Trabzonspor, Eskişehirspor'un orta alan kalabalığına karşı, ilk on bir için, Burak'ı bir kenara, Engin'i de diğer kenara çekerek oyunu açmak yerine, birkaç metre karede rakiple birlikte 8-10 kişi toplanıp oynamaya çalışınca hayati iki puan gitti. Peki, Şenol Hoca, neden Burak ve Engin'e, "Çizgilere yapışın. Top da gelmese oralarda kalın... Yeter ki, rakip oralara gelsin" demedi... Üstelik de maçtan sonra "Kenarlara çıkamayarak rakibe yardım ettik" de dedi... Eeee, o halde hocam? Galatasaray'da kimler yırttı? Kötü gidişin sorumlusu meğerse en azından şimdilik, Rijkaard ve Misimoviç imiş... Öyle ya Adnan Beyler yerli yerinde... Yönetim az çatlakla görevde... Eh, Kayseri karşısında öyle veya böyle takım da yenilmedi... O halde derbi sonuna kadar yeni kelleye en azından şimdilik, gerek kalmadı... Gelecek pazartesi yeniden bakacağız... Yani Galatasaray'da "Futbolcu Loto" oynanıyor... Yani bu haftaya devir var... Ya siz Herr Schuster, siz kaç modelsiniz? Beşiktaş Teknik Direktörü Bernd Schuster, Konyaspor maçı sonrası, rakibi 1960 model futbol oynayan takım olarak yorumlamış. Ve Türkiye'ye gelmeden önce de böylesine bir tablo ile karşılaşacağını tahmin etmemiş. Peki, Herr Scuster, siz Beşiktaş kalesini maç günü veya maç öncesi son gece, kura sonucu mu belirliyorsunuz? Bir Beşiktaşlı o hafta oynayacak kaleciyi bilsin bakalım kolaysa... Yani, siz kaç modelsiniz Herr Schuster? Rıdvan'ın gözleri ve Güntekin'in uçurtması! Rıdvan Dilmen, maç sonrası NTV'de Alex'in son derece kibar, hakemlere karşı çok saygılı davrandığını söyledi. Demek ki, oyundan çıkarken, hem de geri dönüp hakeme gösterdiği tepkiyi görememiş... Olabilir... Peki, maçı anlatan spikerin Alex'in sinirlenip, soyunma odasına giderken Aykut Kocaman'ın ikazı ile kulübeye geldiğini söylemesini de mi atladı? Ya benim sevgili dostum baba mirası Güntekin Onay? "Alex, 15 sene oynasaydı Hakan Şükür'ü sollardı" demez mi? Yapma, etme Güntekin! Futbol dünyasına bir çık da sor bakalım, Alex'i mi tanırlar, Hakan Şükür'ü mü? F.Bahçe'nin derslik golleri! Fenerbahçe, Bucaspor'a beş attı, ama son iki golü gerçekten tam anlamıyla derslik idi. Dia, Semih ve Niang üçgeninden patlayan bu futbol harikaları ekranlardan sık sık gösterilmeli ki, ülkedeki futbolcular o bölgelerde saçmalamaktan belirli ölçüde arınsınlar. Yahu bu TRT tam bitmiş! Tarih: 17 Kasım... TRT'nin Haber logolu kanalı... Spiker Levent Çelik kardeşim... Saat 13.00-14.00 arası... Çarşamba ya... Merakla bakıyorum, basketbol, voleybol maçları kaçta başlayacak diye... Şayet o haberdeki saatlere inanıp işi kovalasam, maçların ancak sonlarını, o da belki, izleyebileceğim. Etmeyin, eylemeyin... Hadi futbol programlarınız dibe vurdu, komediye bile benzemez oldu, ama en azından haberleri doğru verin yahu! Orası TRT... Yani ciddiyetin ta kendisi... Daha doğrusu öyle olmalı... Türk spor basınına Spahija'dan ders! Fenerbahçe Basketbol Takımının koçu, hayli de ünlü Spahija, Fransız Cholet karşısında gruptaki ilk yenilginin ardından sonra şöyle bir konuşma yaptı: "Cholet mükemmel bir duruş sergiledi. İlk periyot 11 hücum ribaundu verdik... Ve kaybettik." Ne mi var bunda? Benim anlı şanlı yazılı spor basınım bu maçla ilgili yorumlarında, hem de daha başlıklarında, hakemlerin de bu yenilgide büyük payı olduğunda birleşti. İşte Batılı, çağdaş bir ünlü basketbol koçu ve benim antik kafalı spor basınım... İn aşağıya Samet Hoca! Bucaspor'un teknik patronu Samet Aybaba, maç öncesi, "Golsüzlük işini burada bitirmeye geldik" demez mi? Yani intihara teşebbüs... Zaten 32. dakikada İbrahim Dağaşan ve Ali Güneş gibi iki deneyimliyi oyuna alıp, iki amatörü kenara çekince oyun ne hale geldi? Bu oyuncu değişiklikleri açık ve net bir maç başı intihar itirafı idi... Nur içinde yat Selahattin Torkal Ağabey! Selahattin Torkal Ağabeyi kaybettik geçen hafta... Sağ olsun TRT, Hollanda maçı sırasında Torkal'ın sadece Yunanistan'a karşı oynadığını söyleyiverdi. Yani başkaca bir icraatı yok gibi... Yahu beyler; Selahattin Torkal, bütün zamanların Fenerbahçe'deki tek efsane takımının sağ hafı idi... Yani Cihat, Murat, Ahmet, Selahattin, Samim, Halil, K.Fikret, Erol, Suphi, Lefter, Halit onbiri... Selahattin Torkal futbolu da, beni asla unutmadığım ders niteliğindeki şu basitlikle, ama en birinci biçimde şöyle tarif ederdi, "Aldım, verdim, kaçtım..." Açın bakalım kelimeleri, uygulayın, ne kadar önemli futbolcu olacaksınız... Siz biliyor musunuz, Torkal'ın şutları üstten auta gitmemiştir.