Dün gece Türk futbolu adına üç köşeli bir sevinç yaşadım. İlki, Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy ve ekibini, çağdışı bir anlayışla şeref tribününün devlet protokoluna ayrılışına gösterdikleri tepkiden dolayı kutluyorum. Ulusoy ve arkadaşları, kapalı tribüne taşınan FIFA ve UEFA protokolunu bilmeyenlere güzel bir ders verdiler. Milli marşlar ilk defa bu yüzden kapalı tribünün önünde çalındı ve söylendi. Ankara zevatının bu seremoniyi kendi önüne davet edişi sadece bir fiyakanın iflâsı olarak şeref tribünü koltuklarında kaldı. İkincisi, Şenol Güneş ve öğrencilerinedir. Onları yürekten kutluyorum. Dörtlü alan savunmasını çift ön liberoyla sigorta altına alarak, çağdaş sistemi hem de bir puan maçında sahaya yansıtan teknik direktörümüz Şenol Güneş yüreği olan, ufka geniş bakış koyanların kafilesine katıldı. Bu kafilenin öncülüğünü Fatih Terim hoca yapmış, ardından da Ersun Yanal ve Coşkun Demirbakan gelmişlerdi. Şenol hoca da görev gömleğini giyerken yüreğinde Milli Takım'ı bu çağdaş düzenle oynatabilmenin heyecanı içindeydi. Büyük kaleci Rüştü'nün önündeki Ümit, Alpay, Bülent ve Abdullah hemen hemen hatasız oynadılar. Tugay'la Tayfun ise sistemin aksaksız işlemesinde bence en önemli dinamiklerdi. Okan-Emre, ilerideki Hakan-Oktay sonra Hasan Özer ikilileriyle giriş-çıkış, enine yayılışlarda sistemin emrettiği orana zaman zaman çıktılar, zaman zaman da maç kolaya gittiği için o orandan uzaklaştılar. Rakip henüz futbolda emekleyen Azerbaycan'dı ama çağdaş oyun sistemini sahaya yansıtma, yerleşim planına sadakat, gerektiğinde çok pas, gerektiğinde bir-iki pasla rakip arkasına sarkmak gibi bütün gereklilikleri sahaya yansıtan Milli Takım bence şimdi doğruların tam üzerinde gezinmektedir. Şenol hoca ve ekibini tekrar kutluyorum. Ne mutlu ki İngiltere'de Alpay'ın sistemi yutuşu, yeni ve eski G.Saraylılar'ın takımda sayısal üstünlüğü elde tutuşları, Türk futbolunu Milli Takım bazında da yeni bir G.Saray çıtasına doğru fırlatma sinyalleri taşımaktadır. Üçüncü teşekkürüm de futbol tutkunlarınadır. Bitmiş bir sezonun ardından kolay bir rakiple oynanıyor olmasına rağmen İnönü Stadı'nın tribünlerine mahşeri bir kalabalık taşıyan futbolseverler de dün geceki mutluluk üçgenini kapatmışlardır. Şenol Güneş hocayı pahalı yerlerde yemek yemediği için, 1 milyarlık kostüm kullanmadığı için yeren örümcek kafalılar, sonuç veya rakip ne olursa olsun Milli Takım'ı dörtlü savunmayla oynattığı için ondan, öğrencilerinden özür dilemelidirler. Aynı özür kuyruğuna Haluk Ulusoy ve ekibine televizyon ekranlarından ve gazete sütunlarından katılanlar da dün akşamki yürekliliği sebebiyle şapka çıkartmalıdırlar.