Rıdvan, destur de!

A -
A +

Rıdvan Dilmen kardeşim, yani kimilerine göre biz yorumcular içinde kehaneti en kuvvetli kişi, buyurmuşlar ki, "Trabzonspor yanlış adam aldı. Umut, Ersan Martin, Ömer Rıza, Yattara varken, Marcelinho alınmazdı." Yapma be Rıdvan; hiç Marcelinho ile yukarıda sıraladığın futbolcuların bir benzerlikleri var mı? Tigana tüy dikti! Beşiktaş Teknik Direktörü Tigana, Vestel yenilgisinden sonra, kötü futbolun ve kaybın sebeplerini açıklarken, sözlerinin sonuna bir bomba düşürdü. Tigana şöyle dedi: "Lige üç puan geriden başladık. Daha da kötüsü zor kapatılacak bir averaj da yedik." İnsaf! Şayet Tigana gibi bir futbol adamı, görev yaptığı ligde uygulanan averaj sistemini bilmiyorsa, zaten çekin kuyruğunu gitsin. Birileri Tigana'ya acilen üç sezondur uygulanan yeni averaj sistemini öğretmeli; öğretmeli ki, doksan dakikada ettiğinin üzerine bir de tüy dikmesin... Anelka, ya da korku filmi! Komik mi desem, trajik mi desem, bir türlü sıfatı oturtamıyorum. Aslında tiyatro dünyamızın büyük ustalarına sormalı, hangi yakıştırmayı yapmamızı... Neye mi? Tabii ki F. Bahçe ile Anelka arasındaki tarihte rastlanmamış ilişkiye... Bu ne biçim iş? Anelka abi, takım Kadıköy'de iken çalışmıyormuş, takım Türkiye veya İstanbul dışına çıktığında ise felaket çalışıyormuş... Sonra Zico'ya oynamak istediği veya oynamak istemediği maçları söyleyip, ona göre vaziyet alıyormuş. Sonunda da, duyuma göre, Zico isyan edip, Erciyes maçında kadroya almamış. Şimdi sıkı durun! Büyük başkan da, Anelka'dan, Kiev maçlarında oynayıp turu atlattıktan sonra transferine izin vereceğini söylemiş. Buna artık kargalar bile gülmez. F.Bahçe ya elenirse, diğer futbolcular, "Burası Anelka'nın babasının çiftliği mi" diye sormazlar mı? Eeee, Anelka abinin bugüne kadarki maliyeti 18 milyon doları geçti. Vallahi kulüp iyi yönetiliyor be... Adnan Polat gibi olunursa... G.Saray Başkanvekili Adnan Polat, Ankaraspor maçını, sahaya yakın bir yerde, tel örgüler arkasında izledi. Soranlara da, "VİP tribünü veya Şeref Tribünü olan yerde, oturması gerekenlerden fazla işgalciler var. Ben de bize ayrılan beşinci sınıf yer yerine burayı tercih ettim" diyerek tepkisini açıkladı. Helal olsun Polat! Türkiye'deki statların o tribünleri yıllardır çiftlik gibidir. Bu işgalin tarafları gitsinler de, Avrupa stadlarının o tribünlerine kimlerin girebildiklerini öğrensinler. Ben Başkan Canaydın'ın yerinde olsaydım, maçı gider Polat'ın yanından izlerdim. Hani bir yanlışın yarınlarda düzeltileme ihtimalini güçlendirmek için canım... Basketbolda şike var! Hemen yerinizden fırlamayın canım... Geçen haftaki köşemde de yazdım. Demek istediğim şu: "Aynı firmanın iki takımı aynı spor yarışmasının aynı kategorisinde yer alırlarsa, falan filan..." UEFA, muhtemel skandalları önlemek adına, bir şirketin ve bir patronun sahibi olduğu birden fazla kulüplerden ancak birine Avrupa Kupaları'nda mücadele etme izni veriyor. Ama biz şu anda basketbolda, yarınlarda büyük skandallar yaşatacak bir uygulamanın içindeyiz. Bu karar ne Turgay Demirel bırakır, ne basketbol, ne de buna seyirci kalan spor teşkilatı... Ben bu sene basketbol maçlarını çok ama çok daha dikkatli izleyeceğim. Benden ikinci kez uyarması! İşte tarafsız Türk spor basını! F. Bahçe-Erciyes maçının ertesi günkü Fanatik Gazetesi'nin bir sayfasını okuyunca, hayretler içinde kaldım. Bu gazetenin Şükrü Saracoğlu Stadı'nda bir locası varmış. Olabilir... Hani görevli arkadaşlar daha rahat maç seyretsin diye falan... Ama gel gör ki, haberde aynen şöyle deniyor: " ...Locanın çoğunluğu galibiyetten memnun ayrıldı... " Kayseri Erciyesspor takımı bu ülkenin, bu ülke gazetecilerinin takımı değil mi? Haaa şunu da merak ediyorum; aynı gazetenin İnönü, Ali Sami Yen, Trabzon Avni Aker ve de diğer şehirlerdeki statlarda da locaları var mı? Öyle ya tarafsız, ya da herkesin gazetesi değil mi? Mehpare Çelik! Sık sık sporun dışına çıkıp, ülkenin çeşitli meselelerine de giriyoruz ya... Bu defa da derdimiz TRT olacak... Türk televizyonlarının, hiç kuşkusuz, hiç tartışmasız, bir numaralı alaturka programları sunucusu Mehpare Çelik'tir... TRT-4'te gün geçmez ki, Çelik'in sunduğu eski programları izlemeyeyim. Anılar tazeleniyor, artık aramızda olmayan büyük ustaların eserlerini tüylerimiz