Senai Demirci diye biri!

A -
A +

Senai Demirci diye biri! Dr. Senai Demirci, Kanal 7'de program yaptığım günlerde tanıdığım bir dosttu. Daha sonra TV 5'te ekran aldı. Bu Ramazan'da ise TRT 1'de bizleri iftara hazırladı. Senai kardeşim, bir doktordur. Bildiğiniz tıp doktorlarından hani... Ama öylesine bilgi yüklüdür ki - özellikle de dini açıdan - olursa bu kadarı olur. Üstelik de sıcak mı sıcak bir insandır. Yani adam gibi adamdır. Koca Ramazan'ı halk tabiri ile "yedikse" Dr. Senai morali ve keyfi ile yedik. Nasıl oldu da, TRT'nin yeni kafaları Dr. Senai'yi akıl etti, hayret! Neyse, teşekkürler Senai kardeş! Daum biliyordu da, mahsus mu yapıyordu? F.Bahçe Teknik Direktörü Daum, Lyon'daki maçtan önce yaptığı basın toplantısında, "Yarın akşam herkes oynadığımız futboldan dolayı bizimle gurur duyacak" demişti. Baktık, takım sahaya 1.5 sezondur olması gereken biçimde çıktı. Yani bol orta oyunculu... Gerçekten F.Bahçe, uzatma dakikalarında yediği gollerle yenilmesine rağmen yine tekrar ediyorum, 1.5 sezondur olması gereken biçimde oynadı. Demek ki, Daum Lyon'a kadar yanlışlığının farkında idi. Ya da mahsus öyle yapıyordu. Yoksa neden çıkıp da, Lyon maçı öncesi bu iddialı demeci versin... Haaa ne dersiniz? Bir sorun bakalım, F.Bahçe'nin ileri ucunda ve savunmasında oynayanlara son iki maçtır "Oh" demişler mi, dememişler mi? Samet'in de falsosu yakalandı! Samet Aybaba'yı çoğu kez övmüş bir yazarımdır. Ama son F.Bahçe maçında sahaya sürdüğü kadrodan sonra Samet'in sadece ve sadece genç oyuncu keşfetmekte usta olduğu, ama takım kurma, oyun planlama, oyun okuma ünitelerindeki zayıflığı ortaya çıktı. Yahu, Samet, F.Bahçe ile hem de üçlü orta saha ile karşına çıktığında artık arsada bile oynaması mümkün olmayan Yusuf ve telefon direği gibi duran Hüseyin'le oynanır mı? Bu arada Ümit Milli Takım hocası Raşit'in de bu Hüseyin'i defalarca oynattığı düşünülürse vay benim futboluma vay! Hagi de mi kumarbaz oldu? G.Saray'ın önce A.Sebat karşısındaki kötü futbolu, ardından benzeri bir oyunla Diyarbakır'a yenilişi çok geniş bir kesimce oyuncuların oruç tutmasına bağlandı. Bence özellikle son yenilgide Hagi'nin oynadığı kumarın büyük rolü vardı. Sabri'yi Hakan'ın arkasına çekip, Necati'yi çizgiye sürmek, G.Saray'ın orta sahasıyla rakip kale arasındaki alanı kullanmamak demekti. Yani Hagi de zar attı, ama kaybetti. Sabah Gazetesi kimlere kaldı? Sabah sık sık görev değişikliklerinin olduğu bir gazetedir. Hıncal Uluç dostum da bundan yakınır ve net biçimde acımasız "iç eleştiriler" yapar. Bakın önceki günkü Sabah'ın spor sayfasındaki çerçeve içinde bir haberin son cümlelerini aktarayım size. Şöyle diyor: ".... Böylece muhalefet anlaştı diye bugünkü yönetimin transfer etmediği Zafer Biryol attığı gollerle Konyaspor'a tarihinde ilk Beşiktaş galibiyetini yaşattı..." Düüüüt ! Sevgili Uluç'a duyurulur. Para cezaları tamam da... Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, bu sezon ciddi sayılacak para cezaları kesmeye başladı. UEFA normlarında olmasa da, bize göre can acıtıcı... Ama bu da yetmiyor. Baksanıza kan gövdeyi götürüyor. Ben bu federasyondan, daha doğrusu hakemlerden şöyle bir maçı düdük çalıp tatil etmelerini bekliyordum ki, şöyle üç-beş puan tahsil edilsin, hükmen yenilgiler gündeme gelsin, sahalar üç-beş maç kapatılsın. Yani yüksek para cezaları ile açılan yoldan yürünmeli... Yoksa, bir zamanlar sokaklara dökülmüş anarşi, stadlara yöneldi haberiniz olsun... Mansur ve Emre beyler Rüştü'ye neden kızıyorsunuz ki? F.Bahçe'nin Avrupa Kupaları'nda aldığı ağır yenilgilerden sonra F.Bahçeliler'e ait sitelerde Rüştü'ye öfke kusuluyormuş. Neden? Sanki Rüştü, F.Bahçe yönetiminin alnına silah dayadı da mı döndü? Neden, Rüştü'yü Avrupa Kupaları'nda daha önceki başarısızlığını bile bile isteyen Daum ve bu isteğe transferin son günü mağlup olan yönetim eleştirilmiyor? Bir de Sabah'ta Mansur Forutan ve Emre Aköz denilen