Şampiyonluk bu hocalara mı kalacak?

A -
A +

Ne Daum, ne de Gerets, ne şampiyonluk sevinci, gururu, zaferi, ne de ikinci olup Şampiyonlar Ligi ön elemesine katılma keyfi yaşamaya layıklar... Bunlar zirvenin hocası ise, geri kalanları bir düşünün diyeceğim ama, hiç de öyle değil... Güvenç Kurtar, Giray Bulak ortada... Takım hocalığında Ersun Yanal'ın hakkını verelim... Ve hale bakın! Cihan oyundan atılıyor, Gerets, sopa gibi durup Ferhat'ı da marke eden Hienz'ı oyundan alacağına, takımının en etkili hücum oyuncusu Hasan Şaş'ı tam tamına 15 dakika sağ arkada savunmacı oynatıyor... Daum, takımının o saha ve hava şartlarında hem defansa yardım edecek, hem de ofansa top taşıyacak iki adamından Tuncay'ı devrede, Appiah da 76'da oyundan alıyor... Bu ne mi? Biri, kendi transfer ettirdiği oyuncuları kolluyor, diğeri ise Brezilya bağlantılarına toz kondurmuyor... Sonra? Bunlarla mı Avrupa'da başarılı olacağız? Hadi canım! >>> Tigana da gözden düştü! Hazır ligin zirvesindeki hocalardan söz etmişken, bir başka büyüğün de umutlarımı yok eden hocasını gündeme getireyim... Jean Tigana... Yani son 15 yıla damgasını vuran Fransız ekolünün iyilerinden... Ama o da? Jun, Bobo ve Gökhan aynı onbirde... Yani Bremen Mızıkacıları örneği, sanki üst üste bindirilmiş tek forvet gibi... Böyle bir futbol faciasını sunmak her babayiğidin harcı değildir! >>> Cihan bu defa kurtulamadı! Okurlarım çok iyi anımsayacaklardır. Geçen hafta bu sütunda Cihan'ın, G.Antepsporlu Lazarov'u dört defa arkasından çekip düşürdüğünü yazmış ama bu eylemlerinin tek kart görmek şöyle dursun, faul bile almadığını dile getirmiştim. Bunu gündeme getiren tek spor yazarı idim... İşte bu hafta Sivas'taki dördüncü hakem Cihan'ın sol kroşesini yakalayınca, direkt kırmızı oldu. Benimle birlikte üç beş kişi daha yazabilseydi, belki de Cihan böyle bir eyleme girmeyecekti. Şimdi cezası mı? En az beş maç... >>> Sakarya Grubu mu, Brezilya Grubu mu? Yıllar önce, Oğuz ve Aykut'un başını çektikleri bir Sakarya Grubu'ndan söz edilirdi F.Bahçe'de... İlker, Turan, Serdar, kaleci Engin de bu grubun üyeleri olarak gösterilirdi. Kim tarafından mı? Bugün Başkan Yıldırım'ın kankası durumundaki bir grubun lideri tarafından... Peki, bugün F. Bahçe'de Brezilyalılar Grubu yok mu? Efendim; yok mu? O halde yürüyen Alex oyundan neden hiç alınmıyor? Semih hala neden Nobre'ye kurban ediliyor? Ankara'da havadan gelen topların en mükemmel izleyicisi ve tandem arasına giren topların körü Luciano hiç yedeğe çekilmiyor da, geleceğin takımının oyuncusu Servet neden hiç düşünülmüyor? Ne dersiniz? >>> Appiah ne demedi? F.Bahçe'nin, bana göre, Tuncay ve Önder'le birlikte uluslararası üç oyuncusundan biri olan, Gana Milli Takımı'nın Kaptanı Appiah, geçenlerde, saygın ve önemli bir ajansa verdiği röportajda, Daum'dan, "sevecen, güler yüzlü" falan diye söz etmiş. Dikkat ettim, hiç "O, çok iyi bir teknik direktör" yakıştırması yoktu... Allah Allah! Beşiktaş'ın