendine adeta kural yapmışların peşinde gideriz ki? Galiba asıl sorulması gereken de bu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.