Rakipsiz galibiyet

A -
A +

Bu cumartesiye Kayseri'deki Kayserispor - F.Bahçe maçı ile başladık diyebilirim. Orada F.Bahçe, henüz herşeyiyle 2.Lig'de kalmış bir takımı yürüyerek ve Hooijdonk marifetiyle yenmişti. Hemen biraz sonra da G.Saray, karşısında tıpkı Kayserispor gibi henüz 2.Lig normlarını taşıyan bir Sakaryaspor buldu. G.Saray kalesinde patlayan yıldırım golün maçın geniş zaman bölümünde arkasından benzeri golleri de getireceğini beklemek hiç mümkün olmadı. Çünkü G.Saray, maçın yüzde yüz hakimi olarak hemen hemen hiç zorlanmadan, sisteminde hiç arıza göstermeden, çok da pozisyon bularak oyunu bitirdi. Sakaryaspor kalecisinin sakatlanıp çıkması, ev sahibine dezavantaj değil, farktan kurtulma şansı sağlarken; G.Saray'ın 4-4-2'sinde bazı iyileşmeler, sisteme uygun gelişme ve değişimler gözlendi. Bunların en başında da Hasan'la Baliç'in gerek hücum, gerekse savunma anlayışlarında içeri sıkça girerek orta sahadaki kelle sayısını çoğaltmaları, bunlara zaman zaman da Necati'nin katılışı; Sakaryaspor'a göbekten çabuk atak başlatıp, Murat'ı Sakarya golündeki benzer pozisyonlara taşımayı önledi. Hasan'la Baliç'in gerektiğinde ya da uygun zamanlarda içeriye çabuk giriş - çıkışları Cihan ve Hakan Ünsal'la rakibi baskı altında tutma çemberini de sağladı. Daha sonra Baliç'in oyundan çıkışıyla, Sabri - Hasan Şaş kanatları hem dinamizmin tonunu yükseltti, hem de orta saha ve arka blokla çabuk alan daraltma doğrusu sağladı. Kilidi yine Türkiye'nin en büyük hücum oyuncusu Hakan Şükür çözerken, cebimizdeki notların altı kırmızıyla çizgili bölümünde şu cümle vardı: "F.Bahçe de, G.Saray da maçlarını karşılarında rakip olmadan kazandılar." Ama altını bir kere daha çizelim, 4-4-2'nin doğru uygulanma sinyallerini G.Saray takımından karşıda rakip olmamasına rağmen biraz olsun ilk defa aldık.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.