Romalılar ne gülmüştür!

A -
A +

G.Antepspor - F.Bahçe maçının analizini devre devre yapmakta fayda var. İlk 45'te karşımızda çok ciddi bir diploma sorunu vardı. Bunu şöyle açalım. G.Antepspor Teknik Direktörü'nün baba yöneticilerden birinin akraba torpillisi olduğunu öğrenmiştim. Gerçekten de Erhan Namlı, Hakan Bayraktar'dan orta saha göbeği, Yusuf'tan da onların destekleyicisi kurgusu ancak Süper Lig'de torpilli bir hocanın işi olabilirdi. G.Antep'in bu çağdaş futbolla uzaktan yakından uyuşması mümkün olmayan kurgusu, hem savunmasını felç etti, hem de Ümit Özat gibi yıllarca savunmacı özelliğini korumuş bir rölanti oyuncuya harika goller atma imkânı sundu. Bunun yanı sıra belli ki, Nurullah denen bu arkadaş, uç santrforla F.Bahçe'ye karşı oynandığı zaman bu futbolcunun Tomas'la Luciano'nun önünden kaçarak arkadaşlarına bölge sunması gerektiğini keşfedememiş. Şimdi ikinci diplomanın analizine geçelim. Maçın hakemi Ali Aydın, o kural hatasından sonra Bülent Yavuz'un torpillisi olarak sahalara erken dönmüş olmanın faturasını dün akşam da G.Antespor'a ödetti. Gözlerinin önünde Luciano'nun sağ kolunun bir futbol maçındaki topla uzun süren akrabalığı penaltı değil de nedir? Tuncay'ın, Lazarov'un içeriye sağ ayağıyla kestiği topa sol ayağıyla vurma anını şiddetli faulle engelemesi de o malûm cezayı gerektirirdi. Ama Ali Aydın bunları atlayınca büyük bir eyyamcılık örneği göstererek Kemal'e sarı kartını çıkardı. Şimdi Bülent arkadaşımız, kimselerin yere göğe sığdıramadığı bu hakeminin koluna daha ne kadar girecek merak ediyorum. Ya Daum'a ne demeli? Biri 4 aydır oynamayan Kemal, diğeri çok maçtır yedek kalan Fatih... İki oyuncusunu aynı kanatta arkalı önlü oynatarak bir facianın davetiyesini sahaya sürmek dua etsin ki; Bülent'in telaşı ve Nurullah denen hocanın Lazarov'u oraya kaydırmamasıyla ağır bir fatura ödemekten kurtuldu. Ve bu skandal, Antep gol atmadıkça, ilk 45 dakika boyunca sürüp gitti. F.Bahçe, oyun alanının büyük bir bölümünü rakibe teslim ederek, yani tempo basmayıp, rakibi geri dörtlüsünün önünde bekleyip pasifize ederek dengeli göründü. Ama hele hele ikinci golden sonra bütün kademelerinden arınan G.Antepspor'un göbeğine doğru Tuncay'ı sürmemek, ikinci yarıya daha farklı bir skorun gelmesini engellemekti. Maçın ikinci devresi tam bir futbol tiyatrosuydu. F.Bahçe, lig tarihinin en büyük farkını yakalayamadıysa hayret etmek gerekir. Çünkü, her top kazanışında 4. ve 5. gollerde olduğu gibi rakibinden 4-5 kat fazla oyuncuyla Ömer'in önünde gezindi durdu. G.Antepspor'un sözüm ona teknik direktörünün 3'ten sonra yaptığı değişiklikler de diplomasının iptâlini kurtaracak nitelikte değildi. Yarın Avrupa kupalarında Türkiye'yi temsil edecek bu takımı, bu kadar komik duruma düşüren kim varsa, G.Antep camiasının içinden çıkmalıdır. F.Bahçe, sanıyorum, G.Antep'e gelirken karşısında zavallı bir teknik adamın kendisine böyle bir mönü sunacağını ummuyordu. Öylesine ki, toplam 10 dakikalık Yusuf bile sahada 90 dakika kaldı. Ve F.Bahçe belki de son 10 yılın en kolay deplasman maçını oynuyor ve kazanıyordu. G.Antepspor da sözüm ona artist orta sahasıyla F.Bahçe'nin yerleşik savunma düzenine atak geliştiriyordu, ama tabii ki F.Bahçe'nin getirip tabelaya yazdıkları kendi genç takımıyla antrenman maçı yapsa dahi bulamayacağı kolaylıkta idi. Şimdi G.Antep, bu hocayla futbol dükkanını kapatmıştır, F.Bahçe ise yeniden şampiyonluk için fazlaca umutlanmıştır. Ama bu umutlanış için de dün akşamki ikram ve onun golleri aldatıcı olmamalıdır. Düşünsenize bu G.Antep ve onun hocasının komik kurgusuna günümüz G.Saray'ı bile 3 farklı ağır hesap kesmişti. Maçı izleyen Roma'nın gözleri sanıyorum, dönüş uçağına doğru giderken, rakibinin bir futbol komiği olduğunun raporunu taşıyordu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.