diken diken, gözlerimiz nemli nemli dinliyoruz. Ve de Türkçe nasıl konuşulur, bilgimizi, görgümüzü tazeliyoruz. Geçenlerde dayanamadım, Sayın Çelik'i arayıp, eski-meski program ama, bir kere daha teşekkür edeyim dedim. Bir de ne öğreneyim, Sayın Çelik'in artık TRT ile ilgisi kalmamış... Yıkıldım... O da yıkılmış tabii ki... Yahu ey devlet; sen ne menem bir şeysin ki, elindeki değerleri böyle savurup durursun! Ama pardon; yalakalık, yalamalık, yağcılık ve de en önemlisi üç kuruşluk adamlar devri yaşadığımızı unuttum be! O programların yapımcısı sevgili dostum Samim Şenyüz, yani yerli Frank Sinatra; Allah izin verirse, bu cumartesi akşamı Ankara'ya maça geliyorum. Ne işi vardı Daum'la Denizli'nin! F.Bahçe'nin 100. yıl formalarında bir çok isim yer almış da, öyle veya böyle şampiyonluk yaşatmış hocalardan Daum'la Denizli'nin isimleri yazılmamış. Ve basın başta olmak üzere, futbolla ilgili kim varsa şaşırıp kalmış. Öyle şaşırıp kalmak yeter mi, a zavallılar. Yazın, yazın... Korkmayın incileriniz dökülmez... Orası artık sizin bildiğiniz F.Bahçe Spor Kulübü değildir. Peki, nedir? Siz bilirsiniz, hem de çok iyi bilirsiniz... Küfüre puan silmek! İşte kaş yaparken, göz çıkarmak diye buna denir. Futbol Federasyonu, adeta kendi kuyusu kazmak için ancak böyle bir karar alabilirdi. Küfür eden seyircinin takımına puan silmeye kadar varan yeni ceza sistemi, şayet uygulanırsa, bu lig bitmez. Ben, şimdiden söyleyeyim... Peki, küfürün önüne nasıl geçilir ? Geçilmez... Bu ülke insanının kültüründe vardır küfür... Küfüre karşı değil misin diye soracak olursanız, nasıl olmam ki... Ama böyle uygulama olmaz. Bırakın, küfür ede ede utanacaklardır. Yarın tribünleri boşalacak, takımları olumsuz etkilenecek ve kendi kulüpleri önlem alacaktır. Bence en doğrusu da budur... Washington ve İstanbul! ABD'nin başkenti Washington'da, şehir meclisi veya hangi sorumlularsa, bir karar alarak, yanlış bilgi edinmemişsen, yaz ayları boyunca 16 yaşından küçüklerin gece 22.00'den sonra sokağa velisiz çıkmasını yasaklamış. Bizde de, Kuzguncuklular Derneği Çengelköy Sivil Halk Girişimi, İstanbul Valisi Muammer Güler'e bir gecelik sükun için teşekkür etmiş. Hani şu Boğaz'ı cehenneme çeviren gece kulüplerinin kapatılma meselesi... A be sevgili Çengelköylü, Kuzguncuklu kardeşlerim; adamlar Boğaz'ın ne olduğunu nereden bilsinler ki... Kim bilir nereden düşmüşler İstanbul'a... Kim bilir nereden o paraları kazanmışlar... Onların Boğaz sefası anlayışı bu... Siz de dozu kaçırıp, Tevfik Fikret, Orhan Veli falan arıyorsunuz ama... En iyisi affedin onları... Bu kafalı hakemlerle zor! F.Bahçe-Erciyes maçında yardımcı hakem, Demirlek'i uyarıp Appiah'ı attırdı. Bence o olayda her iki futbolcuya da sarı kart daha uygundu. Ama aynı yardımcı burnunun dibinde olan ve son adam kuralı ile kırmızı kart da içeren penaltıyı Bülent'e işaret edemedi. Böyle hakemlik olmaz. Şayet, Appiah'ı attırdığında korktuysan, bayrağı oraya bırakıp eve gideceksin arkadaş! Gerets kimi protesto etti! G.Saray Teknik Direktörü Gerets'in, Ankaraspor'a karşı çıkardığı kadronun yönetimi protesto esprisi taşıdığı söylendi ve yazıldı. Şayet öyleyse, aslında Gerest kendi ipini çekti. Bunun devam edeceğini sanıyorum. Yani G. Saray, o armağan edilen, ya da tamamen futbolcuların özverisi ile kazanılan şampiyonluğun Gerets tarafından kazanıldığı sanıyorsa, vay haline... Ya Ersun Hoca, işte böyle! Yazdık, söyledik ama Ersun Yanal'a anlatamadık. Neyi mi? Futbolun sadece toptan hücum etmek olmadığını, savunma prensiplerinin sahaya yansıtılmadan, her türlü aksiyon için strateji belirlenmeden maç kazanılamayacağını... Bence Vestel'in bu son Beşiktaş maçı herkese (!) ders oldu. > Kayseri'nin niyeti bozuk! Kayserispor, gerek kadrosu, gerekse de teknik direktörünün gidişatı ile niyeti bozmuş, Dörtler'in haberi olsun! Bu bozuk niyet ne mi? Hemen şunu söyleyeyim; bir kere Dörtler'den ikisi ligi Kayserispor'un altında bitirir. Belki de bir üçüncüsü de... Yeter ki, erken formun faturası olan duruş ve iniş az hasarla atlatılsın. Yeter ki, savunmanın göbeğine alternatif takviye yapılsın. Benden söylemesi! Haaa az kalsın unutuyordum. Taraftarı, ya da Kayserili takımına ayıp ediyor. Neydi o kale arkasının boşluğu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.