Helal be Turgay bey! Fatih Altaylı'nın Sabah'a gittiği, manşetteki bir haftalık anonsla kesinlik kazandı. Zaten ilk yazısını da yazdı. Ben Altaylı'nın çok ilkeli (!) bir yazar olarak Aydın beyin koynundan ayrılışına, daha doğrusu o günlerde ayrılacağına şaştığımı yazmıştım. Ve de Sabah'a girerse dün neler neler yazdıklarıyla bina içinde karşılaştığında yüz yüze bakıp bakamayacağını merak ettiğimi dile getirmiştim. Şimdi iş bitti. Şimdiki merakım ise Sabah'dakilerin Altaylı'nın yüzüne nasıl baktıklarıdır... Öyle ya, onca hakaret düzeyindeki eleştiriye maruz kalmış genel yayın yönetmeni nasıl bir eda ile yaklaşır? Asıl önemlisi de kamuoyunda dik duran adam olarak bilinen, tanınan yeni patronun kulaklarını temizleyip temizlemediğidir... Ama dedik ya; medyanın çivisi çıkmış, artık kimse yerine oturtamaz... Daha doğrusu ülkenin çivisi çıkmak şöyle dursun, düşüp kaybolmuştur bile... Bizim servisten bir arkadaş, zor günler geçirdiğimizde iyi para bulunca ayrılmıştı. Arkadaşlar bir daha ağzıyla kuş tutsa dönemez demişlerdi... Dönmeye yeltendi ama nafile... Yazık ! Ercüment Karacan'ın, Kemal Ilıcak'ın kemikleri sızlarken, Erol Simavi bey ve bizim patronumuz Dr. Enver Ören de herhalde keyif içinde değillerdir... 5-0'ın sırrı! Everton menajeri, "Alex büyüsü bizi mahvetti" buyurmuşlar. O size öyle gelmiş... Şimdi anlaşıldı neden beş yedikleri... Haa ligdeki dördüncülükleri mi ? Orası İngiltere ligi; üç beş takım birbirini yer, aradan böyle bir tanesi sıyrılır... Ama bu sezon Everton'un akıbeti hiç mi hiç iyi değil... Keşke o menajer kimse, F. Bahçe'nin iyi bir takım oyunu oynadığını ve de farklı yenilginin bundan kaynaklandığını söyleseydi de, biz de hem Everton'dan, hem de F. Bahçe'den umutlu olabilseydik... Ne tribünmüş be! Ali Sami Yen'in kale arkası tribünü hala inşaat halinde... Gazetelerde çıkan fotoğraflara bakılırsa da, ligin ilk yarısına bile yetişecek gibi görünmüyor. Oysa F. Bahçe, koca numaralıyı iki ayda bitirdi bitiriyor... Haaa F. Bahçe'nin başkanının mesleği inşaatçılık, tamam da, koca G. Saray'ın içinde veya yakınında hiç mi bu işten anlayan yok ? Mutlaka vardır da, mesele para meselesidir... Şükrü Saraçoğlu'nda 24 saatlik mesai yapılıyor ama, Ali Sami Yen'de galiba sendikalı veya devlet memuru gibi 7 saat çalışılıyor... Vaa mı bunun başka izahı ? Bakan Şahin'e bir diyeceğim var! Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, " Hakeme küfür, devlete küfür demektir" buyurdular. İyi, güzel ! Peki, devletin en saygın kuruluşunun binbir titizlikle ve çok şeyi göze alarak hazırladığı bir rapora "Sahte, düzmece" demek devlete küfür anlamı taşır taşımaz mı ? Neden mi bahsediyorum Sayın Bakan ? Görüşelim, açıklayayım... Burada yazmak yetmiyor, çünkü susuyorsunuz... Gerets inandı, siz de inanın! G. Saray'ın gençleri Arda, Uğur, Cafercan, Zafer ve Cihancan, geçenlerde bir gazetede topluca fotoğraf vererek, "Gerets inandı, siz de inanın " demişler. Bunu kime söylediler ? Ben hiç üstüme alınmam... Çünkü ben diyorum ki, G.Saray olmadık dualara amin anlamı taşıyan