Yanılmıyorsam, bizim spor medyasında bu, "Yorumcu Sergen-Beşiktaş Altyapı Hocası Sergen" skandalını benden başka yazan, ekranda eleştiren kimse olmadı. Bunu yapmış olan varsa da, peşinen hakkını vereyim. Dünyanın neresinde görülmüştür ki, Patagonya dahil, bir kulübün altyapılarındaki ekiplerinden birinin hocası, en üst yapıdakini ekranlarda ve gazete sütunlarında eleştirsin. Bu, Beşiktaş Yönetimi'nin bence bir numaralı skandalıydı. Sergen de, aynı çatı altında hoca-yorumcu ikileminin ayıp olduğunun (!) üç-beş ay sonra farkına varıp istifa ederek, bence bütün ayıpları temizledi. Akılsız Barcelona ve 6 kupası! Şu Barcelona'nın amma da kafasız yöneticileri var. Teknik direktörü deseniz, o tam taş kafa... Baksanıza ilk on bir de her zaman en az 6 altyapı oyuncusu var. Zaman zaman takıma girenler, ya da yabancı asları tehdit edenlerle sayı tam tamına 9... Kimler mi? Valdes, Puyol, Xavi, İniesta, Busques, Suarez, Messi, Krkiç, Pedro... Bizim yabancı hayranı budalalara duyurulur! Pardon, bunların bir de dünya kupa rekorları var değil mi? Hadi oradan siz de! Galatasaray nereye koşuyor? Yazılı ve görsel medyadan okuduğuma ve duyduğuma göre, Galatasaray harıl harıl stoper arıyormuş... Neden ki? Servet, Emreler, Gökhan, ihtiyaç halinde Mehmet Topal ve Hakan Balta... Hangi takımda var böyle bir servet? Siz asıl bir hakiki uç adamı bulamazsanız, ne sosyetik yıldızlardan fayda gelir, ne de kariyerli ünlü hocanızdan... Hele hele Fatih Gökşen öyle bir fikir öne atmış ki, aman aman... Lincoln'le kendisi 24 saat uğraşacaksa ve de teminat mektubu imzalayacaksa mesele yok. Mehmet Demirkol ve Necati Bilgiç masalları! İşin cılkı çıktı artık. Baksanıza, koca Necati Bilgiç, 81 yaşındaki eski ustalarımdan, tutmuş, Fotomaç'ta, Saracoğlu Stadı'nın, EURO 2016 adaylığı dosyasına Özgener Federasyonunca, Aziz Bey'e ve Fenerbahçe'ye muhalefetten konmadığını yazmış. Hatta öylesine uçmuş ki ustam, logonun renkleri arasında sadece lacivertin bulunmadığını da dile getirmiş. Antu.com tiyatrosunda da "Mert Çocuk 77" rumuzlu vatandaş da aynı dümen suyunda kürek sallamış. Bu mesele ile yorum yapmak artık maskaralık düzeyine ulaşmıştır. Hele hele NTV'de Fuat Akdağ'ın sunduğu programda Mehmet Demirkol komedisi bu kepazeliğe tüy dikti. Neymiş, bizim federasyon sayesinde UEFA ülkemizi ikiye bölmüş. Acaba bölen sen olmayasın! Hangi büyük futbol organizasyonunda senin kafan paralelinde seçim yapıldı? İspatla da görelim, deha yorumcu! NTV ne hallere düştü, yazık! Beşiktaş nelerle uğraşıyor! Şimdi şunu sormak isterim; Beşiktaş, Delgado'nun sağlığında ne buldu da, 8 aylık sakatlık sürecinden sonra ne umuyor? Devamla; bonservisine, söylenip, yazıldığına göre, 8,5 milyon euro verilmiş Tabata'yı kime, nasıl, ne kadara vereceksiniz? Sonra mı? Sizce geriye ne kalıyor? En iyisi siz Ramazan'la idare edin! Premier Lig Pazartesi saat 17.00 sularında telefonum çaldı. Karşımdaki Ömer Üründül idi... "Ağabey müthiş maç oluyor... Fulham, Chelsea'yi perişan ediyor. 1-0 da önde..." deyince, Ömer'in banttan eski bir maçı izlediğini sanarak, "Ömer, bir kenarda canlı ibaresi var mı? Sen eski maçı izliyorsun" diyecek oldum... Sonra gerçek suratıma çarpıverdi. Gece de saat 21.45'te başlayan Wolverhampton-Manchester City maçını yakaladım. Yani İngiltere Premier Ligi'nde takımlar iki günde bir maç oynuyorlardı. Hem de Noel veya yılbaşı tatiline kimseyi salmadan... Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde yılda 3-5 milyon euro alan bir profesyonel, ne dini bayramında, ne de milli bayramında izin talep edemezdi. Etmeye kalkışırsa da, kimilerinin işaret ettiği gibi tesislerin kapısından birini gösteriverirlerdi. Var mı itirazı olan? Aziz Yıldırım'dan yanayım! Aziz Yıldırım, yanlış hatırlamıyorsam İl Güvenlik Kurulu'nda, özellikle "üç büyüklerin" futbol, basketbol, hangi branş olursa olsun, yüzde beşlik taraftar kontenjanının kaldırılıp, yerine eski modelin konmasını önermiş. Yüzde yüz katılıyorum. Ben bu konuyu on sene önce gündeme getirip, Aziz Bey'in bugünkü görüşünü savunmuştum. Kulak asmayanlar nelere yol açtılar, sanırım artık görmüşlerdir... Ne ayıp! F. Bahçe-Beşiktaş basketbol maçında Beşiktaş taraftarı yoktu. Dünkü Galatasaray-Fenerbahçe maçında da yoktu da, ne oldu, bir hatırlayın bakalım...