bildirisi! Beşiktaş yönetimi, 13 Şubat 2006'da, Habertürk'ün Şeref Tribünü programındaki, Tuğrul Yenidoğan'ın haberine ve de İsmet Tongo'yla benim kattığımız yorumlarla ilgili bir bildiri yayınladı. Dikkatle okudum. Bildiğim kadarı ile Beşiktaş'ta, üye aidat ödemesi ancak nakit veya dört taksitle kredi kartıyla yapılabiliyor. Ama bildiride Bülent Deriş'in senetle ödeme yaptığı itiraf ediliyor. Bak; bildirinin ikinci sayfası... Ya da, Beşiktaş'ta bir vatandaşın üyelik başvuru formunu imzalayabilmesi için kaç yıllık üye olmak gerekiyor? Cevap? Beşiktaş amma da iyi yönetiliyor haaa! >>> Kimin şikayet hakkı olabilir ki? Mesele ne? Şu; F.Bahçe taraftarı, Ankara'daki maçta biletlerin pahalılığından yakınmış. Hatta protesto da etmiş, bu uygulamayı... İyi güzel de sizin statta en sıradan maçta bile 300 milyona bilet satılırken, kale arkaları için 20 kağıt istenirken, kulüp üyesi ve kart sahibi dışındakilere bilet yasağı konmuşken neden protesto etmiyorsunuz? Edemezsiniz ki... Çünkü; parası olmayan artık F.Bahçeli olamaz... Kanunun adı mı? Uzakta değil, hemen yanı başınızda... >>> Güle güle Tanju Bey! Yeni Tahkim Kurulu'nun üyelerinden Tanju Güvendiren Bey, başkan seçilmediklerinden dolayı istifa ettiler. Yargıtay onur üyesi olan Sayın Güvendiren Bey'e bir sorum olacak ; Siz böyle bir felsefe ile mi Yargıtay üyeliği yaptınız? >>> Ahmet Çakar'ın şahidi! Ahmet Çakar dostum, 13 Şubat akşamki programda bir vatandaşı, İsviçre maçı Saracoğlu Stadı koridorları şahidi olarak çıkarmış. Şahit muhteşem bilgiler vermiş Atv ekranlarından... Hatta Sabah, bu müthiş şahidin ifadelerinden temsili bir yaralanma oluşumu da çizmiş. Ne güldüm, ne güldüm, bilemezsiniz... İsviçreli futbolcu karambolde düşüyor ve hiçbir yerinde en küçük kesici, sivri yeri olmayan bariyerlere çarpıp, hastanelik olacak kadar yaralanıyor... Ben yemedim... Aman sakın FIFA'ya bunu delil falan olarak sunmayın, bir de yalancılıktan gideriz haaa... >>> Bu ayıp da G.Saray'a yeter! Olamaz? Olmamalıydı... G.Saray Cafe Crown- Türk Telekom maçındaki olaylar Batı'ya açılan penceremize hiç yakışmadı. Hoş, pencere falan kalmadı ama... Neyse... Tuğrul Demir, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük basketbol oyuncularından biriydi. Kelle lakaplı Tuğrul'un, Kadıköyspor açık hava sahasında Kadıköyspor forması altında bir F.Bahçe maçı bilirim, aman Allah! Ama hakeme yumruk da neyin nesi? Bitmedi... Reklam panoları para ödenmediği için konmamış. Yahu, hadi futbolcular alıştı, ama bu kadarı da fazla... Takımın bir Amerikalısı tüymüş... Malik de yolculuğa hazırmış... Bence yumruğu siz kendi içinizde atın artık! >>> Bilal'ın zinciri! Bilal Meşe, nesli tükenmekte olan spor yazarlarındandır. Beşiktaş'la yatar kalkar... Geçenlerde Beyoğlusporlular lokalinde karşılaştık. Baktım, belinden aşağı bayağı kalın ve uzun bir zincir sarkıyordu... "Ne o, sen de mi?" diyecek oldum, koca bir saatin zinciri olduğunu gösterdi... Kim bilir, belki de Bilal de Beşiktaş'ın saatlerini ancak böyle sayabiliyordu... Saat saymak da ne demek demeyin... Gidişat pek iyi gidişat değil de... Neyse; o zinciri bir de Faik Gürses görmeli... >>> Siyasal mezunlarına dikiz! Kim 500 milyar ister, aslında bir yarışma programından çok bu ülkenin kültür düzeyini yansıttığından büyük önem taşımaktadır. Hatta öylesine ki, bu programdan yeni bir eğitim felsefesi bile çıkabilir. Şimdi sıkı durun? 