yalan transferlere yöneleceğine, bu çocuklardan en az üç tanesini sürekli onbir adamı yapsın ve kurtulsun... Ben Gerets'in inandığına da inanmıyorum... O, verilen sözlerin tutulmadığında kalmış hala... Uğur, Zafer ve Arda, bana göre kafadan in onbire girer... Ne yani, bunlardan hangisi Saidou'dan, İliç'ten, Altan'dan kötü oynar ? Oynasa da ne kadar kötü oynar ? Mükemmel frikik! Özellikle Sabah, Alex'in, Everton'a attığı frikik golünü anlata anlata bitiremiyor. Diğerlerinin de pek farkı yok... Yahu beyler, bu kadar popülist olmayın ! Bir kaleci barajı kendi soluna kurdurup, kendisi de sağ köşeyi alıyor ve golü de aldığı köşeden başının üzerinden yiyorsa, bu atanın değil, yiyenin işidir. Michel Platini bile, 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde, İspanya kalecisi Arconada'nın koltuğunun altından filelere giden frikik golünü, kupayı kazandıktan sonraki röportajında "Hayatımın en kötü frikiğini attım ama, gol oldu" deme büyüklüğünü göstermişti. Alpay nerede? Alpay gibi bir savunma oyuncusunu, bir şımarık İngiliz reklam çocuğuna kurban etmiştik. Şimdilerde ise Alpay, Alman birinci ligine dönen Köln'e gitti. Çok sevindim. Asıl sevinmesi gereken milli takımlar teknik direktörü Fatih Terim olmalıdır. Çünkü savunması tepeden tırnağa ikinci sınıf duruma düşmüş bir milli takım için, sanıyorum iyi bir ilaç olacaktır. Ne dersin Fatih hoca ? Rıza'nın papatya falı! Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, Altay beraberliğinden sonra " Bunlar benim ideal kadrom değil ki..." demiş... Yapma be Rıza ! O zaman neden hazırlık maçı oynuyorsun diye sormazlar mı adama ? Oysa, elindeki kalabalık kadrodan hiç olmazsa bir 15 kişilik ideal kadro bu maçların ilk onbirlerini oluşturmalıydı. Neyse... Ben de Rıza'nın ideal çekirdek kadrosunu çok merak ediyorum doğrusu... İnşallah geç kalmamıştır. Çünkü Del Bosque de aynı hayata düşmüştü. Ancak Del Bosque, elindeki futbolculardan sadece iki tanesi tanıyordu. Rıza ise hemen hemen hepsini tanıyor... O zaman ? Aman Şenol hoca, bugün çarşamba! Şenol Güneş'in, milli takımdaki görevi süresince arkadasında duran, belki de iki üç spor yazarından biriydim. Neyse ki bizi mahçup etmedi. Ama Kıbrıs'taki maçta yaptıklarına gözlerimi ovalayıp ovalayıp inanmak istedim. Ama mümkün değildi. Önce, iki aydır doğru dürüst idman yapamamış, ameliyat masasından yeni kalkmış Fatih'i oyuna alarak, takımı dokuz kişi bıraktı. Tamam, Fatih gol attı ama, takımın bütün karşılama gücü bitti ve... Ve sonrası, tandemin oyuncularından birini bitime beş dakika kala alarak, faciayı hazırladı.... Sevgili hocam; dünyanın neresinde, deplasmanda bir maç berabere biterken, bitime beş dakika kala, şayet sakatlık yoksa, savunmanın göbeğinden oyuncu alınır ? Aman bugün çarşamba... Kara bir çarşamba olmasın sakın ! Ülker, Ülker'dir! Basketbolda geçen sezon biterken, Ülkerspor'un basketboldaki yatırımını keseceği, ya da kısacağı şeklinde haberler birbiri peşini kovaladı. Ama ne var ki, Ülkerspor korktuğumuzu başımıza, daha doğrusu basketbolumuzun başına