vatandaşlar aynı biçimde Rüştü'ye saldırmaz mı? Yahu arkadaş; yazar dediğin, günle yaşamaz, sıkı bir geçmiş bilgisine sahip olmalıdır. Haaa, sen de, birilerine toz konmasın istiyor olabilirsin ama, toz F.Bahçe'ye konuyor, farkında değilsin... Nobre yüzünden mi? F.Bahçe Asbaşkanı Nihat Özdemir, Lyon maçı öncesi Star mikrofonlarına "Beşiktaşlılar, Nobre'yi sakatladı. Şimdi bu oyuncumuzdan mahrumuz" diyerek maç sonundaki muhtemel bir yenilginin faturasını daha maç öncesi hemen ihâle etti. Bu kafa değişmezse Fener'in de uluslararası alandaki sonuçları değişmez. Biraz da ABD'ye bakalım NBA hiç kuşkusuz spor dünyasının gerek ekonomisi, gerek atmosferi ile bir numaralı platformu. Burada değil devler arasında forma giymek, herhalde kenarda herhangi bir görevli gibi oturmak bile önemli sayılmaktadır. İşte böyle bir tablonun içinde İbrahim Kutluay, Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu forma giyip Türkiye'yi gururla temsil etmektedirler. Daha önceleri Mirsad'ın da bir deneyimi olmuştu. Bu arada Erman Kunter ile Murat Didin'in teknik adam olarak, Hüseyin Beşok'un da oyuncu olarak Avrupa basketbolundaki başarılarına tanık olmaktayız. Haaa, işte bir spor dalında böylesine ihracatçı olabiliyorsan, kendi sınırların içindeki yabancı sayısına zam yapabilirsin. Basketbolda da böyle oldu. Ama futbolda çark tam tersine işleyerek dünya üçüncülüğünü öğütmektedir. Yapmayın be!.. Şike Tahkik Komisyonu, yani 'havanda su döğücüler' bula bula Samsunsporlu Serkan'la, Göksel'i bulmuşlar. Şayet aklınız ve yüreğiniz yetebiliyorsa, esas kaynağa inip soruşturmayı derinleştirsenize. Yani yaka yaka bu iki çocuğu mu yakacaksınız? Ayıptır ve de yazıktır. Geçtiğimiz hafta birçok sahada olaylar çıkmış. Ekranlardan izlediğim kadarıyla, karateden tutun da bütün benzeri sporların gösterisi vardı adeta. Ama işin en acıklı yanı, bu müsabakaların, bu sokak kavgalarından sonra devam ettirilmesiydi. Bu ülkede hiç mi yürekli hakem yoktur, düdüğü çalıp maçı tatil edecek. Bu yapılmazsa herkes birbirinin ağzını burnunu kırıp maça devam edecektir. Göztepe Özgürlük Parkı! Bu da benim ayıbım dostlar... Göztepe'de, yani burnumun dibinde, yani benim Kadıköy'ümde bir Göztepe Özgürlük Parkı var. Hiç gitmemiştim. Bir çok etkinliğe davetli olmama rağmen, 'adam sen de' demiştim. Geçenlerde benim torunu yuvası oraya çevre tanıma programı için götürünce, ben de 'Bir bakayım', dedim. Vallahi dudaklarım uçukladı. Kadıköy'de, İstanbul'da, Türkiye'de böyle bir yer olabilir miydi? Kimin eli değdiyse, izin verilirse alınlarından öpmek istiyorum ve bugüne kadar görmediğim için utanıyorum... Federasyon bu işe el koymalı Şu anda bunu sadece Beşiktaş yapıyor, ama başka kulüplerin de örnek alarak yarın aynı biçime başvuracaklarını önceden bilmek herhalde Amerika'yı yeniden keşfetmek olmasa gerek. Mesele şu; Beşiktaş bazı oyuncularını kiraya verirken, "Bize karşı oynayamazlar" maddesi koydurtmuş. Böyle şey olmaz. O zaman transferde 20 oyuncu daha alır, birer ikişer dağıtır, rakiplerine karşı kullanır, kendine karşı oynattırmazsın. Yasin, G.Saray'a gol attı. Yarın Sinan'ın F.Bahçe'ye atmayacağı ne mâlûm? İlkeleriyle çok övünen Beşiktaş'ın bu sözleşmeleri yırtıp atarak 'Fair Play'e dönmesini umut ediyorum. Del Bosque bunu neden yaptı? Elindeki geniş kadrodan sıkıntılı olduğunu benim de bulunduğum TV programında söyleyen Del Bosque, Athletic Bilbao'ya futbol dersi veren kadrodan neden 5 oyuncu değiştirdi? Hadi, diyelim ki, Üzülmez cezalı idi, ya diğerleri? Bence Beşiktaş'ın ayaklarında ve beynindeki yorgunluktan çok, bu yanlış oluşum Konya'da sahadaydı... Bir de Beşiktaş'ın o İspanyol takımı karşısında oynadığı futboldan sonra UEFA Kupası için iyiden iyiye ümitlendiği ve ligi bir kenara bıraktığını sanıyorum. Tabii bir de Okan'ın ne denli büyük bir silah olduğunu hâlâ anlamayanlara bir ders daha çıktı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.