15 Şubat günkü yarışmaya bir Siyasal mezunu katılıyor... Seyirciler arasında da yine kendi gibi bir Siyasal mezunu arkadaşı var. Soru şu :" Bir konu ile ilgili bir talepte bulunulup, karşılığında kabul görüldüğünde, yani onaylandığında buna ne denir?" gibilerinden... Şıklar arasında Delegasyon, Deklarasyon, Formasyon ve Konfirmasyon var. Yarışmacı büyük bir bilgiçle önce, formasyonu, öğretmenlerin tayini ile ilgili olarak gösterip eledi. Konfirmasyonu hiç duymadığını belirtti. Meclisin yakın bir geçmişte bir konu hakkında açıklama yaptığını hatırlayıp, cevap olarak deklarasyonu söyledi. Kenan Işık, delirecek gibi olup, hemencecik emin misiniz sorusunu yöneltti. Neticede yarışmacı soruyu 'Deklarasyon' olarak cevapladı. Kenan Işık, 'Siz hiç uçak bileti almadınız mı' diye sordu. Cevap, çooook idi... İşin daha kötüsü, yarışmacının arkadaşı da cevabı, delegasyon olarak düşündüğünü ifade etti... Sizce Türkiye , Avrupa Birliği'ne girmeye hak sahibi durumunda mı? >>> Teşekkürler Sabah! Sabah, 17 Şubat günkü sayısında, Türkiye Kupası son maçlarının aynı saatlerde oynanmasının gerektiğini yazıp, ertesi gün de, "İşte biz yazdık oldu" diye bir yayın yaptı. Doğru? Ama bendenizden tam 10 gün sonra bu çağrıyı yaptı. Eh, arada da kıdem farkından doğan o kadarlık bir fark olsun değil mi? Haaa az kalsın unutuyordum... Hikmet Karaman, A.Gücü'nde sahaya çıkıp, maç bile kazanmıştı ama, Sabah'ın 15 Şubat tarihli sayısında, Rıza Çalımbay'la birlikte adı Sivasspor için geçiyordu. Aynı sayfada bu kadar yanlış nasıl olabiliyor? Acaba bir sayfayı birkaç kişi yapıp, bunlar birbirlerine dargın mı yaşıyorlar? Haberci üstad, ne dersin? >>> Fanatik'e yassağ! Fanatik, espridir ya da görüntüde öyledir, F.Bahçe'nin, Ankara'daki yenilgisini Başkan Yıldırım'ın ayağına bağlamış. Sen misin? Bütün futbolculara, bu gazete ile her hangi bir röportaj yapma veya bir soruya cevap verme bizzat Başkan Yıldırım tarafından yasaklanmış... Hatta bir elemanına da özel yassağ konmuş... Eeee, boşuna Cumhuriyet dememişler! >>> Trabzon takım mı oluyor? Kalede genç Tolga... Her maç yaşlanıyor, yani deneyim kazanıyor. Fatih Akyel zaten önemli bir futbolcu idi... Kafası yerinde olduğunda bu ülkenin tartışmasız en iyi savunmacılarından biri... Bu da Milli Takım'daki adaşı patronun şansı... Sırplar çok iyi... Vahid Hoca da, elde oyuncu olunca, görev ve felsefe değişikliği yapabiliyor... Galiba Trabzonspor büyük rötarını kapatma yolunda adımlar atıyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.