indirmedi... İbrahim Kutluay, Mirsad, Ömer Onan, Stefanov, Holman, Cüneyt Erdem'i transfer ederek müthiş bir takım yaptılar... Demek ki, bu defa ULEB'de Efes'ten sonra Ülker de iddialı... Haydi Ergin hoca; şimdi iş sende ! Hamam parası! AİHM, 1995'deki Gazi Mahallesi olaylarında, polisimizin gereksiz güç kullandığını gerekçe göstererek, Türkiye'yi 510 bin euro cezaya çaptırmış. Hadi oradan..! Peki, aynı mahkeme, uyuşturucu satıcısı zanlılarını enselemek için canını tehlikeye atan polisimize, taşla, sopayla saldıran mahalle sakinlerine ne ceza vermeli ? Sizin gibi kafası kumda olanlara 500 bin euro hamam parası olsun ! Belki de Fatih Altaylı düzeltir! Pazartesi günü köşeyi hazırlıyorum... Bizim lokantanın şeflerinden Atilla, önüme Sabah'ın atıverdi. Ne var diyecek oldum... Anaaaaa... Sivasspor-Diyarbakırspor maçın fotoğrafı içinde kocamaaaaan bir 1-1... Yukarıdaki başlıkta ise Sivasspor'un maçı 1-0 kazandığı var... Ben maçı bölüm bölüm izledim... Ama son on dakikasından hiç kopmadım. Şimdi ben ne yapayım ? Arşive bu maçı kaç kaç geçeyim... Ama hep söyledim, hep yazdım; bir gün gelecek bu spor basını maç sonuçlarını bile yanlış yazacak diye... Hıncal Uluç'a duyurulur... Neyse Fatih Altaylı geldi ya, artık bunlar olmaz... Favori Ankaraspor! Geçen hafta sonunu maç furyası içinde geçirdik. Büyüklerin dışında altı Süper Lig takımı daha izledik. Ama ve de ne yazık ki, bu sezon da lig çekişmesiz, kalitesiz geçmeye aday... Her ne kadar Digitürk'ün genel müdürü, kasadan çıkan ekstralar sebebiyle "Çok çekişmeli lig" cümlesini teleffuz ediyor, Bıçakçı başkan da aynı cümleyi kullanıyorsa da, nafile... Yapsa yapsa bir tek Samet'in takımı Ankaraspor iş yapar gibime geliyor... Şampiyon zaten belli... Bir tek Ankaraspor, malum dörtlü sırayı bozabilir gibi... Tabii ki şimdilik... Bir bakarsınız, tıpkı geçen sezonki gibi şampiyonla beşinci arasında 29 puanlık olur... Hatta hatta şampiyonla ikinci arasında bile bunun yarısı oluşabilir... Yine yandı paralar desenize... İnşallah yanılırız. Yoksa 10-15. haftadan sonra ben Avrupa liglerine merak saracağım... Boynum tutuldu başkan! Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören, "Kimse merak etmesin, çok yakında bir yıldız geliyor" demişler... Her gece hava karardıktan sonra göğe bakmaktan boynum tutuldu, sayın başkan! Şaka bir yana, siz onu bunu bırakın da, şu Ailton, biran önce Ümraniye'de eşofman giysin ! İlk maça saatler kaldı, baba hala ortada yok... Büyük takımın kaptanı da büyük olur! Fenerbahçe kaptanı Ümit Özat MHK seminerinde, "Mustafa Çulcu, Bülent Demirlek ve Serdar Tatlı yüz penaltı verse sesim çıkmaz, çünkü onlara güveniyorum" demiş. Fenerbahçe kaptanının acaba ateşin ta köküne elini soktuğunu hocası ve yöneticileri fark etti mi? Eski başkan Ali Şen de "Hakemleri korumam altına alıyorum" diyerek belki de hala kapanmamış bir yara açmıştı. Fenerbahçe kaptanı olmak sadece kolunda bantla dolaşmak değildir. Hem böyle laf etmeyecek büyük takımın kaptanı hem de kendisini kendi stadından kovanlara hesap sormayı unutmayacak.